Selef-i salihinin yolundan gitmek

A -
A +
Dörtyüz senesinden sonra, mutlak müctehid kalmadığı gibi, bindörtyüz senesinden sonra da, insan-ı kâmil görülemez olmuştur.
 
Sual: Din kitaplarında, Selef-i salihin tabiri geçmektedir. Bunlar kimlerdir ve bunların yolundan mı gitmek gerekir?
Cevap: Eshab-ı kiram ile Tabiine, Selef-i salihin denir. Bunlardan sonra, hicretin dörtyüz senesi sonuna kadar gelen Ehl-i sünnet âlimlerine ise, Halef-i sadıkin denir. Halef-i sadıkin, iman, amel bilgilerinde ve kalp marifetlerinde, hep Selef-i salihine tabi olmuşlar, bunların yolundan hiç ayrılmamışlardır. Dörtyüz senesinden sonra, mutlak müctehid kalmadığı gibi, bindörtyüz senesinden sonra da, insan-ı kâmil görülemez olmuştur. İnsan-ı kamil, evliya ve müctehid olmayan müceddidler, kıyamete kadar, yeryüzünde bulunacaktır. Bu müceddidler, müctehidlerin kitaplarını her tarafa yayacaklar, unutulmuş olan hak yolunu, Ehl-i sünnet bilgilerini insanlara bildireceklerdir. Dünyaya yayılmış olan, bidat sahiplerinin, sahte tarikatçıların, zındıkların, fen ve din yobazlarının, yalanlarına, iftiralarına cevaplar vereceklerdir. Bunların yazdıkları doğru kitapları bulup okuyanlar, dünyada ve ahirette saadete kavuşacaklardır.
           ***
Sual: Şaban ayında tutulan oruçlar da, diğer mübarek zamanlarda tutulan oruçlar gibi sevap mıdır?
Cevap: Şaban ayında da oruç tutmanın sevabı çoktur. Peygamber efendimiz;
(Her kim Şaban ayında üç gün oruç tutarsa, Hak teâlâ, Cennet-i alâda ona bir yer hazırlar) buyurmuştur.
           ***
Sual: Şaban ayı, Peygamber efendimize mahsus bir ay olduğuna göre, bu aya hürmet edenler de, bunun karşılığını görecekler midir?
Cevap: Bu aylara hürmet edenler, saygı gösterenler, bunun karşılığını elbette göreceklerdir. Zira Peygamber efendimiz;
(Şaban, benim kendime mahsus bir aydır. Hak teâlâ Arş-ı alânın meleklerine buyurur ki, ey benim meleklerim, gördünüz mü, benim kullarım sevgilimin ayına nasıl tazim ve hürmet ediyorlar. İzzim, celâlim hakkı için ben de kullarımı af ve mağfiretime nail eyledim) buyurmuştur.
           ***
Sual: Seferi, yolcu olan kimsenin, dört rekatlı farzları iki rekat değil de dört rekat kılmasının bir mahzuru olur mu?
Cevap: Misafir yani dinimizin yolcu kabul ettiği kimse, Hanefi mezhebine göre on beş günden az kalmaya niyet etmiş ise, gittiği yerde ve yolda dört rekat olan farz namazları iki rekat olarak kılar. Dört rekat olarak kılması günah olur.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.