Bu işin sonu yeni harita mı?

A -
A +
IŞİD: Şii-Egemen Irak ile Nusayri-egemen Baas Suriyesi arasına konumlanacak Sünni Arap-egemen yeni bir oluşum peşinde. Bu hedefinden de kolay kolay vazgeçmeyeceği gözüküyor.

Bu satırlar kaleme alınırken, IŞİD yapılanması içinde yer alan silahlı güçler Ayn'el Arab'ın merkezine doğru ilerlemekteydi. Kentte yaşayanların çok büyük bir bölümü en güvenli bölge olarak gördükleri Türkiye'ye sığınmışlardı. Ayn-el Arab'ı IŞİD'e karşı korumaya çalışanların hem sayıları ve silahları hem de çatışma tecrübeleri muarızlarının çok gerisinde olduğundan bu çatışmayı kazanma ihtimalleri çok düşüktü. Havadan cılız bombalamalarla IŞİD'in ilerleyişini şimdilik durduramayan ABD ve İngiltere'nin Ayn-el Arab'ın "düşmesi" karşısında yapabilecekleri pek bir şey yoktu.

Eminim meseleye derinlemesine vâkıf olanlarınız dışında çoğunuz yukarıdaki paragrafı okuduktan sonra "Ayn-el Arab da neresi?" diye sormaktasınız. Hani son birkaç haftadır gündemimizin ilk sırasına oturan Kobane'den başka bir yer değil Ayn-el Arab. IŞİD yönetici kadrosunun stratejik bir akla sahip olduklarını bize düşündürürcesine, örgütün ısrarla ele geçirmeye çalıştığı Ayn-el Arab neden birdenbire Kobane oluverdi?

Ya da Rojava nereden çıktı? 2 yıl evveline kadar "Rojava'yı haritada gösterebilir misiniz?" sorusuna sanırım çoğu stratejist dahi olumlu cevap veremezdi. Zaten Rojava bir yerleşim biriminin adı olmaktan ziyade, Suriye'de Kürtlerin nüfusun çoğunluğunu oluşturdukları alanı tanımlamak maksadıyla keşfedilmiş bir kavram.

Özgür Suriye Ordusu'nun zafiyet göstermesinden istifade ederek Kuzey Suriye'de tam denetimi ele geçiren PYD, kendi flamasını sağa sola çekmekle kalmamış, Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı yerleşim birimlerinin isimlerini de değiştirmişti. Bu çerçevede Temmuz 2012'de HPG tarafından ele geçirilen Ayn-el Arab'a da Kobane denmeye başladı. Aynı yaklaşım doğrultusunda, PYD / HPG'nin yönetimine giren bölge için Rojava ibaresi sıklıkla kullanılır oldu.

Aslında Rojavaye Kürdistane'nin kısaca söylenişi böyle. Türkçesi "Batı Kürdistan". Türkçe basın yayın organlarında neden Türkçesi söylenmez de, sanki Bağdat, Kahire, İstanbul gibi bir yer ismiymiş gibi Rojava denir? "Batı Kürdistan" dememek için herhalde.

IŞİD'in "stratejik akla sahip bir örgüt" olduğu düşüncesi tam da bu noktada zihnimizi kurcalıyor. Zira, sistemli bir şekilde Kuzey Suriye'yi "Kürtsüzleştirmeyi", Batı Irak'ı ise "Şiisizleştirmeyi" hedefleyen örgüt, büyük çoğunluğu Sünni Araplardan oluşan, "etnik temizlik" sonucu sayıları azaltılacak Kürtlerin, Türkmenlerin ve Şii Arapların ise kendi mutlak hakimiyetlerine biat ettikleri yeni bir devlet kurmanın peşinde. Kendilerince bir hilafeti ilan ettiler bile. IŞİD durdurulmadığı ve stratejisine uygun olarak ilerlemeye devam ettiği takdirde, kısa süre sonra ne Kobane kalır ne de Rojava. Pek tabii, IŞİD'in hâkim olduğu alanda pek Kürt de kalmaz. Peki güney sınırlarımızın ötesindeki harita bugünkü gibi kalır mı?

IŞİD kuzeye doğru süratle ilerlemeye başlamadan evvel "Sykes-Picot sınırlarının değişmekte olduğunu" ve "100 yıl evvel dış güçler tarafından çizilen bu sınırların mutlaka yeniden çizilmesi gerektiği"ni söylemek bölgeyle ilgilenen uzmanların neredeyse standartlaşmış yaklaşımlarıydı. Şimdi bu uzmanların bazıları, Rojava'nın kaderi karşısında sanki bu sınırların değişmesini pek de istemiyor gibi görünmeye başladılar. Halbuki, IŞİD tam da bunu yapıyor: Şii-egemen Irak ile Nusayri-egemen Baas Suriyesi arasına konumlanacak Sünni Arap-egemen yeni bir oluşum peşinde. Bu hedefinden de kolay kolay vazgeçmeyeceği gözüküyor.

Başarılı bir kara harekâtı olmadıkça ya da iyi teçhiz edilmiş ve iyi eğitilmiş yerel silahlı birimler örgütün karşısına sürülmedikçe,  IŞİD'in kısa sürede durdurulabilmesi uzak bir ihtimal. Aksine, ABD bombalamalarında sivil kayıplar arttıkça, tıpkı Afganistan'da Taliban'a katılımlar gibi, Sünni Arap aşiretlerinin IŞİD şemsiyesi altında yer almaları dahi söz konusu olabilir. O zaman da IŞİD önce fiilen güçlü bir otorite alanı kurar ardından da Sykes-Picot sınırlarını gerçekten değiştirir.
Bugün IŞİD karşıtı koalisyon içinde yer alan Körfez ülkelerinin, Suriye ve Irak'tan toprak alarak bir Sünni-Arap devletinin kurulması ve bölgede İran'ın oluşturmaya çalıştığı Şii nüfuz alanının darmadağın olması ihtimali arttığında nasıl hareket edeceklerini merak ediyorum.
Mübarek Kurban Bayramı'nı huzur içinde geçirmenizi diliyorum.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.