İki terör örgütüyle aynı anda mücadele

A -
A +
Suruç'taki menfur saldırıyı takiben Türkiye-Suriye sınırında meydana gelen gelişmeler Türkiye'nin DAEŞ/IŞİD terör örgütü mevzilerini bombalaması sonucunu doğurdu. Cuma günü DAEŞ hedeflerine dönük hava akınından sadece birkaç saat önce Türkiye ile ABD arasında İncirlik Üssü'nün terör örgütünün faaliyetlerine karşı kullanılması konusunda mutabakata varıldı. Zaten anlaşılması güç olan bölgedeki denklem iyice karmaşık hale geldi. Tabloyu daha net görebilmek için maddeler halinde sıralayalım:
1-Suriye'de bir iç savaş devam ediyor. Türkiye Baas rejiminin yıkılmasını istiyor. Suriye muhalefetinin dağınık görüntüsü sürüyor. Türkiye-ABD iş birliğinde Özgür Suriye Ordusu'nun (ÖSO) Eğit-Donat programı kapsamında eğitilmeleri Türkiye'de devam ediyor. Washington'un, eğitilen ÖSO mensuplarının Baas rejimine karşı savaşmamalarını istemesi Ankara'da memnuniyet doğurmuyor.
2-PYD'nin, ABD'nin yardımıyla Ayn-el Arab/Kobani'yi DAEŞ'ten temizledikten sonra Tel Abyad'ı ele geçirmesi ve Cezire ile Kobani arasındaki alanı tamamen kontrol etmeye başlaması stratejik bir hamle olarak değerlendiriliyor. PYD bu kez batıya yönelerek Kobani-Afrin bağlantısını sağlamayı hedefliyor.
3-Türkiye PYD'nin Suriye'nin kuzeyini tamamen denetimi altına almasını, Cezire'den Afrin'e uzanan bir hatta PYD nüfuz alanı oluşturulmasını istemiyor. PYD'nin Afrin'e ulaşabilmesinin önündeki en önemli engel yol üzerindeki Cerablus'u elinde bulunduran DAEŞ. ABD uçakları Cerablus'taki DAEŞ mevzilerini bombalayarak, PYD'nin muhtemel güzergahı üzerinde "yol temizliği" yapıyor. Türkiye bu gelişmeyi temkinli biçimde izliyor.
4-Türkiye, daha önce PYD ile doğrudan temas etmekten çekinmezken, çözüm sürecinde gelinen nokta ve PYD-PKK organik iş birliğinin güçlenmesi yüzünden bu örgütle arasına mesafe koymuş durumda. Yakın zamana kadar Türkiye'de sık sık "resmi" ziyaretler gerçekleştiren Salih Müslim bir süredir ülkemize gel(e)miyor.
5-Son yaşananlardan sonra, yıllar önce planlanan ama Türkiye'nin Suriye ile ilişkileri iyi düzeydeyken rafa kaldırılan, ardından da Arap Baharı ve çözüm süreci sebebiyle gündeme giremeyen "entegre sınır güvenliği" projesinin hayata geçirilmesi için düğmeye basıldı. Öncelikli olarak Türkiye-Suriye sınırında, teröristlerin giriş ve çıkışlarını engelleyecek, mültecilerin ise daha kontrollü geçişini sağlayacak bir sistemin kurulacağı söyleniyor.
6- Türkiye'nin yıllardır gündemde tuttuğu ama ABD'nin isteksizliğinden dolayı bugüne kadar gerçekleştirilememiş olan Suriye'nin kuzeyinde bir "güvenli bölge" oluşturulması konusu yeniden tartışılmaya başlıyor. İncirlik Üssü'nin DAEŞ hedeflerine yönelik ABD saldırıları için kullanılabilmesi yönünde Türkiye ile ABD arasında varılan mutabakatın bir yönünün de, söz konusu "güvenli bölgenin" fiilen meydana getirilmesi olduğu değerlendirilebilir. Elbette, Türkiye "güvenli bölgeyi" Baas silahlı kuvvetlerinin müdahalelerine de kapalı bir alan olarak kurmak isterken, ABD'nin bu teklife olumlu baktığına dair bir emareyi henüz görebilmiş değiliz.
7-Çözüm Süreci'ni bahane eden PKK silahlı terör eylemlerine tekrar başlamış durumda. Özellikle polisleri hedef alan saldırılarda ciddi bir artış söz konusu. Hükümet de, PKK'yla ilgili olarak -son 2 yıldır görmediğimiz ölçüde- sert bir üslup benimsemiş durumda. İstanbul başta olmak üzere Türkiye'nin birçok şehrinde DAEŞ ve PKK militanlarına yönelik eş zamanlı güvenlik operasyonları yürütülüyor.
8-Nükleer anlaşmadan önce bile DAEŞ'e karşı İran'ın yürüttüğü operasyonları üstü kapalı olarak destekleyen ABD'nin, iki ülke arasında ılık rüzgarlar esmeye başladıktan sonra, Devrim Muhafızları'nın bu bölgedeki faaliyetlerini görmezden gelmeye devam edeceği anlaşılıyor. Türkiye ise Baas rejiminin başlıca destekçisi olan İran'ın, ABD ile üstü kapalı bir mutabakata dayalı olarak Suriye'de bu denli faal olmasından endişe duyuyor...
Maddeler halinde sıraladığımız bu tablodan Türkiye için şu sonuçlar çıkıyor:
Türkiye aynı anda hem PKK hem DAEŞ ile mücadele ediyor. Türkiye açısından, PYD ve DAEŞ'in Suriye'nin kuzeyindeki faaliyetlerinin kontrol altına alınması, bugün için Baas'ın devrilmesinden çok daha önemli hale gelmiş durumda. Türkiye, DAEŞ'le mücadele konusunda ABD ile daha sıkı bir iş birliğine giriyor. Bunun tabii sonucu Türkiye'nin Batı'da bir süredir oluşturulan "DAEŞ'e karşı mücadele etmeyen ülke" imajının değişmesi olacaktır. Fakat, Türkiye ile ABD'nin Suriye'de izledikleri politikalardaki farklılıklar halen ortak noktalardan daha fazladır. Ankara'nın Suriye politikasını, bugünkü manzarayı göz önünde bulundurarak baştan aşağıya yenilemeye hazırlandığı görülüyor.
Suruç sonrası son derece önemli bir dönemeçteyiz.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.