HALİL İNALCIK HOCA’NIN ARDINDAN

A -
A +
Sadece Türkiye’deki değil tüm dünyadaki Osmanlı tarihçilerinin kutbu Prof. Dr. Halil İnalcık geçen hafta vefat etti. Kendisi hakkında çok şeyler söylendi; yazıldı. Ben de Türkiye’de Osmanlı siyasi tarihi çalışmaları açısından Halil İnalcık Hocamızın ne ifade ettiğini özetlemeye çalışacağım... Osmanlı siyasi tarihi ya da diğer bir tabirle Osmanlı diplomasi tarihi uzunca bir süre genel Osmanlı tarih yazıcılığının içinde değerlendirildi. İç ve dış siyaseti birbirinden ayırmadan kronolojik olarak aktaran Osmanlı vakanüvislerinin çalışmaları bugün bizler için birincil kaynak hüviyetindedir. Modern tarih yazıcılığının gelişmesiyle, tarihin siyasi, ekonomik ve toplumsal boyutlarıyla farklı perspektiflerden anlatıldığı bir döneme 19. yüzyılın sonundan itibaren girildi. Bu çerçevede Devlet-i Aliyye’nin yabancı devletlerle akdetmiş olduğu anlaşmaların bir araya getirilerek Türkçe ve Fransızca olarak basıldığı resmî yayınlar da aynı dönemde ortaya çıktı. Osmanlı İmparatorluğu’nun dış ilişkilerine dair özel nitelikte analitik çalışmaların yoğunlaşması ise daha ziyade 1940'lardan itibaren olmuştur. Halil Hoca, Atatürk’ün direktifiyle kurulan Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi’nden 1940’ta mezun olduğunda Osmanlı siyasi tarihiyle ilgili bilimsel eserlerin sayısı yavaş yavaş artmaktaydı. 1942’de hazırladığı Tanzimat ve Bulgar Meselesi başlıklı doktora tezi bir yandan Osmanlı İmparatorluğu’nun dağılmasını önlemek için Tanzimat bürokrasisinin ortaya koyduğu çabaları diğer yandan da başta Britanya ve Rusya olmak üzere “büyük devletlerin” Devlet-i Aliyye karşısındaki siyasetini temel kaynaklara dayanarak anlatan önemli bir çalışmaydı. Doktorasından sadece bir yıl sonra yazdığı Viyana’dan ‘Büyük Ricat’e Osmanlı İmparatorluğu ve Kırım Hanlığı adlı eseriyle doçent unvanı alan Halil Hoca, Osmanlı siyasi tarihini birincil kaynaklara dayanarak yazan tarihçiler arasında öne çıkmaya başlamıştı. 1949’da Londra’da ünlü Osmanlı tarihçisi Paul Wittek’in seminerlerine iştirak ederken, ileriki yıllarda kendisi de önemli Osmanlı tarihçileri arasında yer alacak Bernard Lewis ile tanıştı. Şüphesiz Halil İnalcık’ın dönemindeki diğer Osmanlı tarihçilerinin arasından sıyrılarak farklı bir konuma gelmesinde en güçlü tesir Paris’te tanıştığı Annales Okulu’nun kurucusu Fernard Braudel’e aittir. Halil Hoca, tarihî olayları sadece siyasi ve askerî açılardan değil aynı zamanda ekonomik ve sosyal şartları da dikkate alarak incelemek gerektiğini net ifadelerle savunmaya başladı. Nitekim 1950'den itibaren yazdığı eserlerde ve yürüttüğü araştırmalarda Osmanlı toplumunun ekonomik ve sosyal yapısının ayrıntılarını ortaya çıkartmaya çalıştı. Yaşarken kendisinin de ifade ettiği gibi Türkiye’nin önemli tarihçilerinden Fuad Köprülü ve Ömer Lütfi Barkan’dan da etkilendi. Halil Hoca’nın tarihçiliğimiz açısından belki de en önemli katkısı da sosyal ve ekonomik  tarih araştırmalarını öne çıkarmasıdır. Osmanlı İmparatorluğu’nun diplomatik ilişkileriyle ilgili araştırmalarında da, o zamana kadar yapılanın aksine, sadece diplomatik arşivlere dayalı çalışmalar yapmadı. Elbette hem Osmanlı arşivine hakimdi. Hatta başta birçok yere ait şer’iye sicilleri ve mühimme defterleri olmak üzere kıymetli arşiv evrakımızı yerinde müdahaleleriyle kurtaran Halil Hoca’dır. Lakin hiçbir zaman bir evrak fetişizmine saplanmadı. Arşiv evrakından ve birincil kaynaklardan hiçbir zaman vazgeçmedi ama sadece onlarla da yetinmedi. Tarihi, belgeleri arka arkaya sıralayarak, hiçbir siyasi, ekonomik ve sosyal analiz yapmadan takdim edenlerden olmadı. Halil Hoca’nın tüm eserleri göz önüne alındığında Osmanlı siyasi tarihiyle ilgili olanların az miktarda olduğu söylenebilir. Yine de, her biri orijinal bulgular ihtiva eden bu eserler, birçok tarihsel olayla ilgili yanlışların düzeltilmesine katkı sağladı. Kırım Tatarı kökenli bir aileden geldiğinden olsa gerek, Osmanlı İmparatorluğu’nun Kırım Hanlığı ile ilişkilerine dair çok sayıda esere imza attı. Kırım’la doğrudan ilişkili olduğundan Osmanlı-Rusya ilişkileri de önem verdiği konulardan oldu. Osmanlı klasik döneminde Venedik, Fransa, İspanya, Papalık gibi devletlerle ilişkilerde birçok bilinmeyeni monografik nitelikte çalışmalarla su yüzüne çıkarttı. Diğer araştırmacılara uygun bir zemin hazırladı. Halil İnalcık Hoca’ya Allah’tan rahmet diliyorum.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.