Birleşmiş Milletler'i barış örgütü yapabilmek...

A -
A +
 
Türkiye’yi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın temsil ettiği Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 71. Dönem çalışmaları New York’ta yapıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan Genel Kurul’da yaptığı konuşmada 15 Temmuz darbe girişimini ve Suriye’de yaşanmakta olan insanlık dramını dünya liderlerine anlattı.
Türkiye, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın öncülüğünde çok önemli bir konuyu sürekli gündemde tutuyor: Dünya beşten büyüktür yaklaşımı. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin mevcut yapısı devam ettikçe, bu örgütün dünyada barışı ve güvenliği tesis etmesine imkân olmadığı sürekli olarak vurgulanıyor. Başlangıçta birkaç ülkenin destek verdiği bu söylem, giderek Birleşmiş Milletler’in mutlaka reforme edilmesi gerektiğini düşünenlerin sloganı hâline gelmiş durumda. Türkiye’ye açıktan destek verenler kadar, büyük devletlerin gadrine uğramaktan çekindiklerinden üstü kapalı olarak dünya beşten büyüktür anlayışının takipçisi olanlar da var.
Esasen Birleşmiş Milletler’in insani krizlere çare bulmakta zorlandığı ve bu zorlanmanın en önemli sebeplerinden birinin Güvenlik Konseyi’nin veto hakkına sahip olan beş daimi üyesinin çıkar çekişmeleri olduğunu tüm üye devletler biliyor. Görev süresinin bitmesine yakın BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon da, BM’nin reforme edilmesi gerektiğinden bahsetmeye başladı. Muhtemelen onun yerine gelecek yeni genel sekreter de önce susup, görevden ayrılmadan önce vicdanını rahatlatmak için gerçeklerden bahsedecek! BM üyelerinin tamamının temsilcisi değil, beş daimi üyenin memuru gibi hareket eden genel sekreterlerden daha fazlasını da beklememek gerekir.
BM’nin reforme edilebilmesi ve Güvenlik Konseyi’nin yapısının daha adil ve etkin hâle getirilebilmesi ancak iki yolla olur. Ya beş daimi üye kendi aralarında anlaşarak BM Antlaşması’nda bir tadilat yapılmasını önerirler, ya da içlerinde bu daimi üyeler bulunsun bulunmasın üyelerin büyük çoğunluğu bir araya gelerek meseleyi dünya kamuoyunda tartışılır bir hâle getirirler. Birinci yolun gerçekleşmesi pek mümkün gözükmüyor. Zira bu beş ülkenin hiçbiri -ne kadar anlamını kaybetmiş olsa da- 71 yıl önde elde etmiş oldukları ayrıcalıklı statülerinden vazgeçmek ve konumlarını başka devletlerle paylaşmak istemiyorlar. O hâlde ancak ikinci yol sonuç verebilir. Bunun için de Türkiye’nin öncülük edeceği bir girişim başlatılabilir.
Şüphesiz Türkiye’nin öncülüğünde BM Güvenlik Konseyi’nin yapısının iyileştirilmesi için yürütülecek çabalara başka devletlerin de destek vermesi gerekli. Bu noktada üç koldan hareket etmek lazım.
Birincisi, Türkiye’nin de üyesi olduğu G-20’ye üye olan devletlerle iş birliği hâlinde bu konu olgunlaştırılabilir. Beş daimi üyenin isteksiz olacağı gerçeğinden hareketle öncelikle Endonezya, BrezilyaHindistan, Japonya, Suudi Arabistan, Güney Kore ve Güney Afrika Cumhuriyeti gibi G-20 üyelerine BM Güvenlik Konseyi reformu önerisi çok iyi anlatılmalı, kapsamlı bir dosya hâlinde ikili temaslar yoluyla bu devletlerle paylaşılmalıdır.
İkincisi, gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkelerin yönetimlerine konunun anlatılmasıdır. Bu ülkelerin içinde bulunduğu BağlantısızılarAfrika BirliğiKarayip Ülkeleri Topluluğu gibi platformların gündemine BM Reformu konusunun sokulması için çaba gösterilmelidir.
Üçüncüsü, Türkiye’nin üyesi olduğu İslam İşbirliği Teşkilatı, Karadeniz Ekonomik İşbirliği Teşkilatı, ECO vb. örgütlerin yıllık toplantılarında, çalışma gruplarında bu konunun ele alınması sağlanmalıdır.
Üç koldan yürürken, BM Reformu teklifinin uluslararası alanda entelektüel tartışmalara da konu edilebilmesi ve dünya medyasında yer alabilmesi için yoğun bir kamu diplomasisi de gereklidir. Üniversiteler ve düşünce kuruluşları bunun için çıkış noktaları olmalıdır.
İyi planlanmış, detaylı bir proje şayet stratejik bir plana bağlı olarak yürütülürse, kısa sürede çok önemli somut sonuçlar elde edilebilir. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın BM’yi gerçek işlevine kavuşturmak için başlattığı girişim, bu örgütün 21. Yüzyılın ortalarına varmadan gerçekten dünya barışı ve güvenliği için çalışan bir yapıya kavuşmasına yol açabilir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.