Masada bekleyen dosyalar

A -
A +
  FETÖ’nün 15 Temmuz 2016’da teşebbüs ettiği darbenin üzerinden dört yıl geçti. Türkiye içinde ihanet şebekesinin beli kırıldı. Operasyonlar hız kesmeden devam ediyor. Ticaret hayatında ve bürokraside yeniden palazlanmaya çalışan hücreleri bir bir çökertiliyor. Anayasa Mahkemesi’nin almış olduğu bir kararla, memuriyete ve üniversitelere akademisyen olarak işe başlayanlar için güvenlik soruşturması yapılması zorunluluğu ortadan kaldırılmıştı. Şimdi yeni bir yasal düzenlemeyle, Anayasa Mahkemesinin almış olduğu bu kararın FETÖ ile mücadelede doğurmuş olduğu zafiyetin de önüne geçilmesini bekliyoruz. Söz konusu yasal düzenleme yapılırken, Anayasa Mahkemesi kararından itibaren devlette işe başlayanların tümüne de geriye dönük güvenlik soruşturması yapılması gerektiği akıldan çıkarılmamalıdır. Şayet bu düzenleme yapılmazsa son sekiz aydır hiçbir güvenlik soruşturması yapılmadan işe başlatılmış olan kişilerle ilgili sıkıntılı durumların ileride ortaya çıkması ihtimal dahilindedir. Unutulmamalıdır ki, güvenlik soruşturması kişilerin terör ilişkilerini olduğu kadar uyuşturucu kullanmaktan, sahte evrak düzenlemeye, yaralamaya kadar birçok suça karışıp karışmadıklarını da ortaya çıkarmaktadır. Başta eğitim kurumları olmak üzere birçok kurumda bu tür kişilerin çalıştırılmasının doğurduğu ve ileride doğurabileceği problemler açıktır. İçeride bu adımlar atılırken, yurt dışında da son dört yıldır olağanüstü bir mücadele yürütülmektedir. İhanet şebekesinin en önemli finans ve eleman devşirme araçlarından olan okullarının büyük bölümü ya kapatılmış ya da Türkiye Maarif Vakfı’na devredilmiş durumdadır. Darbe teşebbüsünden sonra yurt dışına kaçan bazı örgüt militanları, MİT Başkanlığı’nın gerçekleştirdiği başarılı operasyonlarla Türkiye’ye getirilerek adalete teslim edilmiştir. FETÖ’nün yurt dışındaki şirket ve STK görüntüsündeki paravan birimlerinin bir bölümü kapatılmıştır. Başta Avrupa ülkeleri ve ABD olmak üzere birçok ülkede ise FETÖ’yle mücadele konusunda Türkiye ile iş birliğine yanaşmama tavrı devam etmektedir. Almanya’nın birçok kentinde firari FETÖ'cülerin ellerini kollarını sallayarak dolaşma görüntüleri zaman zaman basında yer almaktadır. Yunanistan, darbe teşebbüsünden hemen sonra -hem de Türk Silahlı Kuvvetlerine ait bir helikopterle- ülkesine kaçan terör örgütü mensuplarını yargı kararıyla serbest bırakmıştır. FETÖ’nün ana finansörlerinden bazıları İngiltere’de yasal görüntü altında faaliyetlerini sürdürmektedir. FETÖ’nün merkez üssü konumundaki ABD’de, 2016’dan bu yana kayda değer hiçbir tavır değişikliği olmamıştır. Örgütün elebaşı ve önde gelen isimleri hâlen bu ülkede barındırılmaktadır. Haklarındaki vergi kaçakçılığı ve evrakta sahtecilik iddialarına rağmen, birçok eyalette FETÖ okulları faaliyetlerini sürdürmektedir. ABD’deki birçok yayın organında Türkiye ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan aleyhinde çıkan yorumların tamamı ya FETÖ kaynaklı ya da FETÖ sponsorluğundadır. Örgüt, Türkiye düşmanlığı ortak paydasında, Ermeni lobisi, BAE ve Suudi Arabistan destekli PR ofisleri ve PKK-PYD ile iş birliği içindedir. Örgütün ABD yapımı birçok film ve diziye, senaryolarında Türkiye düşmanlığı yapılması amacıyla kaynak aktardığı bilinmektedir. Darbenin hemen ardından ‘taraflara itidal’ çağrısında bulunma cüretinde bulunan ABD hükûmeti, Ocak 2017’de başkanlık koltuğunu Obama’dan devralan Trump döneminde de FETÖ karşısında hareketsiz kalmıştır. Adalet Bakanlığı’nca son derece titizlikle hazırlanan iade dosyaları dört yıldır ABD Adalet Bakanlığı’nda sözüm ona incelenmektedir. Bu incelemenin kimler tarafından yapıldığı ve ne kadar süreceği bilinmemektedir. ABD Adalet Bakanlığı’nın yapabileceği üç şey vardır: 1- İade talebini kabul edip, bürokratik işlemleri başlatmak. 2- İade talebini reddetmek. 3- Şayet Türkiye’den gönderilen belgelerde bir eksiklik olduğu düşünülüyorsa, bu durumu Türk Adalet Bakanlığı’na bildirmek ve ek belgeler talep etmektir. ABD tarafı bunlardan üçünü de yapmamakta ve dosyaları masada bekletmektedir. Bu tavır, FETÖ konusunda ABD güvenlik ve istihbarat bürokrasisinin ne ölçüde hassas olduklarının çarpıcı bir göstergesidir. 15 Temmuz darbe girişimine mâni olurlarken hayatlarını kaybeden tüm şehitlerimizi rahmetle anıyor, gazilerimize minnettarlığımı sunuyorum...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.