Eskiden gemiler kürekle çekilir; kürekçilerin bir kısmı esirler ve mahkûmlardan seçilirdi. Kol gücü gerektiren bu iş, zamanla parlak bir spor dalına dönüştü. Şimdinin kürekçileri bu işi artık hobi ve spor olarak yapmaktadır.
ME XXV ile MS IV. asırlar arasında Eski Mısır’da
Nil Nehri'nde kürekle işleyen gemiler gider gelirdi. İlkçağda Akdeniz’deki Roma gemilerinde çok sayıda kürekçi vardı. Bir yandan
Romalılar, öte yandan
Vikingler, Britanya adasına yapılan seferlerde kürekli gemilerden istifade ettiler. Kürekçilerin bir kısmı esirler ve mahkûmlardan seçilirdi.
Esnaftan Sporcuya
Eski diye bir şeyden vazgeçmeyen, ama yeni şeylere karşı da hiçbir zaman taassupla bakmayan İngilizler, kürekçiliğe sahip çıktılar. XIII. asırda
Thames Nehri'nde kürekle işleyen kayıklar, mavnalar kullanılıyordu. Böylece Londra ve çevresinde bir kürekçi esnafı teşekkül etti. XVI. asırda farklı kayıklardaki yolcuların, birbirleriyle
bahse tutuşmak istemeleri, nehirlerde kürek yarışlarının doğmasına yol açtı.
Bu yarışlar, zamanla muntazam hâle geldi. XVIII. asır başlarında İngiltere’de 40 binden fazla
üniformalı kayıkçı vardı. 1715’ten itibaren her sene kayıkçılar arasında Doggett’s Coat and Badge adıyla bir müsabaka tertiplendi. İtalyanca kürek manasına
ragetta ismiyle anılan bu müsabakalar, profesyonelce idi.
Amerikalılar da özendi; feribotçular, XIX asır başlarında aynı şekilde müsabakalar tertipledi.
XIX. asırda İngiltere’de, ardından da Birleşik Amerika’da
kürek kulüpleri kuruldu. Bunlardan başka, mektep faaliyeti olarak da amatörce kürek müsabakaları yapılıyordu. Bunlarda 6 veya 8 kürekçili tekneler kullanılırdı. Muntazam kürek müsabakaları, 1820’de içlerinden nehir geçen
Oxford ve Cambridge üniversitelerinde başladı. 1839’da ihdas edilen Henley Kraliyet Kürek Yarışı bugün bile yapılır.
Kürek merakı, Kanada gibi İngiliz müstemlekelerine sıçradı; hatta bütün Avrupa’ya yayıldı. ABD’de 1851'de
Harvard ve Yale üniversiteleri yarıştı. Kürek yarışları, en popüler spor hâline geldi.
İlk zamanlar
sabit oturaklı sistem vardı. Kollar, gövdenin ağırlığını küreğe aktarır; gövdenin ileri geri gitmesiyle kayık hareket ederdi. 1857’den itibaren ilk olarak ABD’de, sonra da İngiltere’de kullanılmaya başlanan
kızaklı oturaklar işi kolaylaştırdı. Yarış, önce küreğin ucunun suya girmesiyle başlar; sonra kürek çekilir ve ucu yana yatırılarak sudan çıkarılarak başlangıçtaki vaziyete getirilir. Böylece hava direnci azaltılmış olur. Kürek tekrar daldırılmadan dikleştirilir. Bu hareketler, teknenin seyri müddetince tekrarlanır.
Türk Küreği
Türkler, kürek yarışlarında, İngilizlerden de eskidir. İstanbul'un fethi, Boğaziçi ve Haliç’in varlığı, bu sporun ilerlemesine imkân verdi. Burada insan ve eşya nakli uzun zaman kayıklarla yapılırdı. Her biri bir
sanat eseri sayılacak kadar süslü kayıklar kürekle işlediği için, kol kuvveti gereken bu işi, güçlü gençler yapardı. Göz alıcı elbiseleriyle kayıkçılar, genç kızların yüreğini hoplatırdı. Küreğin, sudaki hareketi, şairlere ilham vermiş; ‘Çek kayıkçı kürekleri’ diye başlayan şarkı dillere düşmüştü. Kayıklardaki kürek sayısı, sahibinin rütbe ve itibarına göreydi. Kürekçiler, kendi aralarındaki
tatlı rekabeti, varış yerine en önce varmak şeklindeki müsabakalarla sürdürürlerdi.
İlk kürek yarışları, fetihten sonra
Boğaziçi ve
Marmara sularında başladı. İngiltere’de ilk kürek yarışlarının yapıldığı 1715’ten 136 sene evvel, İstanbul’da kürek yarışları yapıldığına dair kati malumat vardır. Topkapı Sarayı’ndaki 1579 tarihli bir vesika, bu yarışları tafsilatıyla anlatır. Sadrazam, vezir ve ağa kayıkları arasında cereyan eden müsabakaya, 25 kayık katıldı. Sultan III. Murad da Sarayburnu Kasrı’ndan seyretti. Müsâbakayı, sadrazam
Sokullu Mehmed Paşa’nın kayığı kazandı. Vezir Ferhad Paşa’nın kayığı ise ikinci oldu. Padişah, birinci ve ikinciliği kazanan kayıklardaki kürekçilere hediyeler verdi. Sahilde biriken halk, bu müsabakaya büyük alâka gösterdi.
İstanbul Boğazı’nda, bilhassa Haliç’te kürek yarışları her zaman çok popüler olmuştur. Denize dair her şeye çok meraklı olan
Sultan Abdülaziz, kürek takımları kurmuş; Boğaz’da kürek yarışları tertiplemiştir. 1889’da dostluk münasebetleri çerçevesinde Japonya'ya gönderilen Ertuğrul Fırkateyni, yolda Singapur’a uğramıştı. Burada tertiplenen kürek yarışlarında, Türk denizcileri birincilikler kazandılar.
Sportmen hükümdar tipine misal teşkil eden
Sultan Abdülhamid, şehzâdeliğinde Kâğıthane deresinde kürek çeker; Tarabya’da yelken açardı. Hatta Boğaz’ın akıntısı sebebiyle bir tehlikeye uğramasından korkan amcası Sultan Aziz, yelken açmasını menedince; kürek çekmekle iktifa etmişti.
Popüler spor
7 Eylül 1913 tarihinde, Osmanlı Donanma Cemiyeti
Moda Koyu'nda modern kürek yarışları tertipledi.
Fenerbahçe Spor Klübü, 1914’te bir kayık filosu kurdu. Kurbağalı Dere kıyısındaki kulüp binası yanına bir de kayıkhane inşa edildi. Savaş sırasında 1915’te, İstanbul’da el konulan İngiliz yelkenlileri ile
yelken sporu başlarken; kürek yarışları da olanca hızıyla devam etti. Anadolu, Altınordu, Galatasaray, Haliç İdman kulüpleri kürek sporunda isim yaptı.
Kürek sporunun bu popülerliği, cumhuriyet devrinde de devam etti.
İstanbul Kürek Şampiyonluğu adı altında muntazam müsabakalar yapıldı.
Galatasaray, üstünlüğünü 1926’dan 1953’e dek sürdürdü. Millî Kürek Takımı’nda hemen her zaman
İstanbullu kürekçiler bulunurdu. 1942'de Galatasaraylı kürekçi Şâmi Urallı, Cambridge ekibinde yer almış; Fenerbahçeli kürekçi Tonguç Türsan, 1955'te Barselona'da yapılan Akdeniz Oyunları'nda tek çiftede gümüş madalya; Almanya'da yapılan müsabakalarda da en büyük mükâfat olan ‘Altın Skiff’i kazandı.
Coğrafi avantajı sebebiyle, İstanbul, hep kürek sporunun öncüsü olmuştur. Moda Koyu, Yenikapı-Samatya ve Paşabahçe-Beykoz rotalarında kürek yarışları yapılırdı. 1940’lı yıllarda Boğaziçi’nde Kavaklar ile Bebek arasındaki parkurda kürek yarışları tertiplenirdi. Yılların tesiriyle kirlenen
Haliç’in temizlenmesi üzerine, Oxford-Cambridge üniversiteleri arasındaki kürek yarışları, 1988’de burada yapıldı. Son zamanlarda Küçükçekmece Gölü de kürek yarışlarına sahne olmakta; İstanbul yanında, Kocaeli, Sakarya ve Ankara’da da yarışlar tertiplenmektedir.