“İÇGÜVEYİSİNDEN HÂLLİCE!” Saray'a damat olmak…

A -
A +
Herkesin gözü saraylıların ihtişamlı hayatındadır; ama pek de gıpta edilecek bir hâlleri olduğu söylenemez...   İşin aslına bakılırsa, Şark’ta damatları pek ciddiye almazlar. “Nasılsın?” sualine verilen “İçgüveyisinden hâllice” cevabından da bellidir. Ama mühim bir aileye damat olmak, itibar ve menfaat hâsıl etmez de değildir. Emîr Timur, sıradan bir bey iken, han ailesinden kız alıp damat oldu. Sonra da koca Çağatay Hanlığı’nın başına geçti. Bu sebeple Timur Gürgân diye anıldı. Gürgân (küregen), Moğolca “damat” demektir. Farsça “damat” kelimesinin Türkçesi “güvenilen” manasına “güveyi”dir.   Liyakat ve Sadakat   Hükümdar çocukları, memleket menfaati için evlenir. İlk devirde padişah kızları, Anadolu beylerinin oğullarına verilirdi. Karaman, İsfendiyar, Akkoyunlu, Timurlu, hatta Memlüklü bey ve şehzâdelerinden damatlar vardır. Anadolu birliği temin edilip de beylikler kalmayınca, devşirme asıllı devlet adamları ile siyasî evlilikler yapmışlardır. Böylece hem muvaffak devlet ricâli taltif edilmiş; hem de bunlar saraya bağlanarak, kendi aralarında evlilik yoluyla yakınlıklar kurmasının önüne geçilmiştir.
Bu, Osmanlılarda soya değil, liyâkate itibarın da işaretidir. Bir Balkan köylüsünün oğlu, kabiliyeti sayesinde yükselip sadrazam ve padişah damadı olabilmektedir.
“İÇGÜVEYİSİNDEN HÂLLİCE!”      Saray'a damat olmak…
Rüstem Paşa
 
Emîr Sultan, Zağanos Paşa, Malkoçoğlu Ali Bey, Makbul İbrahim Paşa, Rüstem Paşa, Sokullu Mehmed Paşa, Piyâle Paşa, Cerrah Mehmed Paşa, Merzifonlu Kara Mustafa Paşa, Nevşehirli İbrahim Paşa, Koca Ragıb Paşa, Fethi Paşa, Ferid Paşa meşhur damatlardandır... Damatların -birkaç istisna dışında- hepsi saraya sadakatle hizmet etmiş; din, vatan, millet uğruna fedakârâne çalışmıştır. Harb meydanlarında şehid düşen damat az değildir. Yaptırdıkları hayır eserleri günümüze kadar gelmiş; isimlerini ebedileştirmiştir.   "Haremağasına razıyım"   Son asırda, devlet ricâlinden veya bunların oğullarından namzetler seçilir; resmi sultana gösterilip muvafakati alınırdı. Nâdiren sultanın veya daha da nâdiren damadın görüp beğenmesi mevzubahistir. Sultan Abdülmecid’in kızı Mediha Sultan’ın Necib Paşa’yı görüp beğenerek evlendiği rivayet edilir. Sultanın namzedi beğenmediği hâlde evlendiği az da olsa vâkidir. Sultan Mecid’in kızı Refia Sultan, Reşid Paşa’nın oğlu Ali Gâlib Paşa’yı beğenmediği hâlde vazife şuuru icabı evlenmişti. Sultan Hamid’in torunu Nemika Sultan, resmini gördüğü namzede gizlice haber gönderdi. Kalfası yanında olduğu hâlde çarşaf giyip yüzünü peçeyle örttü. Gülhane Parkı’nda arabasının perdesini indirip kendisiyle ayaküstü görüştükten sonra kabul etti... Ender de olsa, namzedin sultan ile evlenmeyi kabul etmediği hâller vardır. Sultan V. Murad’ın kızlarına hiçbir namzet yanaşmadı. Hadice Sultan’a düşünülen Tunuslu Hayreddin Paşa’nın oğlu Tahir Bey, kurtulmak için genç yaşında sakal koyuverdi. O zaman damatların sakal bırakmaması âdettendi. Bunun üzerine Sultan Hamid yeğenlerini kendi bendegânından kimselerle evlendirdi. Daha evvel, “Amcam bizi evlendirsin de, isterse harem ağası olsun” diyen Sultanlar; “Kendi kızlarını Gazi Osman Paşa’nın oğullarına verdi; bize kimleri münasip gördü” diyerek kocalarını beğenmediler; Meşrutiyet ilan edilince boşanıp padişahın iznini almaksızın kendi seçtikleri kocalarla evlendiler ama, hiç mutlu olamadılar. Herkesin gözü saraylıların ihtişamlı hayatındadır; ama pek de gıpta edilecek hayatları olduğu söylenemez. Şehzâde ve sultanlar içinde mesud bir ömür süren çok azdır.   1001 kese mehir   Evlenme çağına giren padişah kızı için münasip biri bulunursa, namzetlenir, yani nişan yapılır. Nikâhı Saray’da şeyhülislâm kıyar. Sultanın vekili kızlarağası (yani haremağalarının reisi); sonraları başmâbeynci; damadın vekili ise sadrazam, nâzırlardan biri veya mâbeyn müşiri olur. Suistimalin önüne geçmek adına, padişah kızları, talâk hakkı elinde olmak üzere evlenir. Osmanlı tarihinde 8 sultan, zevcinden boşanmıştır. Sultanların mehri yüksek tutulur. Mesela Sultan Hamid devrinde evlenen sultanların mehri 1001 kese, yani 500 bin kuruştur. Nikâh akdinden sonra, vaziyet gazetelerde ilan edilir. Düğüne kadar sultan ile damat birbirini görmez. Düğün masrafları, padişah tarafından karşılanır. Umumiyetle tasarruf için birkaç düğün bir arada yapılır. “İÇGÜVEYİSİNDEN HÂLLİCE!”      Saray'a damat olmak…Damad-ı Hazret-i Şehriyarî   Hânedanda herkes padişahın izniyle evlenebilir. Aksi takdirde, kendileri, eşleri ve çocukları hânedandan sayılmaz. Damat, kimin kızıyla evli olursa olsun, 'dâmâd-ı hazret-i şehriyârî’dir, yani padişahın damadıdır.  Sultan ile evlenen damat, edeben başka bir kadınla evlenmez; ancak odalık hakkı bâkidir. Mamafih Sultan Mecid’in damadı Mehmed Ali Paşa, başka evlilik yapmış; zevcesi Âdile Sultan bunu bildiği hâlde, zevcine olan hürmetinden bilmez gözükmüştür... En kısa müddet damatlık, Sultan Mecid’in kızı Behice Sultan’ın zevci Hamid Bey’e aittir. Evlilik, Sultan’ın veremden vefatıyla 38 gün sonra sona ermiştir. Sultan V. Murad’ın torunu Atiye Sultan’ın zevci Hâmi Bey’in damatlığı, 94 sene ile hânedanda rekordur. Birkaç defa damat olanlar vardır. Çerkez Mehmed Paşa, Sultan Mecid’in kızı Nâile Sultan ile evliydi. Zevcesi veremden öldükten sonra Sultan Aziz’in kızı Esma Sultan ile evlendi...   Bamya ile su   Damat olmak, zannedilenin aksine, o kişiye emsali arasında fazla avantaj sağlamadığı gibi; Saray da damada imtiyazlı muamele yapmaz. Padişah icabında kızının gözyaşına bakmadan damadını cezalandırmaktan çekinmemiştir. Sultan I. Ahmed’in kızı Ayşe Sultan 6 defa evlenmiş; damadlardan 2’si idam edilmiş; 3’ü şehid düşmüştür. Sultan İbrahim, Girit’i fetheden, ama bazı ihmalleri sebebiyle kuşatmanın uzamasına ve fethin gecikmesine sebep olan çok sevdiği damadı Yusuf Paşa’yı gözünü kırpmadan cezalandırmıştır. Sultan Mecid’in kızlarını ve damatlarını önüne dizerek hepsini azarladığı meşhurdur. Sultan Aziz’e darbeden suçlu iki damat, Nuri ve Celâleddin Paşalar idama mahkûm olmuş; Padişah Sultan Hamid cezayı sürgüne çevirmiştir. Kızlarını çok seven Sultan Hamid, damatlarına mesafeli dururdu. Hatta zevcesine hıyânet eden Kemaleddin Paşa’yı, Gazi Osman Paşa’nın oğlu olduğu hâlde boşatıp sürgün etmişti. Hısımlarına belli bir seviyeye kadar vazife verir; suistimallerini görürse, hiç acımazdı. Bir yerde “Ben padişahın kayınpederiyim” diyerek nüfuz elde etmeye çalışan kayınpederini Arabistan’a sürmüştü. Öyle ki adam orada öldü. İttihatçılar, Münire Sultan’ın zevci ve Sadrazam Tunuslu Hayreddin Paşa’nın oğlu olup, kendilerine amansız muhalefet eden Salih Paşa’yı, Mahmud Şevket Paşa suikastından mesul tutup astırmıştır. Meşrutiyet devri damatları saray görgüsünden uzak olmaları sebebiyle de yadırganmışlardır. Sultan Reşad, Enver Paşa’yı, “Yemek yemeyi bile bilmiyor. Bamya ile su içiyor” diyerek görgüsüz bulmuştu. Bir merasimde şaşırıp protokolde ön sırada oturmaya kalkan bir damat beyi, Şehzâde Necmeddin Efendi paylamıştır.

“İÇGÜVEYİSİNDEN HÂLLİCE!”      Saray'a damat olmak…Şehir efsaneleri   Koca evin reisi de olsa, damatlar eski terbiye icabı, karşısındakinin padişah kızı olduğunu unutmaz. Kendisinden “Sultan Efendi” diye bahseder. Halk arasında damatların yatağın ayak ucundan girmeye mecbur olduğu; sultan otur demeden oturmadığı gibi şehir efsaneleri türetilmiştir. Rivayet odur ki, Yavuz Sultan Selim’in damadı Sadrazam Lütfi Paşa, bir icraatından dolayı kendisiyle atışan ve ağır konuşan zevcesi Şah Sultan’ı tokatlamış; “babasının kızı” olduğu anlaşılan sultan, talâk hakkını kullanarak zevcini boşamıştır. Meşrutiyet'ten sonra damatlığın itibarı arzın çokluğundan dolayı azalmıştır. Son devir damatlarından bazısı mülkiyede, bazısı askeriyede vazifelidir. Pek azı ticaret ve sair işlerle meşguldür. Mesela Nemika Sultan’ın zevci Ali Kenan Bey yurt dışında tahsil görmüş ilk maden mühendislerindendir. Emine Sultan’ın zevci Şerif Paşa, Şark tarih ve edebiyatına vâkıf, telif ve tercümeleriyle tanınan bir âlimdi.
1924’te hânedan sürgün edildiğinde, damatlara zevcelerinden ayrılıp sürgünden kurtulabilecekleri söylendiği hâlde hiçbiri bu şerefsizliği irtikab etmemiş; zevcesi ölmüş damatlar bile sürgüne gönderilmiştir.
 
“İÇGÜVEYİSİNDEN HÂLLİCE!”      Saray'a damat olmak…
Naciye Sultan ve Enver Paşa’nın düğünü

Ne damat!
  Manastırlı basit bir ustabaşının oğlu olan Enver Bey, genç şehzâdeleri Harbiye’de İttihatçı hocalar elinde yetiştirerek; genç İttihatçıları da, saraya damat yaparak, hânedanı avcunun içine almaya çalıştı. Askerî ve siyasî kariyerinde yükselebilmek için, saraydan kız almanın faydasına inandığı için Padişah’ın yeğeni Naciye Sultan ile evlendi. Her şeyi batırıp kaçtığı Türkistan’da bile halife damadı unvanını titizlikle kullanarak saf Müslümanları inandırmaya ve peşinden sürüklemeye muvaffak olmuştur. Mustafa Kemal Paşa, hemşehrisi, arkadaşı ve rakibinden de ileri geçerek bizzat padişahın kızına talip oldu. Ancak Sultan Vahideddin’in kızı Sabiha Sultan kendisini reddetti. Padişahın damatlarda aradığı ilk kriter, “bulaşık”, yani İttihatçı olmamasıydı. Kemalist tarih teorisine göre, Padişah kızını vermek istemiş; ama Paşa düşünüp taşınıp reddetmiştir...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.