Çözüm önerisi bekleyenlere cevap...

A -
A +
Ne zaman ters giden bir iş veya ekonomiyle alakalı yeni bir adımla alakalı uyarıda bulunsak, "Hoca çözüm söyle?" diyenler oluyor. Kendi web sitemden yıllarca paylaştığım yazılarda, yazdığım kitaplarda, YouTube, Instagram, Twitter; Linkedin gibi mecralarda hem bireyler hem kurumlar hem de karar alıcılar için önerilerde bulunuyorum. Ayrıca köşe yazılarımda da paylaşıyorum. Anlık gelişmelerle ilgili anlık önerilerime aylar sonra bakanlar "bak gördün mü şimdi ne olmuş" deyince de bir tebessüm alıyor yüzümü. İstikrarlı şekilde takip etmeyip, öneri doğrultusunda eski yazılarımı okuyup yeni yazdığımı sananlar da var. Bu arada sosyal medyadan özel mesaj atıp sayfalar dolusu yorum gerektiren sorular da soran oluyor. Bu sabah herkesin aklındaki soruların büyük bir kısmına cevap olacak bir paylaşım yapacağım… - Para politikasını çalıştırmadan bu türbülanstan çıkmak zor gözüküyor: Para politikasının dengesini şöyle kurmak lazım. Hem faiz hem de dövizi aynı anda kontrol edemeyiz. Eğer bunu yaparsak sermaye hareketlerini de kontrol etmek zorunda kalırız ki, herkesin korkusu bu. Faizi çalıştırmamızın da siyasi açıdan mümkün olmadığı gözüküyor. Dolayısıyla dövizin sakinleşmesi için TL'yi "aranır" hâle getirmek lazım. Merkez Bankası API üzerinden bankaları fonlamaya devam ettikçe döviz sakinleşmez. AOFM'yi yükselterek özel bankacılık kesimine de bir mesaj vermek lazım. "TL aranır hâle gelecek ki döviz revaçta olmasın." Özetle, sermaye kontrolü ve faiz artışı mümkün olmadığına göre TL'yi kısmak lazım ki, piyasa faizleri yükselsin döviz sakinleşsin… - Dövize endeksli ya da döviz ödemelerin sona ermesi lazım: Özellikle KÖİ'lere yapılan döviz ödemelerini sona erdirmek gerekiyor. Müteahhitlerin döviz cinsinden borçlanmış olmaları kendilerine ait bir risk. Söz konusu riski devletin üzerinden hedge etmelerini sona erdirmek lazım. Faturasını hep beraber ödüyoruz. Rezervler SWAP’larla oluşmuş iken, bu tip ödemelerin yakın gelecekte dövizi tekrar yükseltme gibi yan etkisi olacak… - Enflasyona endeksli tahvil gerçeği: Tansu Çiller 1994'te, Kemal Derviş de 2001'de denedi bunu. Tansu Çiller faizi peşin olarak açıkladı ama yapısal reformlara gitmediği için faturası ağır oldu. Kemal Derviş ise yapısal reformlarla uyguladığı için sonuç başarılı oldu. Enflasyon ve faiz ardından da kurlar sakinleşti. Enflasyona endeksli tahviller KKM'den oluşan yükü hafifletebilir, bankaların elindeki enflasyona endeksli kâğıtlar yenileriyle değiş tokuş edilebilir, ancak bunları yaparken "reform" anlamına gelen bir uygulama da gerekiyor. NATO gerginliği ortadayken AB'yle ya da ABD'yle yeni bir sayfa açmak mümkün gözükmediğine göre, ekonomiyi ya da iç siyaseti içeren bir reform paketi sunmak lazım. Aksi takdirde yeni enflasyona endeksli tahvillerin arzı umulan başarıyı vermez. Çünkü herkes kurlara karşı korunmak istiyor, enflasyona değil. Açıklanan enflasyon oranlarına çok güvenilmediği için, bu kâğıtları arz ederken devrim niteliğinde işler yapmak gerekir. Aksi takdirde 1994'teki bedelin aynısını öderiz... - KKM'nin faiz oranı: KKM için uygulanan faizin %17'de tutulması kur farkı ödemesini lüzumsuz yere artırıyor. Eğer bu oran %20 civarına çekilirse KKM yükü hazine ve bankalar arasında daha adaletli paylaşılmış olacak. Ayrıca süreyi de 1 aya kadar düşürmeliyiz ki, enflasyonla kademe kademe mücadele edelim. Bireyler ve kurumların sistemden parayı çıkarmaması için seçenekleri çoğaltmaktan başka çare yok. Aksi takdirde vade sonunda bir kısım paranın dövize kaçmasına engel olamayız.   - Halka arzların hızlandırılması: Her şeye rağmen yerli yatırımcıların hisse senedi iştahı devam ederken, SPK'nın halka arzları hızlandırması gerekiyor. Orta Ölçekli ve Büyük Bireysel Yatırımcıların döviz talebini önleyecek yegane enstrüman BIST. Hem firmaların fon ihtiyacının karşılanması hem de TL cinsinden varlıklara ilginin artması için SPK'ya telkinde bulunulması gerekiyor. Sırada bekleyen çok fazla halka arz var. Bunu da belirtmeliyim.  - Dövize endeksli fatura kesenleri önlemek: Bankacılık ile alakalı olmasa da reel kesim ve ticari hayatta enflasyon ve dövizdeki gelişmelerin çok üzerinde fatura kesme alışkanlığı giderek arttı. Eskiden alıcı güçlü idi, şimdi satıcı güçlü hâle geldi. Anında ödeme bekledikleri gibi, gelecekteki riskleri de hesaba kattıkları bir fiyatlama ile fatura kesiyorlar. (Mahfi Eğilmez Hoca, son yazısında bundan ayrıntılı şekilde bahsettiği için, detaylandırmıyorum. Mahfi Hoca'nın yazısını okuyun lütfen.) Bu şekilde enflasyonu düşürmek zorlaşıyor. Mutlaka mal ve hizmetler için kesilen faturaların finans sistemine sunulanlarını belli zaman aralıklarında miktar-fiyat açısından gözlemleyen bir mekanizma geliştirmek gerekiyor. Piyasadaki faturaları izlemek mümkün değil ama bankacılık ve finans sistemine sunulan belgeler üzerinden bir gözlem yapılabilir. Stoklama eğilimine destek veren "sürekli fiyat artırma" eğilimi sadece maliyetlerden kaynaklanmıyor. Eğer Merkez Bankası piyasaya daha az para verir, devlet de faturalar üzerinden "fahiş fiyat" araştırması yaparsa, iki taraftan sıkıştırmayla enflasyonun inadını kırabiliriz.  Son olarak: Maalesef bireylerin de stoklama eğilimi alabildiğine yükseliyor. Marketler buna karşı önlem almaya çalışıyor ama başarılı olamıyorlar. Geçenlerde bir üründen 4 kutu almaya kalktım, kasiyer hanımefendi "bir dakika müdürüme sorayım" dedi. Meğerse başka bir ürün ile ilgili tahdit varmış. Şehrin farklı noktalarında bu tip ürünleri marketlerden toplayı fahiş fiyata satanlar türemiş. Fırsatçılığı önlemek için mutlaka bir şeyler yapılması gerekiyor. Bazı ürünlerden belli bir miktarın üzerinde satın alınmasını önleyen bir kredi kartı alarm sistemi de geliştirilebilir. Özellikle akıllı cihazlar üzerindeki uygulamalardan yapılan satışlarda da buna benzer sınırlamalar yapılabilir diye düşünüyorum… Elbette bu öneriler çoğaltılabilir. Uygulamadan geldiğimiz ve hayatın içinde olduğumuz için bunları paylaşabiliyoruz çok şükür.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.