Senato kararları sonrası Türk-Amerikan ilişkilerine dair sorular

A -
A +
Amerikan Kongresi, Türkiye düşmanlığına kaldığı yerden devam ediyor.
Bu ülkedeki Türkiye karşıtı lobi nasıl bir hedefe kilitlenmişse, Senato’nun Cumhuriyetçi ve Demokrat Partili üyeleri oy birliğiyle sözde Ermeni soykırım tasarısını kabul etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD ziyareti öncesinde de Kongre’nin diğer kanadı Temsilciler Meclisi, hem sözde Ermeni soykırımını tanıyan bir kararı hem de Türkiye’ye S-400 aldığı ve Barış Pınarı Harekâtı’nı gerçekleştirdiği için yaptırım uygulanmasını öngören bir yasayı büyük çoğunlukla kabul etmişti.
Yani “müttefikimiz” ABD’nin en önemli karar organlarından biri olan Kongre’de Türkiye karşıtlığı konusunda tam bir uzlaşı durumu söz konusu.
Demokratlar ve Cumhuriyetçiler arasındaki rekabetin Trump döneminde ne kadar arttığı düşünüldüğünde, belki de Amerikan Kongresi’nin bugünlerde en fazla uzlaşı içerisinde olduğu konu Türkiye’nin cezalandırılması.
Hafta içerisinde Senato’nun Dış İlişkiler Komitesi’nde kabul edilen S-400’ler ve Barış Pınarı nedeniyle Türkiye’ye yaptırım uygulanmasına dair tasarının da Senato genel kurulunda Başkan Trump’ın veto edemeyeceği bir oy oranıyla yasalaşması bekleniyor.
Böylece Kongre, her iki kanadıyla hem sözde Ermeni soykırım kararını hem de S-400’ler ve Barış Pınarı nedeniyle Türkiye’ye yaptırım öngören yasayı kabul edip Trump’a göndermiş olacak. Trump’ın yaptırım yasasını bekletmeyi mi yoksa onaylayıp Türkiye’ye CAATSA’da öngörülen bazı yaptırımları uygulamaya başlamayı mı tercih edeceği bilinmiyor.
Kongre’nin bu düşmanca kararları sonrasında bazı soruların sorulması gerekiyor.
Amerikan siyasetinin şekillenmesinde lobilerin etkinliği düşünüldüğünde, Kongre’nin bu şekilde neredeyse uzlaşı hâlinde Türkiye’ye karşı düşmanca kararlar almasının arkasında hangi lobiler var?
Amerikan Kongresi, bir müttefik ülkeye karşı örneği görülmemiş bu düşmanca tavrıyla neyi amaçlıyor? Kongre ve onu harekete geçirenlerin hedefi, bu baskılar karşısında Türkiye’nin geri adım atıp eski uyumlu politikalara geri dönmesi mi? Yoksa bu yaptırımlarla Türkiye ekonomisine 2018’den daha ağır darbe vurup bu defa Erdoğan ve AK Parti iktidarını devirmeyi mi hedefliyorlar?
Temsilciler Meclisi ve Senato’nun üyeleri, S-400’lerin satın alınmasını ve Barış Pınarı Harekâtı’nın gerçekleştirilmesini meşru, egemenliğin ve güvenliğin gerektirdiği adımlar olarak gören Türk hükûmetinin, ABD’den gelen baskılara direnip geri adım atmaması durumunda, bu yaptırımların Türkiye’yi iyice ABD’den uzaklaştıracağını da hesaba katıyorlar mı?
Bunun Türk-Amerikan güvenlik ortaklığına, NATO’ya, Türkiye’deki Amerikan üslerine etkisinin ne olacağı konusunda da hesap yaptılar mı? Yoksa bu ağır yaptırım politikasının istedikleri sonucu vereceğinden, yani ya Türkiye’nin geri adım atacağından ya da AK Parti hükûmetinin yıkılacağından emin olarak mı hareket ediyorlar?
Amerikan Kongresi üyeleri, S-400’ler ve Barış Pınarı konularında, ülkelerindeki lobiler tarafından yanıltılmış olabileceklerini hiç düşündüler mi? Barış Pınarı Harekâtı ile Türkiye’nin, ABD’deki bazı çevrelerin PKK/YPG terör örgütü ile iş birliği ekseni üzerine oturttukları yanlış politikaya karşı kendi meşru güvenlik çıkarlarını korumaya çalıştığını görmüyorlar mı?
Türkiye’yi Rusya’dan S-400’leri almaya iten asıl sebebin de aslında diğer birçok silah sisteminin temininde olduğu gibi, Patriotların satışında da ABD’nin çıkardığı zorluklar ve uzlaşıdan yoksun tutumu olduğunu neden görmek istemiyorlar?
Kongre üyesi milletvekilleri ve senatörler, Amerikan yönetiminin FETÖ ve PKK/YPG terör örgütlerine verdiği destekle, bir müttefik ülkenin halkının ve huzurunun doğrudan hedef alınmasının, Türkiye’yi kendi savunma sanayisini kurmaya, kendisine başka güvenlik ortakları aramaya ve dış politikasını çeşitlendirmeye yönelttiğini ve ABD’den uzaklaştırdığını göremeyecek kadar bilgisiz olabilirler mi?
Türkiye karşıtı lobiler Amerikan siyasetinin en önemli iki güç merkezinden birini kendi irrasyonel Türkiye politikaları için kazanmış görünüyor.
Bu saatten sonra Türk-Amerikan ilişkilerini rasyonel çizgide tutacak tek aktör kaldı.
Amerikan siyasetinin diğer önemli güç merkezi olan Beyaz Saray.
Onun başındaki Başkan da azil süreci nedeniyle Kongre’nin kıskacı altında. Kabinesindeki isimlerin bazılarının da Türkiye konusunda Trump gibi değil de Kongre gibi düşündüğü biliniyor.
Bu durumda Türk-Amerikan ilişkilerini zor günler bekliyor.
Rusyacılar sevinebilir, zira Amerikan siyaseti onların değirmenine su taşıyor.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.