Oynak coğrafyada dış politika

A -
A +
Osmanlı İmparatorluğu’nun dağılmasından sonra, Orta Doğu’da tam olarak bir siyasi düzen kurulamadı. 2010 yılının sonu ile başlayan "Arap Baharı" bölgede sosyal, siyasal, toplumsal ve dış politik sonuçları olan tam bir jeopolitik depreme neden oldu. Yaklaşık on yıl önce başlayan bu süreç hâlâ devam etmektedir. Doğu’da Afganistan ve Pakistan’dan, Batı’da Fas’a kadar olan coğrafya her anlamda siyasi türbülans içine girdi. Bu süreçte, devletler zayıflarken devlet dışı aktörler ortaya çıktı ki bunların çoğunluğu terörist gruplardan oluşmaktadır. Siyasi düzenin bozulduğu, Devletlerin zayıfladığı, Devlet dışı aktörlerin çoğaldığı, Bölgesel rekabetin arttığı, Büyük güçlerin aktif bir şekilde müdahil olduğu bir coğrafyada, statik bir dış politika takip etmek imkânsız hâle gelir. Özellikle, İran’dan başlayıp, Akdeniz’i de içine alacak şekilde Libya’ya kadar uzanan çizgide Türkiye söz konusu durumla karşı karşıyadır. Bir taraftan terörle mücadele ederken diğer taraftan Büyük Güçlerle Suriye, Irak, Libya gibi sıcak başlıkları içeren yoğun bir diplomasi yürütmektedir. Nitekim bu çerçevede, Türkiye; ABD, Rusya ve AB ve önde gelen AB ülkeleriyle önemli başlıklar konusunda bazen ortak hareket etmekte bazen ise karşı karşıya gelmektedir.   DIŞ POLİTİKADA NİYE SORUN YAŞIYORUZ?   1. Siyasi türbülansın en yoğun yaşandığı Irak, Suriye, Libya ve Doğu Akdeniz gibi yerlerde, ABD, Rusya ve AB gibi üç büyük gücün imparatorluk davranışlarıyla karşılaşıyoruz. Daha açık deyimle, söz konusu güçlerin emperyalist emellerine muhatap oluyoruz. ABD, Suriye’de PKK/PYD terör örgütünü destekliyor. Rusya, Suriye’de var olmak ve gücünü tahkim etmek istiyor. AB, özellikle Doğu Akdeniz’de Yunan ve Rum tezlerinin yanında duruyor. 2. Bulunduğumuz coğrafya ile içinde olduğumuz ittifak sisteminin farklı olması, dış politikada müttefiklerle sorun yaşanmasına neden olabiliyor. İçinde bulunduğumuz ittifak sisteminin, ABD örneğinde olduğu gibi, önde gelen ülkelerinin bulunduğumuz coğrafyaya yönelik planları oluyor: Irak’a müdahale, Suriye’de bir terör kuşağı oluşturma, İran’a ambargo, Doğu Akdeniz’de Türkiye’yi dışlama vb. 3. Türkiye, yakın çevresinde ne olursa olsun, ne planlanırsa planlansın sınırının dışında varlık göstermesin, sınırının içinde kalsın isteniyor. Türkiye, Suriye’nin kuzeyinde terörle mücadele ederken, işgalci olmakla suçlanıyor. Doğu Akdeniz'de ise gerginliği artıran ülke olmakla itham ediliyor.   NASIL BİR DİPLOMASİ?   Siyasi türbülansın yoğun olduğu, bölgesel ve küresel rekabetin arttığı zamanlarda dış politikada esneklik, kararlılık ve kapasite daha da önemli hâle gelir. Ad hoc diplomasi öne çıkar. Dış politik davranışların değişkenlik gösterdiği ve “ahde vefa”nın göz ardı edildiği yer ve zamanlarda esneklik gösterebilmek hareket alanı açar. Müttefiklerin dahi üzerinize geldiği, hayati çıkarlarınızın söz konusu olduğu anlarda kararlılık göstermek, güçlü bir irade ortaya koyabilmek karşı tarafın hareket sınırını belirler. Bunların yanında, oynak coğrafyada, zor zamanlarda tehlikeleri karşılamak için özellikle savunma sanayi, istihbarat ve operasyonel kapasite hayati derecede önemli hâle gelir. Son yıllarda, Türkiye’nin Suriye, Irak, Karabağ, Libya ve Doğu Akdeniz gibi siyasi türbülansın zirve yaptığı yerlerde gösterdiği kararlılık ve kapasite kendini göstermektedir. Dış politikada gösterilen kararlılık ve kapasite daha esnek bir diplomasiyle Türkiye’ye daha rahat edebileceği alan açacaktır. Dinamik coğrafyada, esnek diplomasi; tercih olmanın ötesinde, zorunluluğa dönüşür. Tam zamanı...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.