“Sol-seküler getto”yu nasıl tanırsınız?

A -
A +
Sol-seküler getto yine şaşırtmadı.
Cumhurbaşkanlığı sözcüsü İbrahim Kalın kendi yazıp bestelediği “Hiç oldum” isimli bir türkü yaktı. Kalın’ın türküsüne Erkan Oğur kopuzuyla eşlik etti.
Geçmiş dönemlerde olduğu gibi Sol-seküler getto “sen nasıl Kalın’a eşlik edersin” diye Oğur’u baskı altına almaya çalıştılar. Her zaman olduğu gibi sonuç da aldılar.
Nitekim Oğur’a, eleştiri bekleyip beklemediği sorulduğunda şu cevabı verdi: "İçimin bir köşesi cız etmişti, benim ne işim var diye. Belki benim de hatam olmuş olabilir, böyle bir şeyi kabul etmek. Ben bugünkü iktidarı, hükûmeti politikaları nedeniyle tasvip eden biri değilim. Benim Saray ve kendi menfaati için müzik yapan birisi olduğumu ifade edenler oldu. Tersine Saray'ın verdiği ödülü kabul etmemiştim. Cumhurbaşkanı Müzik Ödülü'nü kabul etmemiştim."
Sol-seküler getto mücadeleden zaferle çıkmıştı!
Nedir bu grubun öne çıkan özellikleri?
Dillerinden ifade özgürlüğü, demokrasi, temel hak ve özgürlükler hiç düşmez. İş pratiğe gelince ne ifade özgürlüğü, ne davranış hürriyeti kalır. Getto gibi çalışırlar.
Kendi mahallelerinden olmayanlara karşı “kültürel iktidar” sahibi olduklarını düşünerek hareket ederler.
Kendi mahallelerinden biri, Erkan Oğur örneğinde olduğu gibi, istemedikleri biriyle bir araya gelirse “mahalle yaptırımı” ile tehdit ederler.
Linç etmeye kalktıkları kişi “tövbe” edene kadar “mahalle dayağını” sürdürürler.
Bunlara göre, sağ iktidar unsurlarıyla resim vermek “en büyük günahlardandır!” Çünkü, “devrimci yemini”ne ihanet etmiş sayılır.
Halkçı olduklarını iddia etseler de, halkın değerleriyle barışık değillerdir.
Bunlara göre toplum geri kalmış/bırakılmış, kendileri ise “aydınlanmışlardır.”
Çok fazla “aydınlandıkları” için millî ve manevi değerlerden uzak dururlar.
En kritik dönemlerde bile devleti destekleyen açıklamalardan uzak dururken, “Barış Akademisyenleri” adı altında bir araya gelen ve devleti suçlayan topluluğun içinde yer almayı kutsarlar.
Anti-emperyalist olduklarını söylerler ama ABD sevgileri saklanamayacak derecede belirgindir. Biden ile selfie çektirmekten mutlu olurlar.
ABD ve AB’nin kendi ülkelerindeki sağ siyasi iktidarlara karşı olumsuz tavır içine girmesinden acayip haz duyarlar.
Muhafazakâr ve dinî değerler, halkın/milletin değil, geri kalmışlığın özellikleri olarak görülür.
Ait oldukları toplumdan farklı olduklarını göstermek için türlü davranışlar sergilerler. Çünkü, “self-oryantalizm” ruhlarına işlemiştir.
Selahattin Demirtaş’a gösterdikleri empati ve sevginin binde birini Menderes’e, Demirel’e, Özal’a, Erbakan’a, Türkeş’e ve Erdoğan’a göstermezler.
Çünkü, Demirtaş onlar için “ideolojik akraba”dır. Mezkûr sağ siyasetçiler ise “karşı devrimci.”
Bunlar için tek bir darbe vardır: 12 Eylül...
Diğer darbeleri darbe olarak görmezler. Başbakan ve iki bakanın asıldığı 1960 Darbesini “devrim” olarak adlandırırlar.
Kendileri “getto kuralları”na göre hareket ederken, karşı tarafı toplumu kutuplaştırmakla suçlarlar.
Demokratik kurallar çerçevesinde siyasi iktidarı alamadıkları için kültürel iktidar alanlarına sıkı sıkıya bağlı hareket ederler.
Bunun dışına çıkarak siyasi iktidarla resim verenler veya ortak iş yapanlar yoğun bir baskıya tabi tutulurlar. İsterse konu dış operasyon olsun, fark etmez.
Nitekim, Türk Silahlı Kuvvetlerinin Afrin’de teröre karşı yürüttüğü Zeytin Dalı Operasyonu’na destek için bazı sanatçı ve sporcuların Hatay’a giderek Mehmetçikle birlikte olmaları dahi bunları rahatsız etmiştir.
Buna karşın, Suriye’de PYD/YPG’ye destek açıklamaları yapan sanatçı ve yazar-çizerler en hafif ifadeyle görmezden gelinir.
Halkın desteğini kazanmaları zor olduğundan (şimdi bir de 50+1 kuralı geldi), siyasi iktidarlarla kavgalarını “kültürel iktidar alanları” üzerinden yürütürler.
Örgütlü sol grupların “sol-seküler getto” üzerinde hissedilir bir baskısının olduğu görülmektedir.
Grup kurallarının dışına çıkanların “içinin bir köşesinin cız” etmesi başka nasıl açıklanabilir ki?
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.