CHP’de “Ya parti elimizden giderse” korkusu

A -
A +
Son günlerde CHP etrafından gelen açıklamalar ve yorumlara baktığımızda, Kılıçdaroğlu ve ekibi için önemli olanın partiyi elde tutmak olduğu rahatlıkla görülüyor. Hatta parti yönetimini elde tutmanın cumhurbaşkanlığından daha da değerli olduğu anlayışı gizlenemeyecek derecede kendini gösteriyor. Âdeta “Eldeki bir kuş, daldaki iki kuştan iyidir.” mantığıyla hareket ediliyor. 2018 Parlamento ve Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde söz konusu “korku”, CHP yönetiminin hareket tarzını büyük oranda şekillendirdi ve hâlâ da şekillendirmeye devam ediyor. Yönetim, kazanma garantisi olmayan cumhurbaşkanlığı için eldeki imkânı kaybetmek istemiyor. Acaba 2018 Cumhurbaşkanlığı seçiminde, Kılıçdaroğlu’nun Abdullah Gül’ü aday göstermek için çabalamasının arkasında da bu “korku” mu vardı? Bu sorunun cevabını önümüzdeki günlerde belki yeni açıklamalarla öğrenebiliriz. 2018’de ana muhalefet partisinin genel başkanı olarak Kılıçdaroğlu aday olmuyor. Detaylarıyla tartışıldığı üzere Gül aday yapılamıyor. Ve Muharrem İnce zorunlu olarak aday gösteriliyor. O andan itibaren CHP yönetimi, aday gösterdiği İnce’nin kazanması için değil, âdeta kaybetmesi için çalışıyor.
İşe “Gel bakalım Muharrem” demekle başlanıyor.
 
Daha sonra Şaban Sevinç’in açıklamalarından anlıyoruz ki, partiye yakın Halk TV yönetimi genel başkan yardımcıları tarafından aranıp, İnce’nin mitingleri kastedilerek “Başımıza bela mı edeceksin, neden bu kadar gösteriyorsun?” denilerek baskı yapılıyor. “Yav Meral Akşener’in mitinglerini de yayınlama, neden, işte bizim oylarımız İyi Parti’ye kayıyor.” denilerek, Millet İttifakı’nın diğer ortağı İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in mitinglerinin de verilmemesi isteniyor. Buradan şu çıkıyor: Aslında CHP yönetimi Haziran 2018 seçimlerine sadece parlamento için girmiş, cumhurbaşkanlığını kaybetmeyi baştan kabul etmiş. Yoksa niye gösterdikleri adaylarının ve ortaklarının çalışmalarından rahatsızlık duysunlar? 24 Haziran 2018 akşamı, sandıktan çıkan sonuçlara göre, CHP milletvekilliği seçimlerinde %22,65’te kalırken, Muharrem İnce %30,64 aldı. O akşamdan itibaren CHP yönetimi, Muharrem İnce’yi etkisizleştirerek genel merkezden uzak tutmaya yönelik yaklaşım içine girdi. Yüzde 30’luk sonucun Genel Merkez’e tahvil edilmemesi için ne gerekiyorsa devreye sokuldu.   Neler mi oldu? Bir hatırlayalım   CHP’de kurulan seçim merkezi çöktü, İnce’ye seçim sonuçları verilemedi. İnce’nin kayıp olduğu/kaçırıldığı haberleri yayıldı. “Çok içtiği için toplumun önüne çıkamadı.” dedikodusu kulaktan kulağa dolaştı. 2019 yerel seçim sürecinden dışlandı. “Dün dünde kaldı cancağızım. Artık mekânın yeni sahibi var” denilerek mesajlar verildi. Partide Gül ve Demirtaş kadar itibar gösterilmedi. İnce’ye yakın siyasilere tavır alınmaya başlandı. “Saray’a giden CHP’li” açıklamalarıyla İnce hedefe konmaya çalışıldı. Âdeta yüzde 30 oy aldığı için İnce’ye suçlu muamelesi yapıldı.   CHP’deki “Ya parti elimizden giderse…” korkusu yersiz bir korku değildir.   2018 seçiminden sonra, parti içi muhalefetin seçimli kurultay için imza kampanyası süreci az daha söz konusu “korku”nun gerçekleşmesini sağlayacaktı. Zira, imzacılar yeterli imzayı bulduklarını söylerken, genel merkez delege üzerinde baskı kurarak süreci akim kıldı. Bu yüzden, aynı durumla karşı karşıya kalmamak için Kılıçdaroğlu ve ekibi, cumhurbaşkanlığında kendilerini zor duruma sokmayacak birini aday göstermek isteyeceklerdir. Kılıçdaroğlu’nun aday olduğunun açıklanmasının altında yatan nedenin “partiyi kaybetme korkusu” olduğunu yabana atmamak gerekir. İBB başkanlığını kazanan İmamoğlu’nun ekibinden gelen “Artık mekânın sahibi var” açıklamaları, İmamoğlu’nun cumhurbaşkanlığı adaylığı için her fırsatı kullanmaya çalışması ve anketlerde İmamoğlu ve Yavaş’ın isimlerinin sorulması, CHP Genel Merkezi tarafından yakinen takip edilen gelişmelerdir. Cumhurbaşkanı adayı belirlenirken yeni bir “İnce vakası” yaşamak istemeyeceklerdir. CHP yönetimi, belirlenecek kişinin sadece cumhurbaşkanı adayı olmayacağını, aynı zamanda “mekân”a doğru yürüyeceğini düşünüyor. Bu yüzden, Kılıçdaroğlu aday olmak/gösterilmek isteniyor. “Mesele sadece cumhurbaşkanlığı değil” anlayacağınız. “Mekân”ı korumak daha önemli…
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.