Kimse kızmasın, fonlandık

A -
A +
ABD merkezli Chrest Foundation isimli vakfın Türkiye’deki bazı basın-yayın kuruluşlarını desteklediğinin ortaya çıkması tartışmalara neden oldu.
Kimi bunun kabul edilemez olduğunu söylerken, kimi fonlanmanın doğal olduğunu anlatmaya çalıştı.
Fonlananlara destek verenler; bir yayın organı için önemli olanın kimin tarafından desteklendiği değil, editöryal tarafsızlık ve bağımsızlıktır, diyerek fonlanmayı haklı göstermeye çalıştılar.
Ama nafile,
Fonlanarak bağımsız ve tarafsız olunmaz, göbekten bağlanılır.
Fonlanan basın-yayın kuruluşları, fonlandıkları ülkelerin iç ve dış politikasıyla ilgili, kendi ülkeleri aleyhine yayın yaptıkları gibi hareket edemezler. Kendi ülkelerinden daha çok foncusunun kaygılarını dikkate alırlar.
Bunu görebilmek için sadece Suriye’de yaşananlara bakmanız bile yeterli olacaktır.
Siz, hiç fonlanan yayın organlarının ABD’nin PKK/PYD terör örgütüne açıktan vermekte olduğu desteği sorguladığına şahit oldunuz mu? Söz konusu bağımsız(!) kuruluşlar, ABD’nin Suriye’deki hukuk dışı, bölge ve Türkiye aleyhine faaliyetleri hakkında kaç rapor, özel haber, program hazırladı?
Bu kuruluşlar, terör örgütlerinin fon aldıkları ülkeler tarafından nasıl eğitilip donatıldığını anlatmak için bölgeye muhabir göndermeyi düşündüler mi veya düşünüyorlar mı?
Kendilerini fonlayanların, Suriye’de fonladıklarıyla yani fondaşlarıyla Türkiye’nin ciddi sorun yaşadıklarını biliyorlar mı?
Suriye’deki fondaşların Türkiye’ye karşı terör faaliyeti içinde olduğunu biliyorlar mı? Biliyorlarsa, nasıl hareket ediyorlar? Foncunun mu yanındalar, ülkelerinin mi?
 
Diğer bir konu:
 
Fonlanan bu kuruluşlar, Türkiye’nin Rusya’dan aldığı S-400 Füze Sistemi konusunda nasıl hareket ettiler? Fon kardeşliği içinde olan tüm kuruluşlar aynı dili mi kullandılar? Kullanılan dilin foncu ülkelerle birebir benzerliği var mı? S-400 Füze Sistemi’nin alınmaması için TV ekranlarında çırpınıp durdular mı? Köşelerinde bu uğurda yazılar yazdılar mı?
“Türkiye’nin ekseni kayıyor” tartışmasını yine gündeme getirdiler mi? “Türkiye NATO ve Batı’dan uzaklaşıyor” dediler mi?
 
Ya Libya konusu?
 
Türkiye’nin Libya Ulusal Mutabakat Hükûmeti’yle yaptığı deniz yetki alanları ve askerî anlaşmalar nasıl ele alındı? Söz konusu anlaşmalar Türkiye’nin Mağrip ve Doğu Akdeniz’deki varlığı için önemli olarak mı görüldü yoksa Türkiye radikal gruplarla irtibatlandırılmaya mı çalışıldı?
Fonlanan bu kuruluşların kullandığı dil, Ankara’ya mı daha yakındı yoksa Washington ve Brüksel’e mi?
 
Karabağ nasıl ele alındı?
 
Yaklaşık otuz yıldır Ermenistan işgalinde olan Karabağ, Azerbaycan tarafından kurtarılırken fonlanan yayın kuruluşları nasıl tavır aldılar? Savaş karşıtı söylem üzerinden yürüyerek işi sulandırmaya mı çalıştılar yoksa Azerbaycan’ın haklı davasını işlemeyi mi gerekli gördüler? Ermenistan’daki fondaşları üzmemek için özenli bir dil kullandılar mı? Türkiye’nin Azerbaycan’a desteğinden rahatsızlık duyarak “Türkiye’nin Karabağ savaşı için cihatçı gönderdiği söyleniyor” yalanını işlemeye mi çalıştılar?
Sahi bu çok bağımsız ve tarafsız(!) fonlanan kuruluşlar, Karabağ, Ermenistan işgalinden kurtarıldıktan sonra Azerbaycanlı üst düzey bir devlet adamıyla röportaj yaptılar mı?
 
15 Temmuz konusu nasıl ele alındı?
 
15 Temmuz kanlı darbe girişimi, fonlanan kuruluşlar tarafından nasıl ele alınıp işlendi? Darbecilerin davaları yakından takip edildi mi? Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı tehdit nasıl görüldü ve anlatıldı? Türkiye’nin haklı mücadelesi mi işlendi yoksa darbeciler mağdur gösterilmeye mi çalışıldı? “Kontrollü darbe” söyleminin altı doldurulmaya gayret mi edildi? Darbe travması yaşayan bir milletin fertleri olarak hassasiyet mi gösterildi yoksa “bizim çocuklar” diyen foncularla ortak dil mi kullanıldı?
Daha fazla sorularla zamanınızı almayayım. Soruları sormaktaki kastım kritik süreçlerde fonlanan yayın kuruluşlarının tavırlarını bir kez daha hatırlatmaktı.
Söz konusu kuruluşların, Türkiye ile ABD ve AB arasında doğrudan yaşanan sorunlarda da foncu ülkelerle paralel bir dil kullandığını görüyoruz. İnsan hakları, demokrasi, dinî haklar gibi söylemler bu kuruluşların dillerinden düşmese de, uygulamaya gelince işin rengi değişiyor. Örneğin; göç konusunda kurumsal olarak AB ve AB ülkelerinin hatalarına göz yumulurken Türkiye’yi nasıl suçlu gösteririz çabasının ön plana çıkarıldığına şahit oluyoruz.
Fonlanan kuruluşlar sol ve liberal değerleri yoğun bir şekilde işlerken, konu ABD ve AB olunca hiç beklenmedik şekilde katı bir realist tavır takınıyorlar. Ne yerel ne millî ne de uluslararası değer kalıyor.
İşin ilginç yanı, fonlanan kişi ve kuruluşların ekseriyeti solcu ve anti-emperyalist özelliği ile biliniyor.
Bilinmeyen ise, emperyalist ülke fonuyla ne solcu ne bağımsız-tarafsız ne de anti-emperyalist olunamayacağı.
Gerçi bunlar için işin içinden çıkmak çok zor olmaz.
“Kimse kızmasın, fonlandık” diye bir kitap yazarlar, üstüne bir de para kazanırlar.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.