On büyükelçi olayı nedir ne değildir?

A -
A +

Amerika Birleşik Devletleri, Almanya, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Hollanda, İsveç, Kanada, Norveç ve Yeni Zelanda Büyükelçilerinden oluşan on büyükelçinin bir araya gelerek oluşturdukları Türkiye’nin içişleri ve yargısına müdahale anlamına gelecek ortak metnin, ABD’nin Ankara Büyükelçiliği twitter sayfasından yayınlanması iç ve dış siyasetin gündemine bomba gibi düştü.

Amaç: Yayınlanan ortak metnin Osman Kavala davasıyla ilgili olduğu vurgulansa da esas amacın bu olmadığını bilmek lazım. Osman Kavala burada araç olarak kullanılmıştır. Yoksa amaç Kavala’nın tutukluluğu ve yargılama süreci olsaydı, metinde imzası bulunan devletler Kavala konusunda sonuç almak için diplomasinin içinde kalarak sonuca ulaşacak yolları devreye sokarlar idi.

ABD öncülüğünde on büyükelçi bir araya gelerek ve Kavala davasını kullanarak Türkiye’ye karşı uzun süredir devam eden baskılama sürecini yeni bir boyuta taşımak istediler.

Bu girişimin yakın amacı, ay sonundaki G20 zirvesinde yapılacak olan Biden-Erdoğan görüşmesini etkilemek ve söz konusu görüşmede Türkiye’yi savunma pozisyonuna sokarak Biden’ın elini güçlendirmektir. ABD’nin PKK/PYD terör örgütüne desteği ve F-35 gibi önemli konuların önüne geçebilecek yeni sorun alanları oluşturarak Türkiye’yi baskı altında tutma amacının olduğunu yabana atmamak gerekir.

Girişimin uzun vade amacı ise, neredeyse 2013’ten beri devam eden Türkiye karşıtı sürecin yeni bir ivme ve ortaklarla genişletilerek devamının sağlanmasıdır. Daha da önemlisi 2023 seçimlerine giderken Türkiye’de iç siyaseti doğrudan etkileme amacı güdülmektedir.

Araç: Kavala’nın araç olduğunu söylemiştik. Peki niye Kavala? Özellikle ABD tarafından güdülen amaca baktığımızda Kavala’nın burada kullanışlı bir araç olduğu rahatlıkla anlaşılıyor. Davanın niteliği, bugüne kadar Batı’daki işleniş tarzı ve Kavala’nın sahip olduğu network Kavala’yı başta ABD olmak üzere imzacı devletler açısından uygun bir araç hâline getiriyor.

Niye ortak harekete gerek duyuldu?: ABD tek taraflı hareket etse bu kadar etki doğurmayabilir. Etkinin ve verilen tepkinin yayılması ve dağılması için ABD, önde gelen AB ülkelerinin de içinde oldu önemli ülkelerle birlikte hareket etmeyi kendisi açısından daha uygun buldu. Davanın tartışılan mahiyeti üzerinden Avrupa kamuoyunun da desteğinin amaçlandığı görülüyor.

Ocak 2020’de Biden’ın ABD’de göreve gelmesinden sonra ilk defa Türkiye’ye karşı ABD-AB birlikteliğini sağlamış görünüyorlar.

Bunların yanında, Türkiye iç kamuoyunu da etkilemeyi amaçladıkları anlaşılıyor. Nitekim, muhalefet partilerinin neredeyse her grup toplantısında ve yaptıkları açıklamalarda Kavala konusunu işlemeleri herhâlde bir tesadüf ürünü değildir. Kavala davası üzerinden Türkiye içinde taraf bulmayı ve bu yolla Türkiye’deki iç siyaseti yönlendirme amacını da göz ardı etmemek gerekir.

Uzun süredir devam ettirdikleri Türkiye karşıtlığını Kavala davası üzerinden demokrasi ve hukuk mücadelesiymiş gibi sunarak esas niyetlerini perdeledikleri görülüyor. Maalesef, özellikle muhalif partiler ve odakların açıklamalarına baktığımızda bu konuda başarısız olduklarını söyleyemeyiz. Neredeyse içinde emekli büyükelçilerin de bulunduğu bazılarının, imzacı devletlerden daha fazla motivasyona sahip olduklarına şahit oluyoruz. Ünal Çeviköz örneğinde olduğu gibi önceden haberleri olsa ve fırsat bulsalar 11. Büyükelçi olarak Türkiye karşıtı metne imza atacaklar.

Zamanlama: Metnin amacının yanında zamanlamasının da iyi düşünüldüğü görülüyor. Başoyuncu ABD ve etrafında toplanan devletlerin zamanlamayı dikkate almadıkları düşünülemez. ABD’de görülen Halkbank davasıyla ilgili gelişmelerin olduğu, kara para aklama ve terörün finansmanı ile mücadele yaklaşımındaki eksiklikleri ileri sürülerek Türkiye'nin “Gri liste”ye alındığı bir sürece paralel olarak on ülkenin büyükelçilerinin diplomatik görev ve sorumluluklarının dışına çıkarak Türkiye karşıtı ortak bir eylemde bulunmaları zamanlama konusunda başoyuncunun iyi hazırlandığını gösteriyor.

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.