Erdoğan-Biden görüşmesinin anlamı

A -
A +
G-20 Liderler Zirvesinde gerçekleşen Erdoğan-Biden görüşmesi öncesi ve sonrasıyla yoğun bir şekilde hem içeride hem de dışarıda farklı kesimler tarafından tartışıldı.
Azıcık detaylı baktığınızda Erdoğan-Biden görüşmesinin bağlamından kopuk, gerçeklerden uzak, kişisel hırs, kin ve görüşlerin hâkim olduğu bir atmosferde ele alındığını göreceksiniz.

Görüşmeden önce hızını alamayan, Erdoğan ve AK Parti iktidarına karşı kişisel kinini biriktirmiş ve onun esiri olmuş şahıslar yaptıkları açıklamalarda;

“Bu iş bitti artık.
Bu defa ABD-Türkiye ilişkileri kopacak.
Biden, Trump’a benzemez. Adam daha gelmeden ne yapacağını açıkladı. Mutlaka söylediklerini yapacaktır.
Demokratlar, Cumhuriyetçilerden çok farklı. Adamların belli ilkeleri var ve ona göre hareket ederler.
Türkiye-ABD ilişkilerinde yeni bir sürece giriyoruz.
Erdoğan/AK Parti iktidarının işi giderek zorlaşacak...” tarzında yorumlar yaptılar.
ABD’deki bilindik Türkiye karşıtı lobiler ile içerideki Erdoğan/AK Parti karşıtı kesimler gelişmeleri öyle bir tarzda ele aldılar ki; gören/dışarıdan bakan biri konuşulanların iki ülke arasındaki ilişkiler değil de sorun yaşayan ve birbirini sevmeyen hatta nefret eden iki şahıs arasındaki yaşanalar olduğunu zanneder.
Bunu bilinçli olarak yapıyorlar. Söz konusu kesimler kendi meselelerini ABD’deki iktidar üzerinden görmeye çalışıyor.
Ermeni, Rum/Yunan, İsrail ve FETÖ gibi örgütlü lobiler ve içerideki Erdoğan karşıtı kesimler, iki ülke arasındaki ilişkileri liderler üzerinden kişiselleştirip dar bir çerçevede ele alınmasını sağlayarak kendi açılarından sonuç almayı hedefliyorlar...
 
Görüşme Erdoğan-Biden arasında ama konu ABD-Türkiye ilişkileri
 
Erdoğan-ABD Başkanları arasında yapılan her görüşme öncesi neredeyse hep aynı süreci yaşıyoruz. 2013’ten sonra Türkiye-ABD arasında dış politik konulardaki bakış farklılığının giderek vdcasino kayıt derinleşmesi liderler arasındaki görüşmeleri daha da önemli hâle getirdi.
Görüşmelerden önce yapılan yorumlar ve açıklamaların daha sonra genellikle anlamsız hâle geldiğine şahit oluyoruz.
Bunun temel nedeni; iki ülke arasındaki ilişkilerin kapsamının ve öneminin yeteri kadar anlaşılamamasıdır... Tabii, bilinçli olarak yapılmadığını bir tarafa bırakırsak.
Görüşme olacak mı olmayacak mı? Tartışmasından sonra görüşmenin süresi üzerinden değerlendirmeler devreye giriyor. Utanmasalar kronometre tutacaklar!
İki ülke arasında çözüm bekleyen ciddi sorunların olduğu göz ardı ediliyor. Bir türlü, zarfı tartışmadan mazrufa sıra gelmiyor.
Daha sonra liderler arasında görüşme gerçekleşince zarf üzerinden değerlendirmelerde bulunanlar işin esasını unutup kendilerini kurtarmaya yönelik yorumlarla gündemi meşgul ediyorlar.
Doğrusu, Türkiye-ABD ilişkilerini değerlendirirken dikkate alınması gereken içeride ve dışarıda dar hesaplar peşinde koşan kesimlerin değerlendirmelerine ve beklentilerine esir olmamaktır.
Sıralama farklı olsa da her iki taraftan bakıldığında görüşmeyi zorunlu kılan ciddi sorunların olduğu aşikârdır.
Görüşmemek her iki ülke açısından da tercih edilen bir durum değildir.
Sorunların ağırlığı, aciliyeti, maliyeti ve önemi iki ülke liderliğini görüşme yapmaya zorlamaktadır. Diplomasi de bunun için gerekmektedir.
ABD’nin PKK/PYD/YPG’ye her alanda süren desteği,
ABD tarafından FETÖ’nün korunup kollanması,
S-400 meselesi,
F-35 Sorunu...
Yakıcı etkileri uzun zamandır devam eden bölgesel gelişmeler gibi konular ortada iken “Görüşme olacak mı olmayacak mı?”
“Görüşmenin süresi şu kadar. Bu sürede ne konuşulabilir ki?”
“Uzun sürdüğüne göre görüşme çetin geçmiştir.”
“Gördün mü liderler şu şekilde tokalaştılar. Birbirlerine şöyle davrandılar...” gibi abuk sabuk açıklamalarla iki ülke ilişkilerini mazrufa gelmeden daha zarfta boğmaya çalışmaktadırlar.
Bugüne kadar yapılan gereksiz tartışmalardan şunun anlaşılması gerekiyor artık;
Türkiye ile ABD arasındaki ilişkilerin tarihi, mahiyeti, kapsamı, etkisi birilerinin beklediği ve arzu ettiği gibi kopamayacak derecede önemli başlıklardan oluşmaktadır. Söz konusu başlıklar her iki ülke yönetimine de diplomasinin işletilmesini gerekli kılıyor.
Konu liderlerin birbirlerine bakışlarından ibaret değil. Azıcık dış politika okuyan takip edenin bunu fark etmemesi imkânsızdır. Tabii, kin ve ön yargı gözlerini kör etmemişse!
Bu yüzden, liderlerin görüşmelerini kişisel perspektiften değil iki ülkenin ulusal çıkarları açısından ele almak lazım.
Görüşenler liderler ama konuşulan konular Türkiye-ABD ilişkileri.
Dün Erdoğan-Obama veya Erdoğan-Trump görüşmesi oluyordu.
Bugün ise Erdoğan-Biden görüşüyor.
Görüşülmesi gereken konular olduğu sürece liderler istemeseler de bir araya gelirler.
Yani şaşılacak bir şey yok.
Biline...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.