Büyükelçi vesayetinde siyaset!

A -
A +

İçişleri Bakanı Sayın Süleyman Soylu, altı muhalefet partisi tarafından hazırlanan ve 28 Şubat tarihinde açıklanan “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” çalışmasıyla ilgili hazırlanan ortak mutabakat metninin CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu tarafından görevlendirilen emekli bir büyükelçi ile redakte ettirilmek üzere bir Avrupa Birliği ülkesi büyükelçisine gönderildiğini iddia etti.

Sayın Soylu ilk olarak 28 Mart’ta şunları söyledi:

"Türkiye'yi yönetmeye talip oluyorlar değil mi? Altılı bir masa kurmuşlar. Buradan Kılıçdaroğlu'na bir şey söylemek istiyorum, bir de o altılı masadaki diğerlerine. O masada Kılıçdaroğlu biraz doğruysan, biraz dürüstsen, biraz bu millete ait en ufak bir inancın varsa, ilk altılı masa toplantısından sonra, sen beraber oluşturduğunuz o hepinizin tutanak altına almaya çalıştığı bildiriyi hangi büyükelçiliğe düzelttirmeye gönderdin?...”

Sayın Kılıçdaroğlu’ndan cevap gelmeyince Sayın Soylu iddiasını şu sözlerle devam ettirdi:

"Kaç günden beri söylüyorum, devam ediyorum. İşin muhatabı bellidir. İşin muhatabı çıkacak, bunun cevabını verecek. Aslı vatana ihanettir. Siz toplantı yaptığınız, bir mutabakat metni oluşturduğunuz süreci kendi yanınızdaki bir büyükelçiyi, bir Avrupa Birliği büyükelçisine gönderip de redakte ettiremezsiniz. Bir şifre daha verdim."

İçişleri Bakanı Sayın Soylu’nun iddiası sessizlikle geçiştirilecek ve unutturulacak bir konu değildir. Söz konusu iddianın açıklığı kavuşturulması Türk siyasetinin dış vesayetten kurtulup kurtulmadığının göstergesi olacaktır.

Şu ana kadar cevap verilmeyen iddia doğruysa büyük bir skandalla karşı karşıyayız demektir.

Anlamı şudur;

Ülkeyi yönetmeye talip, cumhurbaşkanı adayı olmaya çalışan ülkenin ikinci partisinin genel başkanı “Ortaklar”ıyla hazırladıkları mutabakat metnini bir yabancı büyükelçinin onayına sunuyor.

Metin sıradan bir metin değil. Altı muhalefet partisi tarafından aylarca üzerinde çalışılarak hazırlanan ülkenin yönetim sistemiyle ilgili bir metin.

Şimdi söz konusu iddia üzerine bir çırpıda akla gelen soruları sıralayalım;

Ülkeyi yönetmek için cumhurbaşkanı adayı olmaya çalışan ikinci büyük partinin genel başkanı niye yapmış oldukları ortak çalışmanın yabancı bir ülke büyükelçisi tarafından görülmesini ister?

Niye bu iş için yanındaki bir emekli büyükelçiyi görevlendirir?

Genel Başkanı dahi olsa, ömrünü Dışişleri Bakanlığı’nda geçirmiş, devlet umur görmüş bir büyükelçi nasıl olur da ülkesinin iç siyasetiyle ilgili bir metni yabancı bir ülkenin “onayına sunar”?

Yoksa metni götüren büyükelçi bizden emekli ama dışarıdan emekli değil mi?

Altı muhalefet partisi genel başkanın etrafında oturdukları ve kamuoyunun bildiği “6’lı Masa”dan başka bir de “Üst Masa” mı var?

İçlerinde başbakanlık, dışişleri bakanlığı ve içişleri bakanlığı gibi önemli bakanlık koltuğunda oturmuş siyasilerin “evet” dediği ortak bir metin niye bir yabancı ülke büyükelçisine gönderilir?

Kendilerinden habersiz gönderilmişse niye bu önemli koltuklarda oturan siyasilerden ses çıkmaz?

“Nasıl olur da, ülkenin iç siyasetiyle ilgili ortak çalışmamız yabancı bir büyükelçiye gönderilir” diye sormaz?

Yoksa ortak metnin yabancı bir büyükelçiye gönderilmesi genel başkanların ortak kararı mıdır?

Ortak metnin 28 Şubat günü açıklanmasında yabancı ülke büyükelçisinin telkini oldu mu?

İnsan merak ediyor. Acaba iç politikayla ilgili söz konusu metin dışında yabancı büyükelçilere başka metinler de gönderildi mi?

Mesela dış politikayla ilgili;

S-400’le, Suriye ve Irak operasyonlarıyla, Karabağ’la, Libya’yla, Doğu Akdeniz’le ilgili.

Dış politikadaki ana başlıkları da içeren kapsamlı ortak bir metin başka bir ülke büyükelçisine/elçilerine sunuldu mu?

Görüşü alınmak istenen büyükelçi ülkenin iç siyasetinde daha çok dış politikasını merak eder. Bu konuda nasıl hareket edileceğini gösteren bir metin hazırlandı mı?

“S-400’ü geri vereceğiz. Putin haddini aşmıştır; vakit çekimser kalma vakti değil, yaptırım vaktidir…” diyerek başka büyükelçilere mesaj mı verilmek isteniyor?

Geçen aylarda 10 yabancı ülke büyükelçisi Türkiye’yle ilgili ortak bir metin yayınlarken sizlerden mi cesaret aldı yoksa?

Kim kimi cesaretlendiriyor? Sizler büyükelçileri mi, Büyükelçiler sizleri mi?..

Yabancı büyükelçi/büyükelçilere sadece metin mi gönderdiniz yoksa onlardan aldığınız metinler de oldu mu?

Bağımsız bir ülkenin siyasileri böyle işlere girer mi?

Bu pilav daha çok su kaldırır...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.