Siyaset üretemeyince geriye devlet kurumlarını basmak kalıyor

A -
A +

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu zaman zaman “ziyaret” adı altında devlet kurumlarına “baskın” düzenliyor.

Kılıçdaroğlu baskın türü davranışları bir gelenek hâline getirdi. İlk önce Merkez Bankasına gitti. Akabinde Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Millî Eğitim Bakanlığı ve son olarak Et ve Süt Kurumunun kapısına dayandı.

Kılıçdaroğlu, önce hedefe aldığı kurumu tartışmaya açıyor. Başta grup toplantıları olmak üzere her fırsatta siyasi tartışmanın konusu yapıyor. Daha sonra randevu isteyip verilmeyince bir grup partiliyle birlikte hedefteki kurumun kapısına dayanıyor.

Kılıçdaroğlu, siyasilerle halletmesi gereken konuları devletin önemli kurumları üzerinden yürütmeye çalışıyor. Kurum önlerinde yapılan açıklamalar amacın bize bilgi almak değil siyasi sonuç devşirmek olduğu olduğunu gösteriyor.

 

Tüm bu davranışlar siyasetsizlikten

 

Toplumu etkileyecek siyaset üretilemeyince dikkat çekici, gündem oluşturacak hareketler akla geliyor ve hemen devreye sokuluyor. Öyle anlaşılıyor ki seçime kadar biz Kılıçdaroğlu’nun kurum baskınlarını izleyeceğiz.

Niye mi?

İşte nedenleri;

Ne parti ne de ittifak içinde cumhurbaşkanlığı adaylığını kabul ettirebildi.

Adaylık için ismi gündeme gelen İstanbul ve Ankara belediye başkanlarını adaylıktan bir türlü vazgeçiremedi. Ne yapsa olmuyor. Parti içinde dar bir kadro dışında adaylığını kabul eden yok.

Adaylık konusunda “ortaklar”ını da ikna edemiyor. Bu konuda ne “6’lı Masa”dan ne HDP’ye kurdurdukları “Yan Masa”dan ne de ortak hazırladıkları metni gönderdikleri “Üst Masa”dan olumlu bir yaklaşım görüyor.

Kılıçdaroğlu’na “sen çalış ama aday olamazsın, geride dur” deniyor.

“Ortaklar”ın Kılıçdaroğlu’nun adaylığı konusunda anlaşamamaları Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ gibi ittifak ortağı olmayanları bile harekete geçiriyor.

Kısaca, adaylık konusunda Kılıçdaroğlu ne yapsa olmuyor.

İkinci olarak Cumhur İttifakı’nın hazırlamış olduğu Siyasi Partiler ve Seçim Kanunu’nda değişiklik öngören kanun teklifinin yasalaşması Millet İttifakı’nda dengeleri yerinden oynattı.

Yıllardır muhalefet partilerini bir masa etrafında toplamak için uğraşan Kılıçdaroğlu, şimdi ittifak için oyun değiştirici bir gelişmeyle karşı karşıya kaldı.

Cumhur İttifakı oyun kurarken Kılıçdaroğlu kurulan oyunu takip etmekten başka bir şey yapamadı. Bu konuda gündemi tamamen Cumhur İttifakı belirledi.

Başta Kılıçdaroğlu olmak üzere muhalif partilerin genel başkanları siyaset üretemediler.

Üçüncü olarak, Ukrayna Savaşı’nın patlak vermesi Türkiye’yi dünya gündeminde pozitif anlamda öne çıkardı. Savaşın ilk günlerinde muhalefetin temsilcileri “kraldan daha çok kralcı” tavır takındılar. Türkiye’nin hızlı bir şekilde savaşta taraf olmasının doğru olacağını söylediler. Bu konuda hükûmeti eleştirdiler.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Ne Ukrayna’dan ne de Rusya’dan vazgeçeriz” diye tarif ettiği yaklaşım etrafında şekillenen “tarafsız” politika hem savaşan taraflar hem de dünyada olumlu karşılandı.

Müzakere sürecinde Türkiye’nin “diplomatik merkez” hâline gelmesi muhalefeti bu konuda görünmez kıldı.

Hükûmet izlediği politikayla hem iç hem de dış kamuoyunda takdir toplarken muhalefet takındığı tavırla dış politikada kriz yönetmeye hazır olmadığını ortaya koydu.

Dördüncü olarak, muhalefetin aylarca çalışarak hazırladığı ve başka gün yokmuş gibi 28 Şubat’ta açıkladıkları “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” metni toplumda beklenen heyecanı oluşturmadı.

Alay-ı vala ile topluma sunmaya çalıştıkları metin ölü doğdu.

Dördüncü olarak, sürekli fahiş fiyatlar eleştirilirken kendi yönetimlerinde olan İstanbul Belediyesi toplu ulaşıma yüzde 40 zam yaptı.

Türkiye’de ve dünyada ciddi gelişmeler olurken muhalefet toplumun dikkatini çekecek siyaset üretemedi. Ya işin/gelişmelerin gerisinde kaldı ya da şiddetle eleştirdikleri şeyleri kendileri yaptılar.

Geriye elde devlet kurumlarına baskından başka bir şey kalmadı.

“Madem yapıcı tavırlarla ortaya çıkamıyoruz. Siyaset üretemiyoruz. O zaman dikkat çekecek işlere imza atarız” tavrı yine nüksetti.

Maalesef, onu bile doğru düzgün yapamadılar.

Et ve Süt Kurumuna giderken yanlarına aldıkları kişilerden bile bihaberler…

Siyasette alternatif olamamak insana neler yaptırıyor.

Anlaşılan biz kurumların önlerinde Kılıçdaroğlu’nu daha çok göreceğiz…

Benden söylemesi, kurum baskınları da etki yapmıyor, gündem oluşturmuyor artık.

Daha dikkat çekici hareketler bekliyoruz!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.