Diplomaside “Çeviköz Yaklaşımı”

A -
A +

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun dış politikadan sorumlu başdanışmanı, milletvekili, Büyükelçi Ünal Çeviköz, Türkiye’nin dış politikada karşılaştığı her kritik gelişmede aldığı tavır ve söylemleriyle şaşırtmaya devam ediyor.

Kırk yılını Türk diplomasisine vermiş, dışişlerinin en önemli mevkilerinde sorumluluk almış ve bu deneyimine güvenilerek ülkenin ana muhalefet partisi değerlendirmek istemiş, bu yüzden ilk önce dış politikadan sorumlu genel başkan yardımcılığı, daha sonra parti meclisine giremeyince de genel başkanın dış politikadan sorumlu başdanışmanlığı koltuğu emanet edilmiş Çeviköz’e.

Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı kritik konularda aldığı tavrı uzun zamandır herkes gibi ben de anlamaya, anlamlandırmaya çalışıyorum. Acaba muhalefet partisinin milletvekili olduğu için mi tepkiyle karşılanan açıklamalar yapıyor? diye düşünüyorum.

Fakat, yine de bir yere oturtamıyorum. Çünkü takındığı tavır iktidar eleştirisinin çok ötesinde. Profesyonel iş hayatının tamamını diplomasiye vermiş birinin “ulusal çıkar, ulusal güvenlik” nedir bilmemesi beklenemez.

Çok geriye gitmeye gerek yok, son iki yıl içinde en iyi bildiği düşünülen alanda yaptığı açıklamalar ortada.

Türkiye karşıtlarının işine yarayacak argümanları her gelişmede istikrarlı bir şekilde sürdürdü. Nitekim, bu tavrı Türkiye’de eleştiriyle karşılaşırken, Yunanistan, Ermenistan ve Fransa gibi ülkelerde manşet oldu, destek buldu.

Çeviköz, yaptığı açıklamalarda;

İkinci Karabağ Savaşı devam ederken, güya başkalarından duymuş gibi yaparak, Türkiye’yi Azerbaycan’a cihatçı ve silah göndermekle suçladı.

Libya’da ve Akdeniz’de gerginliğin esas nedeni olarak Türkiye’yi işaret etti.

Terörle mücadele ve sınır güvenliği için Suriye’de uluslararası hukukun imkânlarını kullanarak operasyonlar yapmak zorunda olan Türkiye’yi “meşru gerekçesi olmayan bir savaş” yürütmekle itham etti.

Mavi Vatan kavramını hedef alarak Atina’yı mutlu edecek açıklamalar yaptı.

Son yıllarda Türkiye’nin oluşturulmak istenen terör çemberini kırmaya ve Doğu Akdeniz’de olduğu gibi ulusal çıkarlarını korumaya yönelik atılımlarını “saldırganlık ve yayılmacılık” olarak göstermeye çalıştı.

Yaptığı açıklamalar karşısında gelen yoğun eleştiriler onu durduramadı. Son olarak Ukrayna-Rusya Savaşı devam ederken İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya üyelik başvurusu yaptığında ortaya çıktı.

Türkiye, söz konusu iki ülkenin üye olabilmesi için teröre desteğin kesilmesi ve Türkiye’ye uygulanan savunma sanayi kısıtlamalarının kaldırılması gerektiğini söyledi.

Peki, Türk Dışişleri Bakanlığı ülkenin çıkarını korumak için uğraşırken ömrünü bu kurumda geçirmiş milletvekili, Büyükelçi Çeviköz ne yaptı?

Ne yapacak her gelişmede olduğu gibi haksız yere Türkiye’nin karşısında olanların yanında oldu. “Diplomatik deneyimini ve dilini” onları haklı gösterecek, Türkiye’yi zora sokacak şekilde kullandı.

Finlandiya basınına verdiği demeçte Erdoğan’ın, Finlandiya’nın terör örgütü PKK/YPG’ye desteğinden dolayı NATO üyeliğine karşı çıkmasını taktiksel bir hata olarak yorumladı.

Türkiye’nin İsveç ve Finlandiya’ya karşı aldığı haklı tavır karşısında “NATO ortaklarımızdan güçlü tepkiler alınmasına şaşılmamalı” diyerek “ortaklar”ını haklı göstermeye çalıştı.

 

“Çeviköz Yaklaşımı” Dışişleri’nde bir damar mı?

 

Bu soru durup dururken aklıma gelmedi. Dışişleri Bakanlığında çalışmış, ömrünü Türk diplomasisine vermiş, profesyonel meslek hayatını “ulusal çıkar” kavramı etrafında geçirmiş, büyükelçilik yaparak ülkesini dışarıda en üst düzeyde temsil etmiş bazılarının emekli olduktan sonraki tavır ve yaptığı açıklamalar hepimizi şaşırtıyor.

Ünal Çeviköz yalnız değil. Onun gibi önemli başkentlerde görev yaptıktan sonra emekli olunca “aydınlanan” eski diplomatlarla maalesef çok karşılaşıyoruz.

Bu yüzden, “Çeviköz Yaklaşımı” Türk diplomasisinde bir damar mı? diye sordum.

Umarım Çeviköz, Türk diplomasisine hizmet ederken şimdi düşündüğü gibi düşünmüyordu.

Eğer, düşünüyordu da belli ettirmemişse kendi adına başarılı, Türk diplomasisi açısından büyük bir zaaftır…

Çünkü Çeviköz, son yıllardaki dış politika yaklaşımıyla Türk diplomasisi dışında nerede görev yaparsa yapsın hiç sırıtmaz. Ermenistan, Yunanistan dâhil!

Ankara ve Bakü’den tepki, Atina, Erivan ve Paris’ten alkış geliyorsa başka ne denir ki…

Bir soruyla bitirelim.

CHP niye Çeviköz’ü tutar ki?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.