Siz, Irak’ı yalnızca ABD’nin mi işgal ettiğini sanıyorsunuz?

A -
A +
2003 yılında ABD, 1991’de olduğu gibi Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nden karar aldıramayınca başta İngiltere olmak üzere yanına aldığı bazı devletlerle “Gönüllüler Koalisyonu” oluşturarak Irak’ı sonradan gerçek olmadığı ortaya çıkan gerekçelerle işgal etti.
 
Size garip gelecek ama ABD’nin Irak’ı işgali sürecinde bölgede iş birliği yaptığı devletlerin içinde İran da vardı. Bilenler biliyordu ama bu gerçeği 2013 yılında iki dönem (2005-2013) İran’da cumhurbaşkanlığı yapan Mahmud Ahmedinejad “Afganistan ve Irak'ın işgalinde Amerika'ya yardım ettik. Yine de ABD'ye yaranamadık” diyerek dünyaya açık etti.
 
İran, ABD eliyle sekiz yıl (1980-1988) yıpratıcı bir savaş yaşadığı Saddam Hüseyin’den kurtuldu. ABD bilerek veya bilmeyerek Orta Doğu’nun kapılarını 1979 İran İslam Devrimi’nden beri tanımadığı ve diplomatik ilişkisinin olmadığı İran’daki rejime Orta Doğu’nun/Arap dünyasının kapılarını açtı.
 
Bu süreçte, bir taraftan ABD’nin Irak’ı işgali konuşulurken diğer taraftan bölgede İran güdümünde bir “Şii Canlanması/Ekseni/Hilali” gündemi meşgul etti.
 
İran, ABD eliyle Saddam ve destekçileri devre dışı bırakılana kadar geri planda durdu. İş istediği noktaya gelince yabancı güçlerin Irak’tan çıkarılması konusunu Irak’ta yakın iş birliği içinde olduğu Şii grupları kullanarak gündeme taşıdı.
Dünya Irak’ı sadece ABD’nin işgal ettiğini düşünürken, İran yıllardır iş birliği içinde olduğu gruplar vasıtasıyla Irak’ın siyasi, ekonomik, askerî, güvenlik ve kültürel derinliklerine nüfuz etti.
 
İşgalci güç olan ABD’nin 2011 yılında Irak’tan çıkma kararı alarak Arap Birliği üyesi Irak’ı altın tepsi içinde otuz iki yıllık düşmanı(!) İran’a teslim etti. İran tüm unsurlarıyla Irak’ı kontrol etmeye başladı.
 
Devrim Muhafızları Ordusu’nun dış operasyonlar birimi olan Kudüs Gücü’nün bilinen komutanı Kasım Süleymani, en yoğun mesaisini Irak’ta harcadı. 2020 yılında ABD saldırısıyla Irak’ın başkenti Bağdat’ta öldürülene kadar Irak’ta en etkin kişi olarak görüldü. Süleymani, başta Irak olmak üzere “İran’ın Orta Doğu’daki eli” olarak işlev gördü.
Süleymani, önemli Irak uzmanları tarafından İran’ın Irak politikasını belirleyen kişi ve Irak’ın gerçek yöneticisi olarak tanımlandı. İlişki içinde oldukları Şii grupları kullanarak Irak’ın İran çıkarlarını tehdit etmeyecek ve kendi güdümlerinde kalacak bir ülke hâline getirmeyi amaçladılar.
 
Irak’ta yaşananlara bakıldığında söz konusu amaçlarında başarısız oldukları söylenemez.
 
Irak’ın İran’dan kurtulması ABD’den kurtulmasından zor olacak!
 
Artık Iraklıların işi çok daha zor. ABD ve DEAŞ bahanesiyle İran, Irak’a öyle nüfuz etti ki, İran istemediğinde hükûmet bile kurulamıyor. Nitekim Ekim 2021’de yapılan seçimlerden İran’a yakın gruplar güç kaybına uğradığı için İran kendini zora sokacak bir iktidarın kurulmasını engellemeye devam ediyor.
 
Federal Irak’ın ortaya çıkması Bağdat ve güneyini neredeyse tamamen İran’ın nüfuz alanı hâline getirdi.
Irak’ın dış politikası Arap dünyasından daha fazla İran’ın güdümünde devam ediyor. Saddam’dan kurtulan Irak ve Iraklılar bu defa da İran’ın hizmetine girmiş gibiler. Maalesef koskoca bir ülke İran’ın bölgesel politikasının aracına dönüştürülmüş durumda.
 
Sadece dış politika mı? İç politika da İran’ın istekleri doğrultusunda şekillendiriliyor. İran’a karşı olan bir cumhurbaşkanı, bir başbakanın ve hükûmetin kurulması ve yaşaması imkânsız hâle getirildi. İran’a eleştirel bakan Şii dahi olsa İran tarafından bir bahaneyle devre dışı bırakılıyor.
 
İran, Arap Birliği üyesi tam bağımsız bir Irak istemiyor. Kendi güdümünde Arap dünyasında Truva Atı rolünü oynayacak bir Irak’ın varlığı için ne gerekiyorsa yapıyor.
 
DEAŞ’a karşı kurulan Haşdi Şabi grupları sayesinde İran, Irak’ın silahlı gücünü de kontrol etmeye başladı. Artık Irak içinde İran karşıtı olanlar Haşdi Şabi içindeki İran yanlısı gruplar tarafından baskı altına alınıp devre dışı bırakılıyorlar...
İran, Irak’a iyice yapışmış durumda. İç, dış, güvenlik ne kadar önemli kurum varsa İran’ın hizmetine verilmiş durumda.
Irak’ın uzaktan gelen işgalci güç olan ABD’den kurtulması yakınındaki işgalci güç olan İran’dan kurtulmasından daha kolay olacaktır.
 
ABD, alacağını alır arkasına bakmadan gider ama İran öyle değil!
İran, “hem alacağımı alırım hem de gitmem” diyor.
Maalesef iki işgalci(!) güç, el birliğiyle Irak'ı yönetilemez hâle getirerek “Lübnanlaştırdılar.”
Iraklı siyasiler bu durumdan kurtulmadığı sürece istikrar yüzü göremezler.
Önce “kurtarıcı”larından kurtulmaları gerekiyor.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.