Halk İradesine Fetih Ruhu ile Râm Olmak

A -
A +

Demokratik devlet yapıları açısından seçim, iktidarın el değiştirmesini ve yeni siyasal yönetimin tayin edilmesini mümkün kılan üst iradenin, yani halk iradesinin tezahür etme aracıdır. Bu üst irade, düşünsel tercihleri, gerçeklikleri, geleceğe dair beklentileri ve hatta hayallerini var etmek adına ancak seçimler yolu ile kendisine meşru mecraları açabilmektedir. Demokratik seçim, herhangi bir ayrıma ya da ayrıcalığa tabi olmaksızın tüm yurttaşların eşitlik temelinde politik iradelerini izhar edebilecekleri tek meşru zemini teşkil etmektedir. Bu meşru zemin, 'genel oy, eşitlik, bireysellik, gizlilik ve serbest oy' gibi ilkeler doğrultusunda vatandaşlara siyasal alana katılım imkânını sağlar. Kuşkusuz, bu politik mekanizmanın mekaniğinin yanı sıra kendine özgü bir metafiziğinden de söz edebiliriz. Farklılaşan sistemik tercihler doğrultusunda biçimlenen seçim sistemleri, bu yapının işleyiş mekaniğini ifade etmektedir.
Değişiklik arz eden bütün bu sistemik mekanizmalara egemen olan metafiziği ise 'halk iradesi' oluşturmaktadır. 'Halk iradesi', bizatihi toplumsallığa tekabül eden siyasal alanın kurucu kavramını ve bağlamını teşkil etmektedir. Dolayısıyla, seçimleri yalnızca seçmen eğilimleri, aktüel politik söylemleri, gerilimleri, ritüelleri, mekaniği vb. boyutları üzerinden okumak ve anlamlandırmak yetersiz olur.
Kuşku yok ki, metafiziksel anlamda halka, yani özünde insana temas eden bu politik durumun daha derin bir anlamlandırmaya ve felsefeye ihtiyacı bulunmaktadır. Zira bu, yani anlamlandırma/yorumlama süreci yaşamsal bir duruma işaret etmektedir. Nitekim J. Ortega Y Gasset'in deyişi ile "İnsan durumunu yorumlamadan, felsefe yapmadan yaşayamaz. O yüzden, bir çağın en iyi özeti felsefesidir."
Yaklaşan 07 Haziran 2015 genel seçimleri öncesinde tanıklık ettiğimiz politik bağlamın da bu çerçevede yorumlanması ve/ya anlamlandırılması icap etmektedir. Bu meyanda seçim sürecini değerlendirme sadedinde öncelikle kaydedilmelidir ki, ulusal siyasi kültürümüz ve tecrübemiz açısından bazı sıra dışı durumların varlığı söz konusudur. Siyasetin kendi öz dinamikleri ve aygıtları üzerinden kendisine zemin bulamayanların ve özgün bir dil üretemeyenlerin farklı ittifak arayışlarına şahitlik etmekteyiz. Halk iradesini 'kayıt dışı siyaset' araçları ile manipüle edebilmek adına ulus üstü ittifakların algı yönetimine tanıklık etmekteyiz. Toplumsal iradenin temerküz etmiş olduğu sosyolojik zemin üzerinde üreyip serpilme ve/ya onunla birlikte var olabilme yetisi ve mecali olmayan iktidar simsarlarının yeni ittifak arayışlarını izlemekteyiz.
Daha önce apolitik ulusal aktörlerin, siyasileri hizaya sokma refleksi, bu kez iktidar simsarlarının kendilerine ulus ötesi güçlerle ittifakı biçiminde tezahür etmiştir. Nitekim geçen hafta New York Times gazetesi yayın kurulunun kaleme aldığı 'Türkiye Üzerindeki Kara Bulutlar' başlıklı yazı bunun bir göstergesidir. Ulus iradesine yönelik bu mütecaviz dil ve söylem üzerinden kendisine alan açmaya ve iktidar elde etmeye çalışanların hedef aldıkları güç ya da irade, halkın iradesidir.
Ancak gerçekte, halkın iradesini aşağılayarak mahkûm etmeye ve siyasal alanı kuşatma altına almaya çalışan iktidar simsarlarının üzerinde kara bulutlar dolanmaktadır. Zira halk iradesini tahfif edici bu çabalar, gittikçe derinleşen bir sosyolojik yabancılaşmayı beraberinde getirmektedir. Siyasal alanı kuşatma çabalarının boşa çıkarılması, başta iktidar partisi olmak üzere, bütün siyasi parti ve politik aktörlerin asli sorumluluğudur. Günübirlik politik çıkarlar ve hesaplar üzerinden siyasi ikbal devşirme güdüsüyle hareket edenlerin hesaba katmadıkları kritik nokta, halk iradesinde tecessüm eden sağduyudur.
Fethin yıl dönümü vesilesi ile anmak icap ederse, halkın iradesine temas etmeyi ve ona râm olmayı mümkün kılacak olan ruh 'fetih ruhudur'. Zira fetih ruhu, zapt etme, mahkûm etme, temellük etme ve içe kapanmayı değil; açılma, keşfetme, inkişaf etme, buluşma, anlama ve temas etmenin ruhudur.
Bu ruhun idraki ile halk iradesine temas etmek ve onu yüceltmek hepimizin görevidir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.