Çiçekle manasını bulan şehir: Antalya

A -
A +

Kanada merkezli 'Çiçek Açan Şehirler' (Communities in Bloom) isimli sivil toplum örgütü tarafından düzenlenen uluslararası yarışmada Türkiye'den ilk katılımı gerçekleştirmiş olan Antalya'mız 'Beş Çiçekli Altın Şehir' ödülünü kazanmıştır. Antalya, Kaleiçi Hıdırlık Sokak Projesi ile bu büyük başarıyı elde etmiştir. Başta bu projeyi bizzat yürüten Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel ve Antalya Valisi Muammer Türker ile birlikte önümüzdeki yıl düzenlenecek olan çiçek ve çocuk temalı EXPO 2016 Antalya Ajansını ve kentin tüm paydaşlarını yürekten kutluyorum.
Likya'dan Roma ve Bizans'a, Selçuklu'dan Osmanlı ve Cumhuriyete kadar engin bir tarihsel mirasa ve zengin bir medeniyet birikimine sahip olan Antalya'nın bu ödüle, toplumsal düzeyde çevresel duyarlılığı estetik bir kaygı ile geliştirmeyi amaçlayan uluslararası bir sivil inisiyatifçe layık görülmesi oldukça anlamlıdır. Bu ödül, yaşam alanlarımız ve paylaşım mekânlarımız olan şehirlerin mana ve değer dünyasına yeniden dikkat kesilmemiz açısından bir fırsat olarak değerlendirilebilir.
Her şeyden evvel şehir, sınırları içinde yaşam alanına ve/ya imkânına sahip olduğumuz bir yerleşim yeri (iskan mahalli) olmanın ötesinde, zengin bir anlam dünyasını ihtiva eder. Özünde şehir, zaman içinde mekânın metafiziksel imarı ve inşasıdır. Bu metafiziksel inşada şehrin merkezinde insan vardır; her şey insan içindir. İnsan, şehri (mekânı); şehir, insanı kurar/inşa eder. İdeal anlamda şehir, insanın bizzat kendi doğası, çevresi (tabiat) ve kültürel dokusu ile bağdaşık bir yaşam alanı (mekân) inşa etmesidir. Bu yönüyle bir şehrin inşası, derinlikli bir kültürel anlam inşasıdır.
Ancak bütünüyle bu anlam dünyası ile bağı giderek zayıflayan ve hatta kopan şehir/leşme olgusu ile karşı karşıyayız. Bu trajik öykünün tarihî geçmişini sanayi devrimine kadar geri götürebiliriz. Dünyada sanayileşme ile birlikte ortaya çıkan iç/dış göçler ve kentleşme birtakım sorunları beraberinde getirmiştir. Sanayileşme ile birlikte yaşanan tarihsel, kültürel, ekonomik ve çevresel dönüşümün bir neticesi olarak modern kentler ortaya çıkmıştır. Tek yönlü biçimde oldukça yoğun nüfus hareketliliği ile kırsal yaşamdan kentsel yaşama (köyden-kente) bir akışın yaşandığı görülmüştür. Sonrasında bilgi çağına geçişin ve küreselleşmenin beraberinde getirdiği değişimler, şehirleri de dönüşüme maruz bırakmış; mekânın paylaşımı ve inşası açısından birtakım çarpıklıklar meydana getirmiştir.
Bütün bu dönüşümlerin izdüşümlerini yaşadığımız büyük kentlerimiz, özellikle 1940'lı yıllardan bu yana mekânsal yığınlaşmaların ve kümelenmelerin merkezleri hâline gelmiştir. Modern insanın yaşam alanı, hem hacim olarak ve hem de sosyal, kültürel ve fiziksel konfor açısından giderek küçülmüştür. Mekân, zaruret mertebesinde meskûn olunan mahallere dönüşmüştür. Şehirde mekân algısı parçalanmıştır. Komşu olmanın yani dayanışma ve kaynaşmanın mahalli olan mahalleler parçalanmıştır. Sosyalleşmenin, yani selamlaşma, kelâmlaşma ve karşılaşmanın mekânı olan sokaklar metalaşma hırsı ile esir alınmıştır.
Doğa ile arasına ölümcül bir mesafe giren şehir insanının, doğanın bütün zenginlikleri ve güzellikleri ile buluşturulması amacı, kentleri imar projelerinin odağında yer almalıdır. İnsanlığa bahşedilen bir emanet olarak mekânın fiziki biçimlendirilmesi ve/ya imarı kadar tarihsel ve kültürel inşası/ihyası ile de mükellef olan Şehr-i eminlerimizin şehrin insanına doğayı teneffüs etmenin imkânlarını sunması gerekmektedir.
Bu meyanda şehirlerimizde tabiat ve çevre bilincini kışkırtacak birtakım imgelerin üretilmesi önem arz etmektedir. Meskûn olunan mekânın, doğanın imkânları ile tezyini anlamlıdır. Bu, yalnızca şehir ahalisine belirli bir yaşam konforu sunmakla kalmaz, aynı zamanda onların insan, hayvan ve doğa sevgisinden yoksunlaşarak çoraklaşan yaşamlarına hayatiyet kazandırır.
Yoğun betonlaşma ile birlikte başta bizzat insana, tabiata ve tümüyle canlılara yabancılaşan modern kentlerin bir çiçek imgesi üzerinden yeniden gerçek manasını bulması dileğiyle...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.