Yükseköğretimde Uluslararasılaşma Stratejisi

A -
A +
Dünyada önümüzdeki yarım yüzyıla ilişkin demografik öngörüler dünya nüfusunun artışına ve ortalama yaşam süresinin yükselişine işaret ediyor. Yüzyılın ortalarına doğru dünya nüfusunun 9 milyarı bulmuş olacağı kaydediliyor. Bu demografik projeksiyon, doğal olarak yükseköğretime olan talebin de artarak devam edeceğini gösteriyor. Dolayısıyla yükseköğretim alanı, önümüzdeki süreçte büyük bir fırsat penceresi ve potansiyeli olarak karışımıza çıkıyor. Bu potansiyelin gerçekleştirilmesinde kuşkusuz, yükseköğretimin uluslararasılaşması en etkin faktörlerden birisidir. İçinde bulunduğumuz yüzyılın önemli küresel mücadele alanlarından birisini, nitelikli insan gücü var edebilme ve global ölçekte bu nitelikteki insan kaynağını çekebilme potansiyeli oluşturacaktır. Kalkınma Bakanlığı bünyesinde bulunan Kalkınma Araştırmaları Merkezi tarafından ‘Yükseköğretimin Uluslararasılaşması Çerçevesinde Türk Üniversitelerinin Uluslararası Öğrenciler İçin Çekim Merkezi Haline Getirilmesi Araştırma Projesi’, (2015) yükseköğretimimizin uluslararasılaşma potansiyelinin geliştirilmesi ve politika önerileri noktasında literatüre önemli bir katkıda bulunmuştur. İlgili merkez tarafından hazırlanan rapora göre, dünyada 1970’li yıllarda 800 bin civarında olan uluslararası öğrenci sayısı bugün takriben dört buçuk milyon civarındadır. Bu rakamın, 2020 yılında yaklaşık olarak iki katına çıkacağı öngörülmektedir. Küreselleşme ile birlikte ulaşım ve erişim imkânlarının artması, entegrasyon mekanizmalarının çoğulculaşması gibi bir çok faktör, yükseköğretim alanında global bir etkileşim ağı oluşturmuştur. Dünya bugün global bir hareketliliğe tanık olmaktadır. Bu hareketlilik, kimi zaman savaşların icbar ettiği zorunlu durumların neticesi olmakla birlikte, çoğunlukla küresel sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel entegrasyonların yol açtığı durumlar şeklinde de tezahür etmektedir. Söz konusu demografik mobilizasyon yükseköğretim alanında önümüzdeki yarım yüzyıl açısından küresel bir dinamizm potansiyeline işaret etmektedir. Sınırlar ötesi öğrenci ve akademisyen hareketliliği kültürel akışkanlığı da temin etmektedir. İnsan kaynağı açısından tanık olunan bu mobilizasyon, doğal olarak kurumsal etkileşime ve iş birliklerine de imkân sağlamaktadır. Farklı ülke ve kıtalardan üniversitelerin birbirleri ile entegrasyonu eğitim-öğretim ortamının zenginleşmesi, kalitesinin artırılması gibi konularda katma değer sağlayacak niteliktedir. Ülkemizde yükseköğrenim gören uluslararası öğrenci sayısı yaklaşık olarak altmış bin civarındadır. Türk yükseköğretim kurumlarında öğrenim gören uluslararası öğrenci sayısı, dünyadaki toplam uluslararası öğrenci sayısının yaklaşık yüzde biri oranındadır. Bu öğrencilerin büyük bir kısmı yakın coğrafyalarda tarihî ve kültürel bağlarımız olan ülkelerden gelmektedir. Öte yandan üniversitelerimizin akademik kadrolarında üç bin civarında uluslararası öğretim elemanı görev yapmaktadır. Tüm öğretim elemanları içinde bu rakamın tekabül ettiği sayısal oran yüzde iki civarındadır. Söz konusu istatistiksel veriler, Türk yükseköğretim alanının uluslararasılaşma stratejisi açısından yetersizliğine işaret etmektedir. Kuşkusuz uluslararasılaşma noktasında, öğrenci ve öğretim elemanı hareketliliğini Avrupa dışı coğrafyalarda genişletmek amacıyla Mevlana Değişim Programının başlatılması (2013) ve Ortak üniversitelerin kuruluşu (Kazakistan, Kırgızistan, Fransa, Almanya) gibi önemli adımlar atılmıştır. Ancak bütün bu girişimlere rağmen, Türkiye’nin uluslararası arenada sahip olduğu bölgesel gücüne ve küresel vizyonuna mütenasip bir uluslararasılaşma stratejisini yaşama geçirdiği söylenemez. Uluslararasılaşma stratejimiz, coğrafi derinliği itibariyle küresel bir eksene oturtulmalıdır. Yalnızca yakın coğrafya ve kültür havzalarına değil, Asya, Afrika ve Latin Amerika dünyasına uzanan bir uzam ve ufukta gerçekleşmelidir. Yükseköğretim Kurulu, Dışişleri Bakanlığı, Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığı ve TİKA gibi ilgili kamu paydaşları ile iş birliği içinde stratejiler geliştirmelidir. Bu noktada yükseköğretim sistemimiz, uluslararası tanınırlığı artırmak adına, çeşitlendirilmiş, rekabetçi bir yapıda ve kalite odaklı biçimde yapılandırılmalıdır. Üniversitelerimizi bir çekim merkezi haline dönüştürecek atılımların gerçekleştirilmesi icap etmektedir. Dünyada araştırma fonları ile yetenekli öğrenci ve akademik insan kaynağını çekme konusunda aslan payını alma potansiyeline sahip, elit üniversiteler sınıfına dahil olabilecek üniversitelerimiz olmalıdır. Zira küresel bir marka olarak akademik dünyanın yıldızları olan elit üniversiteler yeni çağda da çekiciliklerini koruyacaklardır. 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.