Yeni Anayasanın Küresel ve Ulusal Dinamiği

A -
A +
Tarih, bu evresinde yerküresel düzenin görece ‘kontrolden çıkmış’ durumda olduğunu gösteriyor. Dünya, sonuçları kestirilemeyen gelecek kaygılarının her geçen gün derinleştiği global bir korku üretiyor. Uluslararası siyaset alanının geleneksel dinamiklerinin çöküşü, küresel kontrol mekanizmalarının da buharlaşmasına yol açıyor. Ulus-aşırı iktisadi yapıların kâr maksimizasyonuna dayalı yüksek motivasyonları ve ekonomik çıkarları değer merkezli siyaseti yok ediyor. Küresel iktisadi belirsizlikler, toplumsal güvensizlikler, kişisel güvenlik kaygıları, giderek tekinsizleşen coğrafyalar, kentler ve mekânlar küresel bir kâbusa dönmüş durumda. Üniversal düzlemde insanlığın üretmiş olduğu değerler alanı ve beşeri müktesebat dejenerasyona uğruyor. Ulusların siyasal egemenlik alanları aşınıyor.
Tüm bu trajik ve/ya dramatik küresel devinim karşısında yapısal dönüşüm kendisini bir çağ gerçekliği ve gerekliliği olarak dayatıyor. Siyasi, iktisadi, hukuki, askeri ve hatta kültürel düzlemde yapısal dönüşümün taşıyıcı normatif aracı kuşkusuz anayasadır. Anayasa, yalnızca günübirlik politik kaygılar ve yaşanan siyasi krizlerin çözümlenmesi doğrultusunda devlet sistematiğini dönüştürme çabasına indirgenemez. Anayasa, devletin teşkilat yapısı ile haklar ve özgürlükler kataloğu üzerinden devlet ile millet ilişkisinin normatif çerçevesini kur/gula/maktadır. Ancak bunun üstünde ve ötesinde anayasa, çağı taşıyan bir inşa iddiası ile kurgulanmalıdır. Anayasa, varoluşsal anlamda bir milletin sosyal, siyasal ve kültürel geleceğini global bir ufka taşıyacak bir meta dil üretmelidir. Bu yönüyle kurucu yasa, metinselliğinin ötesinde bir anlam dünyasına karşılık gelmektedir. Anayasallık da ancak bu anlam dünyası ile ikame edilebilir.
Bu ufuk ve kaygı ile yeni anayasa tartışmalarını sağlıklı bir zeminde yürütebilme olgunluğunu gösterebilmeliyiz. Bu meyanda doğru soruları sorabilmenin ve uygun müzakere zeminleri var edebilmenin imkânını oluşturmalıyız. Kısır tartışmalarla toplumsal mutabakatın söz konusu olduğu meseleler üzerinden yeni anayasa inşa etme iradesini boğdurma çabalarına fırsat verilmemelidir. Yapay politik gündemlerle üretilen kakafoniye imkân sağlanmamalıdır. Cari anayasal sistemi bütün vesayetçi yapısı ve ruhu ile muhafaza ve idame ettirme noktasındaki direnci pekiştirecek bir zemin oluşturulmamalıdır. Sürecin kilitlenmesine ve/ya akim kalmasına yol açacak polemik siyasetinden ve algısal yönlendirmelerden uzak durulmalıdır. Bu çerçevede siyasal alan ile toplumsal alan arasındaki ‘dinamik denge’ korunmalıdır. Bu inşa süreci, toplumsal dinamiklerle sürekli biçimde besleyici ve yapıcı bir şekilde götürülmelidir. Söz konusu sancılı süreç, doğal olarak yüksek gerilimli bir politik çekişme/çatışma potansiyeline sahiptir. Bu potansiyel çatışmaların bertaraf edilmesi ancak, çeşitlendirilmiş sosyal mecralar üzerinden dinamik bir toplumsallığın üretilmesi ile mümkün olacaktır. Aynı zamanda bunun, toplumsal kültürümüzün genetik kodlarında içkin olan bütünleştirici ruh ile siyasal kültürümüz üzerinde onarıcı bir etki var etmesi de umulacaktır.
Kavramsal araçları ve fikri zemini itibariyla siyaset yapma kapasitesinin sınırlı olması, klişe kavramsal karşıtlıklar ve retorikler üzerinden günü kurtarmaya dönük politik manevraların rayicini artırabilmektedir. Kurucu bir siyaset aklının yoksunluğu, bütün tartışmaları bağlam dışında günübirlik, sahici olmayan yüzeysel ve yapay karşıtlıklara indirgeme durumuna sevk edebilmektedir. Bu açıdan, rasyonel temelde siyaset yapma kapasitesini artırma noktasında toplumsal aklın yönlendirici geri beslemelerine erişim mecralarını sürekli biçimde açık ve dinamik tutmak icap etmektedir.
Toplumsal sağduyuyu korku, şiddet, terör ve kaos ile boğmaya çabalayan bütün yıldırma operasyonlarına karşı müteyakkız olmak gerekmektedir. Bizatihi kendi geleceğini ve mukadderatını tayin etmenin tarihsel eşiğinde olan milletimizin bu süreçte sosyal, kültürel ve entelektüel mobilizasyonunu temin edecek etkin platformlar oluşturulmalıdır. Bu noktada siyasi partiler kadar, sivil toplum örgütlerine, sendikalara, üniversitelere ve yerel yönetimlere sorumluluk düşmektedir.
Bu sorumluluk çerçevesinde, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Menderes Türel’in himayesinde uzunca bir zamandır kent ölçeğinde yürütülen ‘Yeni Türkiye Buluşmaları’ platformu sürece anlamlı katkılar sağlamaktadır. Darısı diğer kentlerin başına…
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.