Tevazu sahibi bir bilim adamı: AZİZ SANCAR

A -
A +

Aziz Sancar… Savur’da doğdu.

Savur; Göreceli olarak Türkiye’nin ekonomik, sosyal ve eğitim anlamında ortalamanın altında  gelişmişliğe sahip bir ilçemiz. Sekiz çocuklu bir ailenin yedinci çocuğu. Ana babanın okumuşluğu yok. İstanbul Tıp Fakültesinden mezun oldu. İstanbul; Bir Anadolu çocuğu için yaşaması zor bir ilimiz. Yale Üniversitesinden kabul aldı, orada çalıştı. Yale Üniversitesi; Dünyanın en iyi üniversite sıralamasında ilk 10 da... 450’ye yakın dünya çapında makale ve 33 kitaba imza attı. Onlarca ödül aldı. Bilimsel çalışmalarını Nobel Ödülü ile taçlandırdı. Nobel Ödülü; Her beşere nasip olmayan bilim dünyasının en önemli, alınması en zor ödülü. Yabancı memleketlerde yaşamanın zorluğunu iliklerine kadar hissetmiş olmalı ki, “kendimi kurtardım gerisi tufan” dememiş, “Aziz&Gween Sancar Vakfı”nı kurmuş. Türk öğrencilere sahip çıkmış. Türk-Amerikan dostluğu için çalışmış. Âdeta Lobicilik yapmış. Yetmemiş, Kuzey Carolina eyaletinde “Carolina Türk Evi”  adında Türk öğrencilerin barınması için misafirhane açmış.            *** Aziz hocayı, TÜBİTAK ödülü ve Vehbi Koç Ödülü aldığı için uzaktan tanıyordum. Ancak dünya gibi, Türkiye’de onu Nobel Ödülü aldıktan sonra tanıdı. Ne var ki, bir Türk’ün Nobel Ödülü almasını hazmedemeyenler ya da manipüle etmeye çalışanların “Siz Arap mısınız?” sorusuna , “Ben Türk’üm, o kadar. Mardin’de doğmuşsam, Cizre’de doğmuşsam, Kars’ta doğmuşsam ne fark eder ben Türk’üm” diyerek muhteşem bir ders vermişti... Daha sonra Sn. Cumhurbaşkanı’mızın himayesinde bir dizi faaliyetler yapıldı. Ve çok önemli bir karar verdi aziz Hoca.. Ödülünü Türkiye’ye adadı. Sözde değil bizzat Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımızın olduğu huzurda Nobel Ödülünü ilelebet Türkiye Cumhuriyeti devletine armağan etti... O madalyayı her ziyaret eden genç, almak isteyecek onu, çalışacak, çalışacak...            *** Son ziyaretinde birçok üniversitemizde gençlerle buluştu Aziz Hoca. Bu buluşmalarda benim çıkardığım dört tavsiyesi vardı. “Bilimsel düşünceyi Türkiye’deki eğitimim esnasında aldım.” Türkiye’de bilim olmaz diyen köktenci goygoyculara cevaptır bu.  Bu tipler, Türkiye’de yapılan hiçbir şeyi beğenmediği gibi, bilimsel faaliyetlere de burun kıvıran elitist kesimdi. “Gençler yurt dışına gitsin ama benim yaptığımı yapmasın geri dönsünler.” Yani tersine beyin göçü... Türk Yükseköğretiminden sorumlu kurul olan YÖK’teki arkadaşlarımız bu meseleyi çok önemsemektedirler. Bu vesile ile son zamanlarda ciddi bir faaliyet içinde olmaları sevindiricidir. “Saatlerce düşünürüm.” “Bir saat tefekkür, bazen bir sene ibadetten daha hayırlıdır” hadisinin hakkel yakin yaşanması ve ifadesi gibi. “Çalışmak, çalışmak…” Aziz hoca, hepimizin aşağı yukarı aynı akıllılığa ve zekâya sahip olduğumuzu savunan  bir bilim adamıdır. Bu sebepledir ki; hiçbir başarının gelişigüzel olmadığını, ciddi alın terinin olması gerektiğini savunmaktadır. Yani İslami terminoloji ile “fiil-i duayı” çok önemsiyor. Bu dört maddeye ilave olarak, kendisinin ifade etmediği ancak gençlere lisan-ı hâliyle tavsiyede bulunduğu bir özelliği var ki, kanaatimce en önemli tavsiyesidir. “Tevazu…” Giyimiyle, kuşamıyla, konuşması, davranışıyla tevazu sahibi oluşu ve devlete bağlılığı ile doğrusu beni çok etkiledi. En ufak unvan değişikliğinde kibirlerinden yanlarına yaklaşılamayan akademisyenlerimizin kulakları çınlasın.            *** Şimdi bir teklifim olacak. Ancak bu teklifim lütfen “görmemişin bir oğlu olmuş…” kabilinden değerlendirilmesin. Sancar Hoca 5 TL’nin üzerindeki DNA sarmalının yanlış olduğunu ve düzeltilmesi gerektiğini ifade etmişti bir konuşmasında... Acaba diyorum, Türkiye’mizin yüzünü güldüren akademik camiaya ümit aşılayan bu mütevazı insanın resmini, o hayatta iken herhangi bir banknotumuza bassak mı?.. Büyüklerimize arzımdır...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.