“İki Cihân Güneşi"ni doğru olarak tanımak

A -
A +
Dünya tarihinin en önemli dönüm noktalarından, en mühim kilometre taşlarından biri, “İki Cihân Güneşi Hazret-i Muhammed (aleyhisselâm)”ın dünyayı teşrîfleridir.
 
 
Umûmî bir tarîf yapmak gerekirse “İslâm dîni” Allahü teâlânın, Cebrâîl ismindeki melek vâsıtası ile Sevgili Peygamberi Muhammed aleyhisselâma gönderdiği; insanların, dünyâda ve âhirette rahat ve mesut olmalarını sağlayan usûl ve kâidelerdir.
İslâm âlimlerinin buyurdukları gibi: "Bütün üstünlükler, faydalı şeyler, İslâmiyetin içindedir. Eski semâvî dînlerin görünür-görünmez bütün iyilikleri ve güzellikleri İslâmiyetin içinde toplanmıştır. Bütün saâdetler ve muvaffakiyetler ondadır. Yanılmayan ve şaşırmayan akılların kabul edeceği esâslardan ve ahlâktan ibârettir."
Dünya tarihinin en önemli dönüm noktalarından, en mühim kilometre taşlarından biri, “İki Cihân Güneşi Hazret-i Muhammed (aleyhisselâm)”ın dünyayı teşrîfleridir...
Kendisine vahyin gelmesiyle, Peygamberlik vazîfesini îfâya başlayan Sevgili Peygamberimiz Muhammed Mustafâ (sallallahü aleyhi ve sellem) Efendimiz, İslâm'ı teblîğe takrîben yirmi üç sene devam etti. Bilindiği üzere, ilk emri "Oku" diye başlayan İslâm dîninde, ilme çok büyük ehemmiyet verilmiştir.
Sevgili Peygamberimizin, 23 sene gibi son derece kısa bir zaman içerisinde, 150 bin mübârek insan, en güzel ahlâka sâhip güzîde sahâbe, "hayırlı bir ümmet" meydâna getirmesi, dünyanın en mühim hâdiselerindendir. Onların da 30-40 sene gibi çok kısa zaman zarfında, gâyet mahdûd imkânlarla, zamanının en büyük [Sâsânî ve Bizans] imparatorluklarını yıkıp İspanya'dan (Endülüs'ten) Çin'e kadar olan geniş coğrafî bölgeleri fethederek oralara ilim-irfân, ahlâk-fazîlet, medeniyet-adâlet, nûr ve hidâyet götürmeleri, eğitimciler açısından ciddiyetle incelenmesi gereken çok mühim bir konudur. Bu dev ordu nasıl meydâna getirilebilmiştir? Bu büyük iş nasıl başarılmıştır?
Amerikalı yazar Stüdart da bu duruma şaşarak, “İslâm Âleminin Bugünkü Hâli” adlı kitabında diyor ki:
“İslâm’ın zuhûru, neredeyse insanlık tarihinde kaydolunan en büyük hâdisedir. İslâm, daha evvel şahsiyet bakımından zayıf olan bir millet ve değer bakımından kıymetsiz bir ülkede (kimsenin işgâle bile lâyık görmediği çöllerde) zuhûr etti. [Aslında Mekke-i mükerreme, Allahü teâlâ indinde, yeryüzünün en kıymetli beldesidir.] Daha yirmi-otuz sene geçmeden, uçsuz-bucaksız geniş mülk ve saltanatları parçalayarak, asırlar ve nesiller boyu devam edegelen eski dînleri yıkarak, millet ve kavimlerin içindekilerini değiştirerek, sağlam bünyeli bir âlem (İslâm Âlemi) kurarak yeryüzünün yarısına yayıldı. İslâm’ın ilerleme ve yükselme sırrını ne kadar araştırıp incelersek o kadar hayranlığımız artıyor...”
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.