Allahü teala, Habibini nasıl methediyor...

A -
A +
Andolsun ki, size içinizden öyle bir Peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız, ona çok ağır gelir. O, size çok düşkün müminlere karşı çok şefkatli ve gâyet merhametlidir."
 
Mübârek ismi "pek çok medhedilmiş, tekrâr-tekrâr övülmüş" manâsına gelen “Muhammed” aleyhisselâm, Allahü teâlânın medhettiği, Habîbi (sevgilisi, en çok sevdiği), yaratılmış bütün insanların ve diğer mahlûkâtın her bakımdan en üstünü, en güzeli, en şereflisi ve bütün insanlara ve cinnîlere Peygamber olarak seçip gönderdiği, son ve en üstün Peygamberidir. Onun Ahmed, Mahmûd, Mustafâ... gibi daha başka güzel isimleri de vardır.
Her bakımdan insanların en üstünü olan Muhammed aleyhisselâm, kendisine Peygamberliği bildirilmeden önce de, aslında, güzel ahlâkı, insanlara görülmemiş bir şekilde iyi davranması, sâkinliği, yumuşaklığı ve diğer üstün hâlleriyle sevilmiştir. İnsanlar, bu hasletleri sebebiyle O'na hayrân olmuşlardır. Mekke halkı, gördükleri şaşılacak derecedeki doğru sözlülük ve güvenilirlikten dolayı, O'na “el-Emîn”, yani “kendisine her zaman güvenilir” lakabını vermişlerdir. Böylece gençliğinde bu isimle meşhûr olmuştur.
Ama ne kadar enteresan bir durumdur ki, Peygamberliğini ilan ettiği zaman, O’nun emîn olduğunu bildikleri hâlde, Mekkelilerin çoğu kendisine îmân etmediler.
Yüce Rabbimiz, onun hakkında, Kur'ân-ı Hakîminde buyuruyor ki:
(Ey inananlar!) Andolsun ki, size içinizden [kendinizden] öyle bir Peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız, ona çok ağır gelir. O, size çok düşkün [üstünüze çokça titreyen], müminlere karşı çok şefkatli ve gâyet merhametlidir.
(Ey Habîbim Muhammed!) Eğer yüz çevirirlerse [aldırmazlarsa], onlara de ki: Allah bana yeter; O'ndan başka ilâh yoktur. Ben, sâdece O'na güvenip dayanırım. O, yüce Arş'ın sâhibidir, [O, büyük arşın Rabbi’dir.]" (Tevbe, 128-129)
“Biz, seni âlemlere rahmet olarak gönderdik.” [Enbiyâ, 107]
Yine Allahü teâlâ şöyle buyurmaktadır: “Peygamber, müminlere canlarından evlâdır, ileridir, daha yakındır; [O, müminler nazarında kendi nefislerinden, canlarından daha önce gelir; müminlerin, Peygamber’i kendi nefislerinden çok sevmeleri gerekir.] O'nun hanımları da onların anneleridirler…..”  [Ahzâb, 6]  
Biz, seni bütün insanlara müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.” [Sebe’, 28]
Senin için bitmeyen, sonsuz mükâfât vardır. Elbette sen büyük bir [en büyük] ahlâk üzeresin.” [Kalem, 3-4]
Rabbin sana [çok nimet] verecek, sen de râzı olacaksın.” [Duhâ, 5]
Bu ve benzeri birçok âyet-i kerîmeye muhâtap olan Sevgili Peygamberimizin Mevlidi [doğum zamanı], Rebiul-evvel ayının 11. ve 12. günleri arasındaki gece idi. Bu senenin mübârek "Mevlid Kandili"ni yakında idrâkle şereflendik; Cenâb-ı Hak, sıhhat ve âfiyet içerisinde, sevdiklerimizle birlikte daha nicelerine kavuştursun inşâallah.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.