Kudüs ve Mescid-i Aksâ

A -
A +
Yeryüzünde, Müslümânlarca mukaddes sayılan mekânların başında Mekke-i Mükerreme, Medîne-i Münevvere ve Kuds-i Şerîf gibi şehirler gelir.
 
Mescid-i Aksâ’nın bulunduğu şehir olan Kudüs, dünyânın en eski şehirlerindendir.
İslâmiyetin ilk yıllarında Müslümânlar, Kudüs’te bulunan Mescid-i Aksâ’ya yönelerek namaz kılmışlardır. Yani Mescid-i Aksâ, Müslümânların ilk kıblesidir. Bu durum, "Hicret"ten sonraya kadar devam etmiştir; "kıblenin tahvîli"ne dâir âyet-i kerîme H. 2. senede nâzil olmuştur.
Peygamber Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) de, Mi'râc’a giderken Kudüs’den göğe yükselmiştir.
638 (H. 16) senesinde, Hazret-i Ömer (radıyallahü anh), Kudüs’ü muhâsara etti. Hıristiyânlar cizye vermeyi kabul ederek, Müslümânların himâyesine girdiler. Hazret-i Ömer’e, Kudüs’ün anahtarlarını bizzat kendileri teslim ettiler.
Böylece kendi devletleri olan Bizans’ın ağır vergi ve işkencelerinden, eziyet ve cefâlarından, zulümlerinden kurtuldular. Çok kısa zamanda düşmân zannettikleri Müslümânlardaki adâlet ve merhameti açıkça gördüler.
İslâmiyetin iyilik ve güzelliği emreden, insanları dünyâ ve âhiret saadetine kavuşturan bir dîn olduğunu anladılar. En küçük bir zorlama olmadan bölük bölük, mahalle mahalle İslâmiyeti kabul ettiler.
Kudüs’e ilk yerleşen Müslümânlar Medîneliler oldular. Eshâb-ı kirâmdan Ubâde bin Sâmit (radıyallahü anh) de, Kudüs’ün ilk vâli ve kâdısı oldu.
Emevîler devrinde, Hazret-i Muâviye, ilk olarak burada "Halîfe" olarak tanındı.
Emevî halîfelerinden Abdülmelik bin Mervân, Peygamber Efendimizin Mîrâc’a yükselirken üzerine bastığı ve üzerinde mübârek ayak izi bulunan "Hacer-i muallak=Asılı taş"ın üzerine "Kubbetü's-sahra Câmii"ni yaptırdı. "Mescid-i Aksâ" ve "Dârul-imâre" gibi yapıları ve Kudüs’e giriş kapılarını tâmir ettirdi.
Kudüs şehri, 1517 senesinde, Yavuz Sultân Selîm Hân tarafından Osmânlı topraklarına katıldı.
Kânûnî Sultân Süleymân, Kudüs’ün sûrlarını yaptırdı ve "Kubbetüs-Sahrâ Câmii"nin mozaik kaplamalarını kaldırtarak, yeşil ve sarı ile karışık mavi çini ile kaplattı; her ikisinin de bugünkü hâli, Kânûnî zamanından kalmadır.
Sultân İkinci Mahmûd Hân, "Kubbetüs-Sahrâ Câmii"nin yaldızlarını yeniletti ve câmiyi dışarıdan tâmir ettirdi.
Osmânlı hâkimiyeti, Birinci Dünyâ Harbine kadar devâm etti. Harbin son safhasına kadar Osmânlı hâkimiyetinde kalan ve müstakil bir mutasarrıflığın merkezi olan Kudüs, Aralık 1917 târihinde İngilizler tarafından işgâl edildi. Harp sona erince, "Birleşmiş Milletler Cemiyeti" tarafından İdârî vekâleti İngiltere’ye verilerek Filistîn’e bağlı kaldı.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.