Müceddidlerin yapacakları işler nelerdir -1-

A -
A +
İslâm dînini, her asırda, aslı üzere, insanlara yeniden duyuran ve yayan çok "müceddid" gelmiştir. İlk "müceddid"Hazret-i Ebû Bekr-i Sıddîk’tır. 
 
Geçen hafta yazdığımız iki makâlemizde, birer nebze "tecdîd" müceddid", "müceddid-i elf-i sânî" gibi terimlerden bahsetmiştik. Konunun önemine binâen, bu hafta da aynı konuya devâm etmek istiyoruz:
"Müceddid" yeni bir dîn, inanç, ibâdet vs. getirmez. Dînde zamâna göre değişiklik, ekleme ve çıkarma yapmaz. Böyle yapanlar "müceddid" değil, reformcu veya felsefecidirler. "Müceddid", dîni aslı üzere anlatır, yayar.
İslâm dînini, her asırda, aslı üzere, insanlara yeniden duyuran ve yayan çok "müceddid" gelmiştir.
İslâm âlimlerinin ve târihçilerin söz birliğiyle bildirdiklerine göre, ilk "müceddid"Hazret-i Ebû Bekr-i Sıddîk’tır (radıyallahü anh). Resûlullah’ın (sallallahü aleyhi ve sellem) vefâtından sonra, Arabistân Yarımadasında, mürted olanlara (İslâm dîninden ayrılanlara) büyük bir darbe vuran, yeni Müslümânlar arasında yayılmaya başlayan fitne ve fesâdı kaldıran ve İslâm birliğini sağlayan odur.
Hicrî beşinci asrın "müceddidi" de, Muhammed bin Muhammed Gazâlî’dir (rahmetullahi aleyh). Yaşadığı asırda İslâm dînine yaptığı hizmetleri ve yazdığı eserleri buna şâhittir.
Peygamber Efendimizin; “Benden sonra, her yüz senede bir âlim çıkar; dinimi kuvvetlendirir” [Ebû Dâvûd] ve “Ümmetimin âlimleri, İsrâîloğullarının Peygamberleri gibidirler” hadîs-i şerîfleriyle bu "müceddid"ler övülmüşlerdir. İmâm-ı A'zam Ebû Hanîfe, İmâm Mâlik, İmâm-ı Şâfiî, İmâm Ahmed bin Hanbel gibi mezhep imâmı olan mutlak müctehidler ve İmâm-ı Rabbânî Ahmed Fâruk-i Serhendî ve her asırda gelen dört mezhepten birinde olan büyük âlimler ve ileride gelecek olan Hazret-i Mehdî bu "müceddid"lerdendir.
Her asırda, yani her yüz senenin başında gelen "müceddid"in alâmeti hadîs-i şerîfle açıklanmıştır. Kur’ân-ı kerîm’i ve hadîs-i şerîfleri kendi akılları, görüş ve düşünceleriyle açıklayıp, İslâm âlimlerinin kitaplarında bildirilen mânâları, doğru bilgileri kabul etmeyen ve böylece Ehl-i Sünnet mezhebinden ayrılanlara "müceddid" denmez. Bunlar bid’at ehli olup dalâlet fırkalarındandırlar ve sapık yoldadırlar... Bunlar hakîkî İslâm âlimlerinin kıymetli kitaplarına bağlı olmayıp, Kur’ân-ı kerîm ve hadîs-i şerîfleri işlerine geldiği gibi yorumlarlar.
Bunlar "müceddid" değil, felsefeci ve dînde reformcudurlar. Yaptıkları iş, toplumun düzenini bozmak ve millet birliğini parçalamaktır. Nitekim İngilizler, Müslümânlardaki Sünnî inanç birliğini yıkmak için Kâdıyânîlikten, Bahaîliğe kadar pekçok İslâm dışı yolların çıkmasında büyük rol oynamışlar ve maalesef gâyelerine de ulaşmışlardır.
Bugün, bu durum, yine Batılı devletler ve Kilise tarafından desteklenmektedir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.