Hadîs âlimlerinin mertebeleri

A -
A +
 Ülkemizde, Kur’ân-ı kerîmi ezberleyen kimselere "Hâfız" deniliyor; aslında onlara "Hâfız" denmez, "Kâri" denir.
 
Hadîs âlimleri, çok yüksek insanlardır. İslâm âlimleri, Sevgili Peygamberimizin hadîs-i şerîflerini toplamak için, İslâm âleminin her tarafına seyâhat eden kimselerin, bu mevzûdaki aşk ve şevklerine, gayret ve vasıflarına bakarak onlara muhtelif isimler vermişlerdir.
"Müsnid", "Muhaddis", "Hâfız", "Şeyhu'l-hadîs", "Huccet" veya "Huccetü'l-islâm", " İmâm fi'l-hadîs=Hadîs İmâmı" veya "Müctehid fi'l-hadîs=Hadîs Müctehidi" bunlardan birkaçıdır.
Ayrıca "Hâkim", "Emîru'l-mü'minîne fi'l-hadîs" veya "Şeyhu'l-islâm" gibi diğer bazı unvânlar da mevcuttur.
"Tabakât" ve "Terâcim" kitaplarında, hadîs âlimlerinin terceme-i hâllerinden bahsedilirken, bu unvânlar, yani hadîs âlimlerinin tabakaları, dereceleri, hadîs tahammülü ve rivâyetindeki usûlleri, o âlimlerin isimleriyle birlikte zikredilmektedir.
Görüldüğü gibi, hadîsçilerin başında, "Müsnid" gelmektedir. "Müsnid": "Rivâyet ettiği hadîse vukûfu olsun veya olmasın, hadîsi senedi ile rivâyet eden kimse" demektir. [İmâm Suyûtî, Tedrîbü'r-râvî, s. 4]
İkinci sırada "Muhaddis" gelir. "Muhaddis""Müsnid"den daha üstündür. Zîrâ "Muhaddis": "Senedleri, illetleri, senedde adı geçen râvîleri, isnâdın âlî ve nâzil olanını bilen, çok sayıda hadîs-i şerîfi ezberleyen, "Kütüb-i sitte"yi, İmâm Ahmed bin Hanbel'in "Müsned"ini, İmâm Beyhakî'nin "es-Sünenü'l-kübrâ"sını, İmâm Taberânî'nin "el-Mu'cemü'l-kebîr"ini [veya üç "Mu'cem"ini] ve ayrıca 1.000 (bin) tane hadîs cüz'ünü dinlemiş olan kimse"ye denilir. [Tedrîbü'r-râvî s. 6; ayrıca bkz. Kâsimî, Kavâidü't-tahdîs, s. 53]
"Muhaddis"ten sonra 3. sırada "Hâfız" gelmektedir. "Hâfız" ise, "Râvîleri ile beraberyüz bin hadîs-i şerîfi ezbere bilen"e denilir. Ülkemizde, Kur’ân-ı kerîmi ezberleyen kimselere "Hâfız" deniliyor; aslında onlara "Hâfız" denmez, "Kâri" denir.
"Hâfız" olan hadîs âlimlerinde şu husûsiyetler aranır:
Resûlullah Efendimizin sünnetlerini bilmek, hadîslerin tarîklerine vâkıf olmak, isnâdlarını birbirinden iyice tefrîk etmek (ayırmak), hadîs mütehassıslarının sıhhatinde (sahîh olduğunda) ittifâk ettikleri ve ictihâd farkı yüzünden nâkillerinin durumunda ihtilâf ettikleri sünnetleri (hadîsleri) ezberlemek. [Kâsimî, Kavâidü't-tahdîs, s. 112-114]
"Hâfız"ı  "Şeyhu'l-hadîs" takip etmektedir. 4. sıradaki "Şeyhu'l-hadîs": "İki yüz bin hadîs-i şerîfi ezbere bilen"e denir. "Şeyhu'l-hadîs"ten sonra, "Huccetü'l-islâm" gelir. 5. sıradaki "Huccetü'l-islâm": "Üç yüz bin hadîs-i şerîfi ezberliyen"e denilir.
6. sırada, "İmâm fi'l-hadîs=Hadîs İmâmı" veya "Müctehid fi'l-hadîs = Hadîs Müctehidi" gelmektedir ki, "Üç yüz binden daha çok hadîs-i şerîfi, râvîleri ile, senedleri ile birlikte ezberleyen"e bu isim verilir. Bugün böyle bir İslâm âlimi dünyâda yoktur.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.