"Cennet ucuz değil, cehennem de boşuna değil!"

A -
A +
Allahü teâlâ, doğru yolu, saadet ve kurtuluş yolunu gösteriyor. Yoldan sapmamak ve Cennet’e girmek için teşvîk buyuruyor...
 
Eskiden bazı câhiller, sâdece İslâm âlimlerine, Evliyâ-yı kirâma, hadîs-i şerîflere saldırırlardı. Şimdi internette, Youtube kanallarında, bazı dînsizlerin, zındîkların, mülhidlerin direkt olarak, Peygamberlere, Peygamber Efendimize, mübârek hanımlarına, sevgili çocuklarına, Ehl-i Beyt’ine, Eshâb-ı kirâmına, ayrıca Kur’ân-ı kerîme ve Allahü teâlâya, hayâsızca, utanmadan saldırdıklarını görüyoruz. Şimdi bunlara cevap olmak üzere, birkaç kelime yazmak istiyoruz...
İmâm-ı Rabbânî Ahmed Fârûkî Serhendî (rahmetullahi aleyh)in buyurduğu gibi; “... Allahü teâlânın ihsânı o kadar boldur ki, günâh işleyenlerin rızıklarını kesmiyor. Günâhları örtmesi o kadar çoktur ki, emrini dinlemeyen, yasaklarından sakınmayan azgınları, herkese rezîl ve rüsvâ etmiyor ve nâmus perdelerini yırtmıyor. Afvı ve merhameti o kadar çoktur ki, cezâyı ve azâbı hak edenlere azap vermekte acele etmiyor...” [Mektûbât-ı Rabbâniyye, c. III, 17. mektûb]
Tabîî ki, bu dünyâda cezâları tehîr edilen kişiler, âhırette hesaba çekilmekten kurtulamayacaklardır.
Bizlere her nimeti gönderen ve en büyük nimet olarak, Müslümân yapmakla ve Muhammed aleyhisselâma ümmet kılmakla şereflendiren Allahü teâlâya ne kadar hamd ve şükretsek azdır.
Allahü teâlâ, bütün nimetlerinin en üstünü, en kıymetlisi olarak, doğru yolu, saadet ve kurtuluş yolunu gösteriyor. Yoldan sapmamak ve Cennet’e girmek için teşvîk buyuruyor. Cennet’teki sonsuz nimetlere, bitmez, tükenmez zevklere ve kendi rızâsına, sevgisine kavuşabilmemiz için, sevgili Peygamberine (sallallahü aleyhi ve sellem) uymamızı emrediyor.
Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî (kaddesallahü sirrehül-azîz), “İtikâdnâme” isimli Farsça kitâbının başına, İmâm-ı Rabbânî’nin (kuddise sirruh) “Mektûbât-ı şerîfesi”nden bir mektûbu koyarak kitâbını zînetlendirmek ve bereketlenmek istemiştir. [Bu mektûb, bütün olarak “Herkese Lâzım Olan Îmân” kitâbının hemen başında yazılıdır.]
İmâm-ı Rabbânî hazretleri [Vefâtı: H. 1034 - M. 1624] o mektûbunda (c. III, 17. mektûb) buyuruyor ki:
“İyice düşünmeli ve anlamalıdır ki, herkese her nimeti gönderen, yalnız Allahü teâlâdır. Her şeyi var eden, ancak O’dur. Her varlığı, her ân varlıkta durduran hep O’dur. Kullardaki üstün ve iyi sıfatlar, O’nun lütfu ve ihsânıdır. Hayâtımız, aklımız, ilmimiz, gücümüz, görmemiz, işitmemiz, söyleyebilmemiz, hep O’ndandır... Rızıkları yaratan ve ulaştıran yalnız O’dur...”
Bu kadar çok nimet karşısında, bunları lütfeden Allahü teâlâya şükretmek, O’na kul olmaya, Resûlüne ümmet olmaya çalışmak gerekmez mi? Elbette gerekir, bu akıllı insanların kabul edeceği, bedîhi, çok açık bir husustur...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.