Kumar ve piyango -2-

A -
A +

Kumar, cinâyetlere, başkalarını öldürmeye, hırsızlık yapmaya, intihârlara ve daha nice günâhlara sebep olmaktadır; çoluk-çocuk, bütün âileyi perişân etmektedir...

Cenâb-ı Hak, bütün Peygamberleri vâsıtasıyla, insanlara saâdet yollarını göstermiş, iyi ve güzel, kötü ve çirkin her şeyi öğretmiştir. Bu “Peygamber”leriyle, insanların dünyâda ve âhirette rahat etmeleri, huzur içerisinde, iyi bir şekilde yaşamaları için, emirlerini ve yasaklarını, yani neleri yapmaları ve nelerden sakınmaları lâzım olduğunu açıklamıştır.
Peygamberlerin hepsinin hedefi, insanların dünyâda huzur ve sükûn içerisinde yaşamaları, âhirette de ebedî saâdete kavuşmalarıdır.
Peygamberlerin vârisleri olan İslâm âlimleri ve Evliyâ-yı kirâm da, hep gıdâ gibi, bütün insanlara lâzım olan iyi fertler, iyi âileler ve iyi cemiyetler teşkîl etmek için uğraşmışlardır.
Allahü teâlâ, bütün kullarının, verdiği nimetlere şükretmelerini, güzel ahlâka sâhip olmalarını, îmân etmelerini, ibâdet yapmalarını, kendi aralarında kardeşçe yaşamalarını, sevişmelerini, birbirlerine yardımcı olmalarını istemiş ve bunları emretmiştir. İnanan insanların da kardeş olduklarını ilân etmiştir...
Büyük ilim ve devlet adamlarımızdan Ahmed Cevdet Paşa’nın başkanlığında 14 kişilik bir heyetin hâzırladığı kıymetli bir hukûk kitâbı olan Mecelle’nin 2169. maddesinde, “Kumâr”: “Birkaç kimsenin, aralarında para, mâl toplayarak piyango çekip, isâbet etmeyenlerin, isâbet edenlere mâl, para vermelerini sözleşmeleri” şeklinde tarif edilmiştir.
Kumâr, cinâyetlere, başkalarını öldürmeye, hırsızlık yapmaya, intihârlara ve daha nice günâhlara sebep olmaktadır; çoluk-çocuk, bütün âileyi perişân etmektedir. Gazete, radyo ve televizyonlarda, her biriyle ilgili nice haberler neşredilmektedir.
Seyyid, allâme İbn-i Âbidîn de, “kumârcılardan her birinin mâlının artma ve azalma ihtimâlinin bulunduğunu” ifâde etmiştir. Yine buyurmuştur ki:
“Oyun ile vakit geçirmek, tavla, 14 taş ve benzeri oyunlar tahrîmen mekrûhtur. Bunlar, para ile, mâl ile yapılırsa kumâr olur, harâm olur.” [Reddül-Muhtâr c. 5, s. 253]
Demek ki, ne çeşit oyun olursa olsun, çayına bile olsa, para ile oynanınca harâm; parasız oynanırsa tahrîmen mekrûh olmaktadır.
Bir şeyin kumâr olabilmesi için, bahse giren iki veya daha fazla kişinin, zarar veya kâr etme ihtimâlinin bulunması şarttır. Meselâ “Sen kazanırsan, ben sana vereceğim, ben kazanırsam sen bana vereceksin” şeklinde bahse girmek kumâr olur.
“Sen kazansan da, ben kazansam da, ben vereceğim veya sen vereceksin” şeklinde tek taraflı olursa, kumâr olmaz. Yahut, biri, iştirâkçilerden para almadan “Hanginiz kazanırsa, ona para veya araba vereceğim” dese, kumâr olmaz.
Oyun, yarış yapılmaksızın, kumârcıların isimleri veya para ile aldıkları biletlerin numaraları arasında piyango çekerek, çekilen numara sâhiplerine, biletlerden toplanan paraların hepsini veya bir miktârını dağıtmak kumâr olur. Çünkü, piyangoya katılanların hepsi, kendi numarasının çekileceğini ümit ederek para yatırmaktadır.
Piyango sâhibi, kendisi kumâra iştirâk etmese bile, harâma sebep olduğu için, büyük günâh işlemekte, iştirâk edenleri sömürmektedir. Kumâr işini, kimin yaptırdığı önemli değildir; devlet yaptırsa da, özel şahıslar yaptırsalar da, harâm olmaktan çıkmaz.

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.