Mûsikî (müzik) hakkında...

A -
A +
Âletsiz, çalgısız nağmeli sese “simâ'”, çalgı âleti ile birlikte olan insan sesine de “gınâ [müzik]” denir...     Geçmiş iki haftadaki makâlelerimizde, birisinin “Bizim dînimiz özgürlük, ezânımız müzik, ibâdetimiz de eğlencedir” sözü üzerinde durduk; bugün ve inşallah yarın da, bu konuda birkaç kelime daha yazacağız. Ansiklopedilere göre, "Müzik" kelimesi, Yunanlıların büyük putları olan Zeüs’ün kızları sayılan Mousa (Müz) denilen 9 heykelin adından hâsıl olmaktadır. Bozuk dînler, kalpleri ve rûhları besleyemediği için, müziğin, her çeşit çalgı sesinin nefislere hoş gelmesi, nefisleri beslemesi rûhânî tesîr sanılmıştır. Bugünkü batı müziği, kilise müziğinden doğmuştur. Şimdi yeryüzünü kaplayan bozuk dînlerin hemen hepsinde, müzik, ibâdet hâlini almıştır. Müzik ile, her çeşit çalgı ile nefisler keyiflenmekte, şehvânî arzûlar kuvvetlenmektedir. Rûhun gıdâsı olan, kalpleri temizleyen ve nefisleri ezip, harâmlara olan arzûlarını yok eden, İlâhî ibâdetler unutulmaktadır. Âletsiz, çalgısız nağmeli sese “simâ'”, çalgı âleti ile birlikte olan insan sesine de “gınâ [müzik]” denir. Gınâ, İslâmiyette harâmdır. (Dürrü'l-meârif)  Lokmân sûresinin 6. âyetindeki “lehve’l-hadîs” ifâdesini âlimler mûsikî, çalgı âleti olarak bildirmişlerdir. Büyük sahâbî İbn-i Mes’ûd hazretleri, yemîn ederek “lehve’l-hadîs”ten kasdın, çalgı âleti ve mûsikî olduğunu söylemiştir. (Tefsîr-i Medârik, Tefsîr-i İbn-i Kesîr) “Mevâhib-i Aliyye” ismindeki Fârisî Tefsîrde ve Osmânlıca tercümesi Mevâkib Tefsîrinde, “lehve'l-hadîs” âyeti şöyle tefsîr ediliyor: Bazıları, yalan hikâyeler yazarak veya şarkıcı kadınlar tutup herkese ses nağmeleri dinleterek, Kur’ân-ı kerîm dinlemelerine engel olmaya çalışıyorlar. Onlara Cehennem ateşini müjdele. Bir hadîs-i şerîfte de buyurulmuştur ki: “Üçü hâriç, her lehv bâtıldır.” [Deylemî] Demek ki lehv, bir oyun, bir eğlence, bir çalgı olduğu için böyle buyurulmuştur. Müfessirler, İsrâ sûresinin 64. âyetinde şeytâna, “Vestefziz.....bi savtike [Sesinle oynat] demenin “çalgı ile oynat” demek olduğunu, bu âyetin, her çeşit çalgıyı harâm ettiğini bildirmişlerdir. (Kâdî Beydâvî Tefsîri Hâşiyesi Şeyhzâde)   Müfessirler, En’âm sûresinin 70. âyetini de, “Dînlerini [şarkı ile, mûsikî ile] oyun ve eğlence hâline sokanlardan uzak dur” şeklinde tefsîr etmişlerdir. Şimdi Resûlullah Efendimizin, yukarıdaki âyetleri nasıl açıkladığına bakalım, ama önce, Peygamberimizle ilgili 4 âyet-i kerîme meâli zikredelim. Kur’ân-ı kerîmde buyuruluyor ki: “Resûle itâat eden, Allah’a itâat etmiş olur…..” [Nisâ, 80]   “O Peygamber, güzel şeyleri helâl, çirkin, pis şeyleri de harâm kılar…..” [A’râf, 157] “Kur’ânı, sana, insanlara açıklayasın diye indirdik…..” [Nahl, 44]  “Peygamberin emrine uyun, yasak ettiğinden sakının…..” [Haşr, 7] “Bir zaman gelecek, ümmetimden bazısı, zinâyı, ipek giymeyi, içki içmeyi, mizmârı (çalgıyı) helâl addedecektir.” [Buhârî]   [Diğer hadîs-i şerîfleri, inşâallah yarın nakledelim.]
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.