Kul kime denir?

A -
A +
"Ben, cinnîleri ve insanları, ancak beni bilsinler, tanısınlar ve bana ibâdet (kulluk) etsinler diye yarattım." (Zâriyât, 56)
    Arapça "Abd" kelimesi, hem “kul”, hem de “köle” demektir. Kul: Birinci manâsı i’tibâriyle, ibâdet eden, itâat eden, hizmet eden, canlı mahlûk (insan, melek ve cin) manâsında kullanılır. Allahü teâlâ buyuruyor ki: "Ben, cinnîleri ve insanları, ancak beni bilsinler, tanısınlar ve bana ibâdet (kulluk) etsinler diye yarattım." (Zâriyât, 56) "Ey kulum! Emrettiğim farzları yap, insanların en âbidi olursun. Yasak ettiğim harâmlardan sakın, verâ' sâhibi olursun. Verdiğim rızka kanâat eyle, insanların en ganîsi olursun, kimseye muhtâç kalmazsın. (Hadîs-i kudsî-Riyâzus-Sâlihîn) Peygamber Efendimiz buyurmuştur ki: "Cenâb-ı Hakk'ın kulları üzerindeki hakkı; onların kendisine ibâdet etmeleri ve başka hiçbir varlığı O'na şirk (ortak) koşmamalarıdır." (Müslim) "Ben kulum; kullar gibi yere oturur yerim." (Şir'atül-İslâm) "Bir kimsenin Allahü teâlâya kul olması için, O'ndan başka şeylere kul olmaktan ve bağlanmaktan tam kurtulması lâzımdır." (İmâm-ı Rabbânî) "Kulun hakîkî îmâna kavuşması için, dört şey lâzımdır; bütün farzları edeble yapmak, helâl yemek, görünen ve görünmeyen bütün harâmlardan, yasaklardan sakınmak ve bu üçüne ölünceye kadar devâm etmeye sabretmek." (Sehl bin Abdullah-ı Tüsterî) Mürted: Müslümân iken dinden çıkan, kâfir olan kimsedir. "Helâli, harâmı ayırt etmeyen, farzı yapmağa, harâmdan kaçınmağa ehemmiyet vermeyen mürted olur. Kelime-i şehâdet getirse, namaz kılsa, ben Müslümânım dese de Müslümân olmaz. Bu sözlerine ve ibâdetlerine inanılmaz. Dînden çıkmasına sebep olan şeye pişmân olması, tövbe etmesi lâzımdır." (Seyyid Abdülhakîm Efendi) "Mürtedin Müslümân iken yapmış olduğu ibâdetlerin, iyiliklerin hepsi yok olur. Âhirette ona fâidesi olmaz. Ölmeden önce Müslümân olursa, affolur. Tertemiz mü'min olur. Yeniden hac etmesi lâzım olur. Namazlarını ve oruçlarını kazâ etmez. Önceden kazâya bırakmış olduklarını kazâ etmesi lâzımdır. Çünkü mürted olunca, önceki günâhlar yok olmaz." (Muhammed Hâdimî) Peygamber Efendimiz buyurmuştur ki: "Allahü teâlâya, Cebrâil aleyhisselâm gibi ibâdet etseniz, mü'minleri, Allah için sevmedikçe, kâfirlere ve mürtedlere, Allah için düşmânlık etmedikçe, hiçbiri kabûl olmaz." (Berîka) Kitâblı kâfirler: Yahûdîler ve Hıristiyânlardan bir Peygamberi kabûl eden, bir kitâba inananlardır. Yahûdî veya Hıristiyânım diyen kimseler, Hazret-i Mûsâ ve Hazret-i Îsâ (aleyhimes-selâm)ı kabûl etmezlerse, Tevrât ve İncîl'e inanmazlarsa, kitapsız kâfir olurlar.Kitâbsız kâfirler: Ehl-i kitâbın dışındaki kâfirler, dinsizlerdir. "Müslümânlar, âhirete inanıyor. Kitapsız kâfirler inkâr ediyorlar. Tekrâr dirilmek olmasaydı, inanmayanlar bir şey kazanmaz, Müslümânlar da zarar etmezdi. Fakat kâfirlerin dediği olmayınca, sonsuz azâb çekeceklerdir." (Hazret-i Ali) "Kitapsız kâfirlerin kestikleri yenmez, kızları alınmaz ve onlara kız verilmez." (Muhammed Hâdimî)
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.