Rüyâda gelen şifâ...

A -
A +
İmâm-ı Bûsırî hazretleri, ömrünün sonuna doğru felç hastalığına tutulup bedeninin yarısı hareketsiz kalmıştı. Ve bir gün...
 
 
“İmâm-ı Bûsırî” diye meşhûr olan İslâm âlimlerinin meşhûrlarından ve tasavvuf büyüklerinden Muhammed bin Abdullah es-Senhâcî, aslen Mağripli olup, dedeleri Mısır’a yerleşmişlerdir. 1211 (H. 607) veya 1213 senesinde Mısır’ın “Bûsır” şehrinde doğmuş, 1295 (H. 695) senesinde İskenderiyye’de vefât etmiştir. Kabri İskenderiyye’de sâhile yakın, kendi adıyla anılan câminin içindedir.
İmâm-ı Bûsırî, Ebü’l-Abbâs-ı Mürsî hazretlerinin, o da, Ebü’l-Hasan-ı Şâzilî hazretlerinin talebesidir. Evliyâlık yolunda çok yüksek derecelerin sâhibiydi.
Hadîs ilminde derin bir âlim olup, hattâtlıkta pek mâhir, bilhassa şiirde ifâdesi çok tatlı ve derin mânâlıydı. Dinleyenlere çok tesîrli olurdu.
Başta Resûlullah Efendimize (sallallahü aleyhi ve sellem) olmak üzere, Eshâb-ı kirâma ve Evliyâ-i kirâma muhabbeti, sevgisi ve bağlılığı çok fazlaydı. Peygamber Efendimize sevgisini, Mudariyye, Hemziyye ve Kasîde-i Bürde adıyla meşhûr kasîdeleriyle ifâde etmiştir.
İmâm-ı Bûsırî’nin “Kasîde-i Bürde” ismiyle meşhûr olan kasîdesinin asıl ismi, “El-Kevâkibü’d-Dürriyye fî Medhi Hayril-Beriyye”dir. Bu kasîde pek meşhûr olup, bütün âlimlerin ve evliyânın iltifâtlarına kavuşmuştur. Hastalara okununca iyi oldukları, okunan yerlerin dertlerden, belâlardan emîn oldukları görülmüştür. [Tabîî ki, faydalanmak için inanmak ve hâlis niyetle okumak lâzımdır.]
Bu kasîdenin yazılmasına sebep olan hâdise şöyle anlatılmaktadır:
"İmâm-ı Bûsırî hazretleri, ömrünün sonuna doğru felç hastalığına tutulup bedeninin yarısı hareketsiz kaldı. Allahü teâlâya, hastalığına şifâ vermesi için, Resûlullah Efendimizi vesîle edip çok duâ eyledi. Bu hâldeyken, Kâinâtın Efendisi, insanların en üstünü Hazret-i Muhammed (aleyhis-selâm)’ı öven meşhûr kasîdesini yazdı. Rüyâda onu Resûlullah'a okuyup arz etti. Çok beğendi, hoşuna gitti. Hemen, üzerinde bulunan mübârek bürdesini çıkarıp, İmâm-ı Bûsırî'ye giydirdi. Bedeninin felçli olan yerlerini de mübârek eli ile sığadı. [Bürde, hırka, palto demektir.]
Uyanınca, sıhhate kavuştuğunu gördü. Ayrıca Peygamber Efendimizin rüyâda giydirdiği bürde de üzerinde idi. Bunun için bu kasîdeye “Kasîde-i Bürde” denildi.
İmâm-ı Bûsırî sevinerek sabâh namazına giderken, yolda evliyâdan salâh ve zühd sâhibi bir zâta rastladı. O zât İmâma; "Ey Bûsırî, kasîdeni dinlemek isterim" dedi. O da, “Benim kasîdelerim çoktur. Hepsini herkes bilir" dedi.
O zât; "Kimsenin bilmediği, bu gece Resûlullah'a okuduğunu istiyorum" deyince “Ben bunu hiç kimseye söylemedim. Sen nereden bildin?" dedi. O zât da, İmâmın rüyâsını, olduğu gibi haber verdi.
Çeşitli dillerde doksandan fazla şerhi bulunan Kasîde-i Bürde, 10 kısımdan meydâna gelmektedir:
[Resûlullah’a olan sevginin kıymeti, insanların nefislerinin kötülüğü, Resûlullah’ın medhi, dünyâya gelişi, duâlarının hemen kabûl olduğu, Kur’ân-ı kerîmin medhi, Resûlullah’ın Mîrâcındaki incelikler, cihâdları, Allahü teâlâdan afv, mağfiret ve Resûlullah’tan şefâat talebi, Resûlullah’ın derecesinin yüksekliği bildirilmektedir.]
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.