1128 imzalı terör belgesi!..

A -
A +

Kendilerine akademisyen ve araştırmacı diyen 1128 kişi, adına “barış” dedikleri bir bildiriye imza attılar. Bu bildirinin imzacılarının bazıları da yabancılardan oluşuyor.


Bildiride; “… devletin başta Kürt halkı olmak üzere tüm bölge halklarına katliam gerçekleştirdiğini, bilinçli sürgün politikası uyguladığı, halka kasıtlı ve planlı kıyım yaptığı ifade ediliyor…”

Bildiri baştan sona bu üslup ve benzer vurgularla oluşturulmuş. Tam bir kara propaganda metni. Gerçeği yansıtmayan, terörü ve terör örgütünü meşrulaştıran ve bu hâliyle de teröre destek olan dehşet bir utanç vesikası. İsimlerinin önündeki unvanlarına bakıldığında ilmiye sınıfına, aydın sınıfına mensup olduğunu zannedeceğiniz bu zatlar; bağlı oldukları bilim ve onun evrensel ilkeleriyle bağdaşmayan bu tutumlarıyla yeniden tarife muhtaç bir kategorinin ürünüdürler. Asla aydın olamayacak bu zatlar, bir aydının gerçeğe ayna olma işlevini taşımayan aksine iftira, karalama yoluyla olmayanı varmış gibi göstererek gerçeğin önüne algıları koyarak hakikatleri çarpıtmanın, karalamanın, ihanetin en tipik, en net örneğini sergilemişlerdir.

Aydın olmak sorumluluk ister, dürüstlük ister olmayanı varmış gibi var olanı yokmuş gibi göstermemeyi, namuslu olmayı, gerçeği gizlememeyi, tetikçi olmamayı zorunlu kılar. Aydın maskeli olamaz, insanına, taşına toprağına, kurdu kuşuna bugününe yarınına sahip çıkar. Aydın değerlerine, kültürüne, insanına, toprağına ihanet etmez.

Bu bildiride aydın tavrı yok. Bu bildiride aydın sorumluluğu yok. Bu bildiride aydın maskeliliği, aydın ihaneti var. Bu bildiride bu ülkenin insanına yarınına, barışına hizmet yok. Bu bildiride uluslararası çıkar odaklarına, mazlumlar karşısında küresel baronların beklentilerine hizmet var.

Bu bildirinin hiçbir yerinde hendek terörü yok. PKK terörü yok. Terör olgusu yok. Bu zatların lügatlerinde terör nedir, terör örgütü kimdir? Hendekler kazıp, barikatlar kurup 18 yaşın altında çocukları silahlandırıp, okulları, hastaneleri, camileri yakıp yıkarak ambulansları itfaiyeleri kurşunlayarak, lojmanları havaya uçurup 1 yaşındaki, 3 yaşındaki bebeleri katlederek, bölge halkı üzerinde şiddet eliyle  korkuyla tahakküm kuranlar ne yapmaktadır? Bu zatların gözünde bu yapılanlara ne denir? Bu gerçekler nasıl tarif edilir? Bunlara terör denmez de ne nedir? Dünyanın hangi demokratik ve hukuk devletinde buna seyirci kalınır?

Bu bildiriye imza atan yabancı akademisyenlerden, ABD’li Noam Chomsky, Immanuel Wallerstein, İngiliz David Harvey; acaba kendi ülkelerinde aynı durum yaşansa, o ülkede bir terör örgütü şehirlerde hendekler kazsa, sokaklara barikatlar kursa, asker, polis sivil demeden saldırılar düzenlese, okulları, hastaneleri yakıp yıksa, halkı yerinden yurdundan eden şiddet atmosferini yaşatsa ama bundan hiç söz etmeyerek, terör örgütüne ve onun saldırılarına, şiddetine hiç değinmeyerek oysa bu durumu önlemeye çalışan kendi ülkelerinin devletine katil diyen ve terörü meşrulaştıran benzer bir metni imzalar mıydılar? Asla bu durum mümkün olmaz. Ne kendileri böyle bir metni imzalarlar, ne de devlet buna seyirci kalır.

Bu bildiri, teröre açık destek sunmaktadır. PKK’nın da söyledikleri aynı şeylerdir. PKK propagandasında kullandığı aynı üslupla devleti karalama amacı dikkat çekicidir.

Bu bildiri; terörün namlularından çok daha fazla etkili olmayı hedefleyen, teröre oksijen veren bir belgedir. Bu bildiri aslında bir terör belgesidir!

Bu imzacı zatlar bu bildiriyi oluştururken, PKK’nın yaptıklarına hiç değinmeyerek aslında demektedirler ki: 

Hendekler ve barikatlar var olmaya devam etsin, okullar, hastaneler, camiler yakılıp yıkılmaya, ambulanslar, itfaiyeler kurşunlanmaya devam etsin, sadece güvenlik birimlerinin kendileri değil aileleri ve onların lojmanları da havaya uçurulmaya devam etsin, 1 yaşında, 3 yaşında bebeler katledilsin, PKK kamu düzenini kendi bildiği gibi kursun ve yönetsin, 16-17 yaşında çocuklar 60, 70 yaşında insanlara kimlik kontrolleri yapsın, yolları kessin, asayişten onlar sorumlu olsun, halkı korkuyla şiddetle sindirip, halkın iradesine ipotek koysun. Şehirler kantonlaştırılsın, uluslararası çıkarların beklentilerini karşılasın, böylece ufalanma ve dağılma iklimi oluşsun. Tüm bunlar olurken de devlet asla müdahale etmesin, teröre ve terör örgütüne seyirci kalarak teslim olsun...

Buna dünyanın hiçbir demokratik hukuk devleti izin vermez. Teröre destek olan, terörü meşrulaştırmaya çalışan her çaba hukuksuzdur, suçtur.

Kendi devletleriyle hiçbir gönül bağı olmadığı anlaşılan bu zatların, acaba yeryüzünde başka devletlerle herhangi bir gönül bağı var mıdır?

Aslında bu zatlar da bilmektedirler ki; bugün devlet eskinin ceberut devleti değildir. Hiçbir inkârcı uygulama kalmamıştır. Bugün devlet; ötekileştirmeyen, herkesi kucaklayan, Kürt kimliği üzerinde yasakları kaldıran ve bölgeye her türlü hizmeti taşıyan milletiyle bütünleşmiş bir kerim devlettir. Buna rağmen devlet üzerinden bu karalama yapılmaktadır.

Bu zatlar asla akademik camiayı temsil edemezler. Aslında 150 binden daha fazla olan Türkiye’nin tüm akademisyenlerinin %1'i bile etmeyen bu zatlar, attıkları imzanın altına sadece kendi isimlerini değil çalıştıkları üniversitelerin de adını koyarak, bir başka usulsüzlük, hukuksuzluk yapmışlardır.

Çoğunluğu devlet üniversitesi çalışanı olan bu zatlar bundan böyle katil dedikleri devletin imkânlarından yararlanarak hiçbir şey olmamış gibi davranamazlar. Bir an evvel katil dedikleri devletle iş tutmaktan vazgeçmelidirler.

Hiçbir yerli ve millî değerle aidiyet bağı olmadığı anlaşılan bu zatlara hatırlatmak gerekir; özellikle Batı’nın solcusu da, sağcısı da, komünisti de, liberali de millîdir. Ülkesinin ve milletinin çıkarları söz konusu olduğunda dayanışma esastır.

Boşuna dememiş Üstad Necip Fazıl Kısakürek; “Elin oğlu okur atomu böler; Bizimkiler okur milleti böler.”
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.