Adamlar ayağa kalkıp gizli yolun çıkışına yöneldi

A -
A +

Arazi bir haftadır sisler içindeydi. Kayalı tepeyi açık kül rengi kalın bir bulut sarmıştı...

  Kripto, hissiyatını, azmini bu işe verdiği ehemmiyeti bir daha tekrarladı. Ama kanlı gözleri de yuvasından fırlamıştı. Elinin, ayağının titremesini, gözlerine biriken yaşları gizleyerek yine de kahramanca doğrulmasını bildi Kripto…              *** Arazi bir haftadır sisler içindeydi. Kayalı tepeyi açık kül rengi kalın bir bulut sarmış, sanki dünyadan kesmiş ayırmıştı. Kendisine teslim edilen altın, silah ve diğer eşyalarla kuytu yollardan geçirilip, granit taş kütlelerinin arasından dışarı çıkarıldığında ışıl ışıl güneş beklerken karşılaştığı manzaraya şaşırmıştı. Bir müddet etrafına boş gözlerle bakan Kripto, çabuk toparlandı. İçinde bulunduğu durumun arayıp da bulamayacağı bir nimet olduğunu düşündü. “Kurt dumanlı havayı sever” diye söylendi, gülümsedi. Sisler arasında bir şey görmeye çalıştı. Beceremedi. Elinde olmadan korktu. Bu acayip coğrafyaya ne yapmış, nasıl getirilmişti? Hafızasını, istikbalini karartacak her türlü düşüncelerden kurtarmak istedi. İyi şeyleri, başarılı günlerini, altınları, mücevherleri ve hepsinden de öte güzel kadınları, kızları düşündü. Yanakları al al oldu… Elini siper edip, gözlerini kısarak daha dikkatlice baktı etrafına. Kül rengi, yer yer yosun kaplı birer metal yığını gibi önünde duran granit kayalardan başka bir şey göremedi. “Ne yapsam acaba?” diyecekti ki merkep anırmasıyla irkildi. Derin bir “oh” çekti. “Demek ki yakındaymışlar” dedi kendi kendine. Sesin geldiği istikamete doğru yavaş adımlarla yürümeye başladı. Yaklaştıkça iki kişinin karşılıklı sohbet ettiğini fark etti. Birkaç adım sonra ifadeleri daha net anlamaya başladı, durakladı. Tanımadığı, kendisine yoldaş olacak bu insanlar neler konuşuyordu? - Neredeyse çıkar. - Hayvanlar da biz de hazırız. - Çok bilgin biriymiş. - Bilgisi kadar bileği de kuvvetli pehlivanmış. - Genç yaşta aziz olmuş…  Duydukları karşısında şimdiden efsaneleştiğini, dönüşü olmayan bir yolda olduğunu hissetti, titredi. Gökyüzüne bakıp söylendi; “Herhâlde üşüdüm…”  Bu arada adamlar ayağa kalkıp, gizli yolun çıkış kapısına yöneldi. Vakit kaybetmeden o da hareketlendi. Bir anda göğüs göğüse geldiler. Bozuntuya vermeden; - Fazla bekletmedim değil mi? - Yok efendim, tam zamanın da geldiniz. - Tam zamanı gelince yapmalı. Yoksa... Yoksa... - Yoksa... - Yoksa... İş işten geçer, olacaklar da olmaz... Birlikte gülüştüler. Ne yapacaklarını bilmenin bir ifadesiydi bu. Belli ki hepsi de hazırlıklıydı. Tarif edildiği gibi hareket ediyor, hiçbir şeyi tesadüfe bırakmıyorlardı. Kuş uçmaz, kervan geçmez bir dağ başında bile olmanın gereğini kavramışlardı. Mutlu ve kendilerinden emin merkeplere doğru yürüdüler. Elbisesinin altında gizlediği kamanın, ceplerindeki para ve diğer kıymetli eşyanın yerinde durup, durmadığını kontrol etti Kripto. Bir taraftan da yol arkadaşlarının sorularına cevap veriyordu... DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.