Gördüğü rüyanın tesirinden hâlâ kurtulamamıştı!..

A -
A +
Erkara’nın sesi o kadar cılız, korkak, titrek çıkmıştı ki kendisi de şaşırdı. Müteessir oldu.
 
 
Erkara öfkeyle “Allah’ın belası herif!” diyerek dişlerini sıktı. Aşır’a döndü;
- Bugün bir rezillik çıkarmayalım. Daha uygun yer ve zaman kollayalım.
- İyi de, hangi Türk kızı yalnız başına bulunur ki Gülşah bulunsun? Bundan sonra nikâhlısı hiç peşini bırakmaz. Emin ol, bir gölge gibi takip edecektir onu. Göreceksin…
- Bir yolunu bulacağız. Hele bekle, diyen Erkara’nın sesi o kadar cılız, korkak, titrek çıkmıştı ki kendisi de şaşırdı. Müteessir oldu. Neredeyse hırsından ağlayacaktı. Aşır da işin farkındaydı. Kader birliği ettiği, iyi günde, kötü günde omuz omuza olduğu, birlikte gülüp, baş başa dertleştiği bu kara sevdalı, çocukluk arkadaşına acıdı. Bakışlarını gizlercesine yerlere kadar uzamış bir söğüt dalını kopardı. Yapraklarını yolmaya başladı elinde olmadan...
          ***
Bu sabah sıkıntılı uyandı Erkara. Hava sisli ve hüzün veriyordu. Hızla kalktı. Alelacele giyindi. Elini yüzünü bile yıkamadan tahta merdivenlerden indi. Geniş sofadan geçti. Hiç kimseyi uyandırmadan bir gölge gibi iki kanatlı kapıyı aralayarak dışarı süzüldü. Çocukluğundan beri defalarca geçtiği yol üzerinde kaç çukur, ne kadar tümsek olduğunu, sağlı, sollu sıralanan evlerde kimlerin oturduğunu, çocuklarını ezbere bildiği taş döşeli yollardan koşarcasına geçti. Yüksek kerpiç duvarla çevrili avlu kapısının tokmağını, marş temposu tutar gibi vurmaya başladı. Neden sonra içeriden;
- Geldim!.. Geldim, diyen Aşır’ın sesi duyuldu. Erkara fazla yorulmadan uyandırdığı için biraz rahatlamıştı. Derin bir “oh” çekti. Kalın tahta kapı yalpalayarak açıldı. Erkara, konuşmasına fırsat vermeden arkadaşının koluna girdi.
- Haydi gidiyoruz.
- Hayırdır Erkara! Ne bu böyle? Acelen niye? Nereye gidiyoruz?
- !!!
- Ne yapıyorsun?
- Korkma, dedi. Peşinden sürüklercesine yokuş yukarı yürümeye başladılar. Erkara, gördüğü rüyanın tesirinden hâlâ kurtulamamıştı. Heyecanla anlattı.
- Rüyamda o kızı gördüm.
- Hangi kızı?
- Bilmezlikten gelme Aşır. Kim olacak Gülşah’ı.
- Eeh!..
- İnce uzun parmaklı elini göğsüme sokuyor, sanki çarpmayan, katılaşmış kalbimi sıkıyor, intikam alırcasına acı çektiriyordu bana. Boynuna sarılmak isterken o hayalet gibi kollarımdan sıyrılıyor, öylece bomboş kalıyordum. Hatta uykumda bile gördüğüm şeyin rüya olduğunu biliyor, yine de umutlanıyordum. Köşke gidelim. Filozof Efendi’nin nasihatlerine ihtiyacım var.
- Anladım şimdi azıcık.
- Aşır sen anlayışlısın zaten!. Bugün Kızıl Köşk’e dönmek için Seyyid Efendi’den emir geldi. Haberi getirenden öğrendiğime göre hep birlikte İznik’e gidecekmişiz. Orada büyük bir davet varmış. Bizsiz de olmuyormuş. Anlatabildim mi başımın belası.
- Anlayışlı olduğumu demin söylemiştin ya!..
“Şimdilik elveda ey rüyalarımın süsü, güzel kız Gülşah” diye söylendi Erkara. DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.