"Siz sadrazam olmaya layıksınız yiğidim!.."

A -
A +
Önde Erkara, arkada Aşır ve birkaç hizmetçi sepet sepet meyve ve hediyelerle içeri girdi...                YENİ KÖŞK Kripto ve Hurufi ihtiyar, birkaç gün sonra Beyazıd Han’ın kendileri için ayırdıkları saray yavrusu köşke taşındılar. Aslında zevkine düşkün iki kafadar olmalarına rağmen burada Hindu rahipleri gibi sade bir hayat yaşıyor görünüyorlardı. Her gece muhtelif semt ve sınıftan misafirleri oluyor, hoşlarına giden yemekleri ancak onlarla birlikte tadabiliyorlardı. Kripto garplı, Hurufi Fadlullah şarklı olmasına rağmen bu kadar mizaç ve karakter benzerliği dünyanın hiçbir yerinde bulunamazdı!.. En büyük hemfikirlilikleri de Osmanoğullarına olan kin ve düşmanlıkları ve bunları bitirmekteki azim ve gayretleriydi. Her gün dilencilerin halk arasına, çarşıya, pazara çıkmaları, topladıkları malumatları getirip Kripto’ya sunmaları noksansız devam ediyor, mecbur kalınmadıkça yeni köşke fazla yaklaştırılmıyorlardı. Yakında Emir Sultan Medresesinde Hurufi Farisi, Kripto, yani Vaiz Efendi de siyer dersleri vermeye başlayacak, bu vesileyle talebelere ve ulema sınıfına biraz daha yaklaşmış olacaklardı. Son zamanlarda en yaşlı tüccarı, dâhili hizmetinde bıraktılar. Bu sayede köşkün, hem bakım ve onarımı kolayca yapılacak, hem de kontrolü ellerinde bulundurmuş olacaklardı... Saraydan döneli bir hafta geçmedi. Her şey yağdan kıl çeker gibi kolay çözüldü. Çabucak hallediliverdi. Bir gece Kripto ile Hurufi baş başa fikir teatisinde bulunurken, aşağı kattan hizmetçilerden birinin sesi duyuldu. - Erkara Beyimiz ve arkadaşları teşrif ediyorlar. Yeni mekânda hazırlıksız yakalanmamak, yanlış anlaşılabilecek şeylere meydan vermemek için almış oldukları tedbirleri uyguluyorlardı. İyi netice alırlarsa devam edecekler. Fazla etkili olmazsa, tatbikatı zor ve sıkıntılı olacaksa da vazgeçeceklerdi. Nöbetçinin, odalardakilerin rahat duyabileceği yükseklikte gelenleri isim ve unvanca söylemesi yeni köşkte başlamıştı. Kim olursa olsun, en güvendikleri de gelse, yüksek sesle içeridekiler bir bakıma ikaz ediliyor. Uygunsuz bir durum varsa tedbir almaları sağlanmış oluyordu bu sayede. Önde Erkara, arkada Aşır ve birkaç hizmetçi sepet sepet meyve ve hediyelerle içeri girdi. Kripto ve birkaç adamı saygıyla kalktı, gelenleri neşeyle karşıladılar. - Acaba kıymetli misafirimizi memnun edebiliyor muyuz? dedi Erkara gülerek. - Aman yiğidim!.. Ne demek. Sizin sayenizde Sultanımızın himmetiyle sanki Cennet-i âlâda yaşıyoruz. Öyle mükemmel organizasyon kabiliyetiniz var ki anlatmaya ne vakit yeter, ne de kelimeler. Sözümüzün özü şudur ki; siz sadrazam olmaya, hatta daha daha yükseklere layıksınız. Zaman elbette beni haklı çıkaracak. Konuştuklarımızı unutma. Belki o zaman; “Bak dediklerim çıktı” diyemeyebilirim. Onun için şimdiden söylüyorum yiğidim. Ha bunun için elimizden geleni de yaparız evvelallah. Biraz sabret yiğidim, göreceksin. - Siz de vaiz-i cihansınız efendim, deyip, kollarını açarak önce Hurufi’ye yöneldi, eline sarıldı. Sonra aynı aşk ve heyecanla Kripto’nun elini öpmek istedi. O da müsaade etmedi. Erkara’yı kucakladı. DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.