"Beyim, insanlar ayaktayken çıkmamız lazım..."

A -
A +
Doğan Bey, ne kadar gizlendiyse de Helen’e yakalanmaktan kurtulamadı.
 
Havuzun dışındakiler, el çırpıştırarak şarkı söylüyor, gürültü yapıyorlardı. Böylece çıkabilecek boğulma seslerinin veya imdat çığlıklarının duyulmasına mâni olmak istiyorlardı akıllarınca.
Şakalaştığını sanan Kripto, ayaklarının bırakılmamasından dolayı oldukça su yuttu. Can havliyle debelendi. Ne yaptıysa da kurtulamadı. Başını suyun üzerine çıkarmak için bir ara mermerlerden birine tutunmayı başardıysa da, dışarıdaki kadının ellerine vurması ve iteklemesine, aşırı sarhoşluğun verdiği uyuşukluk, dakikalarca boğuşmanın yorgunluğu da eklenince daha fazla dayanamadı. Acı içinde, hırıltılar çıkararak tekrar suya gömüldü…  
             ***  
Görkemli şatonun her bir köşesi ayrı bir âlemdi. Bir tarafta Kripto yaptıklarının mükafatını alırken, beri tarafta sayılamayacak kadar çok insan vur patlasın, çal oynasınlı gecenin tadını çıkarıyorlardı güya.
Müzik, şarap, yemek ve kızlarla omuz omuza dans etme, bağırma çağırma ortalığı velveleye veriyordu. Herkes yiyor, içiyor, eğleniyordu gönüllerince… Sarhoş olmuş bu insanlar, ne yaptıklarını bilmiyordu…
Doğan Bey, ne kadar gizlendiyse de karanlık bir köşede güzel Helen’e yakalanmaktan kurtulamadı.
- Buraya girdiğimden beri hep sizi takip ediyorum şövalyem. Hiçbir kızla ilgilenmedin. Ondan cesaret alarak yanınıza geldim. Lütfen beni arkadaşlığına kabul eder misin?
- Çok nazik ve kibarsınız matmazel.
- Siz de yakışıklı ve gururlu.
- Bir güzel tarafından beğenilmek, ha!..
Doğan Bey, çaresiz, hesapta olmayan bu hayranıyla alâkadar olmak mecburiyetinde kaldı bir müddet. Kızın ikram ettiği etleri, şarap dolu kaseleri masanın üzerine koyup, meyvelerden yemeğe çalıştı. Gözü arkadaşlarındaydı. Kız kendini dinleyen bir delikanlı bulmuşken anlattıkça anlattı. Yanlış yapanlara kızdığını, düşündüğü hayatı ve erkeği hâlâ bulamadığını, tanıdıklarının ise hepsinin kıymetsiz olduğunu, kiminde mantığın, kiminde hesabın, bazılarında duygu ve sevginin olmadığını sıraladı durdu, kısa zaman içinde…
Son şarap kadehini de kafasına dikti Helen. Meşguliyetini fırsat bilen Doğan Bey, ihtiyaç giderme bahanesiyle müsaade istedi. Kalabalığın arasında kaybolurken rahat bir nefes aldı.
Çekirge, telaşla yaklaştı Doğan Bey’e;
- Kripto yok ortalıkta.
- Herkes tam sarhoş oldu gördüğüm kadarıyla.
- Beyim, insanlar ayaktayken çıkmamız lazım. Aksi hâlde çabuk fark ediliriz. Listelerimizdekileri topladık, çıkış yerine götürdük.
- Kripto hariç.
- !!!
- Eğer biraz daha oyalanırsak bu planımız gerçekleşmez beyim!
- Mühim olan vaaz veren değil miydi?
- Evet! O elimizde!
- O zaman tamam! Harekete geçiyoruz.
- Arkadaşlar, atlar hazır.
- Bak Çekirge!.. Bir aksilik olur dövüşmek zorunda kalırsak sakın ola ki kavgaya girmeyesin. O işi bize bırak. Cenâb-ı Allah’ın inayetiyle buranın yarısını mevta etmeden kolay kolay yakalanmam. Senin hedefin Bursa’ya varmaktır sağ salim. Payitahtın haberi olsun ki lüzumlu tedbirleri vaktinde alsınlar. Yoksa her şey zayi olur. Unutma! Can yoldaşım, aslan karındaşım. Söz mü? DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.