Hissiyatına hâkim olmaya çalışarak, atını mahmuzladı

A -
A +
Güzel memleketi adına, Türk toplumunun istikbali adına. Allahü teâlâya hamd etti. 
 
Doğan Bey, Erkara’nın duyacağı kadar, şefkatle;
- Can-ı gönülden tövbe eden anasından doğmuş gibi tertemiz olur. Bunu büyüklerimiz söylüyorlar. Ben değil. Burada bir zafer varsa asıl kahramanlardan biri sensin Erkara. Mühim olan sondur. Kendini boşu boşuna yorma ve üzme. Böyle düşünür, hep kendini suçlarsan bilmiş ol ki bizi de çok yaralamış olursun.
- !!!
Erkara, bir şey demeden başını öne eğdi. Bu içi, dışı bir, tertemiz adam karşısında dik duramıyordu. Daha küçüldü, ufaldı, cüceleşti. Doğan Bey ise gözünde, gönlünde bir o kadar büyümüştü. Öyle iri, öyle kocamandı ki tepesi görünmeyen bir zirveydi âdeta. Kendi yerini, değersizliğini düşünerek iyice yıkıldı. İnsanlığından tiksindi, utandı. Yaptıklarından nefret etti bir daha iliklerine kadar. Doğan Bey’in dostça elini sıkmasından kendine güç geldi.
- Ne güzel insanmışsın be Doğan. Bunu geç de olsa anlamama seviniyorum mutlaka. Sen merak etme. Bütün kötüler ve kötülükler korksun bundan sonra. Erkara geliyor artık. Karşılarında hep beni bulacaklar. Son nefesime kadar da öyle olacağım. Bu mübarek cuma günü söz veriyorum gerçek kahraman. Hakiki Bey, samimi dost Doğan kardeşim benim.
- !!!
Doğan Bey, kendine yapılan iltifatlardan ziyade. Erkara’nın bu düşünceye, bu noktaya gelmesine bir daha sevindi. Güzel memleketi adına, Türk toplumunun istikbali adına. Allahü teâlâya hamd etti. Hissiyatına hâkim olmaya çalışarak, atını mahmuzladı. Kervanın önündeki yerine geçti. Gönlü taşarcasına huzur doluydu…
            ***
Kara bıyıklı, yumru kafalı, külahını kaşlarına kadar indirmiş, iriyarı, otuz-otuz beş yaşlarında, gür sesli bir adam, cümlelerin son kelime ve hecelerini iyice uzatarak, avazı çıktığı kadar bağırıyordu.
- Ey ahaliii!.. Ey ahaliii! Duyduk duymadık demeyiiin!. Padişahımız Yıldırım Beyazıd Han’ın emridir. Ulucami’nin imamı Süleyman Çelebi’nin yazdığı Mevlid-i şerif, bu cuma Ulucami’de okunacaktır. Duyduk, duymadık demeyiiin!
Tellallar, davullara güm bede güm, güm bede güm, vurarak bütün mahalleleri, sokakları dolaşmış, duymadık, bilmedik yer bırakmamışlardı. Haber dalga dalga bütün Bursa’yı, civar köy ve kasabaları çoktan sarmış, eli, ayağı tutanların bir an evvel câmiye koşarak yer kapmalarına yetmişti bile.
Tatlı bir bayram havası esen şehirde, emniyet tedbirleri de oldukça artırılmıştı.
Günlerce halkın yüzüne bakamamış saraya yakın devlet ileri gelenleri, bilhassa Süleyman Çelebi, ne zamandan beri ilk defa alnı açık, yüzü ak olarak sokağa çıkıyordu bugün.
Kadınlar, genç kızlar çeşmelerde, yaşlı nineler, dedeler ocak başlarında, gençler bir araya geldiklerinde; “Doğan Bey, bir avuç yiğitle bir kaleyi fethetmiş. Bir kişinin bile burnu kanamamış. Ulucami’de edepsiz konuşmalar yapan adamı ve yakınlarını da yakalamış, sürü gibi katmış önüne geliyorlarmış. Mevlid-i şerif, bu cahil, sahte vaize cevap mahiyetindeymiş” daha birçok yorum ve ilaveler yapıyor, Osmanlı’nın başarısıyla övünüyorlardı... DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.