Rüstem Bey, nâmeyi öpüp başına götürdü

A -
A +
Mahperi, heyecanla iyice anacığına sokuldu. Kalbi küt küt atıyordu. Nefesini zor topladı. 
 
Gelen süvari, giyim kuşamı sağlam ve donanımı yerinde saraylı birine benziyordu. Çevik bir hareketle, yer yer erimiş karların üzerine atladı. Tebessüm ederek, tok bir sesle;
“Selâmün aleyküm Rüstem Bey…”
“Ve aleyküm selâm evlat…”
Misafir, kuşağından aceleyle çıkardığı nâmeyi hürmetle öpüp beklemeden uzattı.
“Buyurun, size geliyor…”
“!!!”
Rüstem Bey, konuşmadan uzatılanı alırken, Mahperi de kapı arkasına kadar sokulmuş, geleni ve getirdiklerini merakla takip ediyordu.
Rüstem Bey, eline aldığı nâmenin üzerinde Sultan’ın mührünü görünce edeple öpüp başına götürdü:
“Allahü teâlâ razı olsun yiğidim” dedi ve atın dizginlerinden tuttu.
“Ben atı ahıra çekeyim. Üşümüşsünüzdür, siz içeri buyurun.”
“Teşekkür ederim Bey. Müsaade...”
“Müsaade falan yok... Hele bir içeri buyurun, ısının evlat. Allahü teâlâ ne vermişse bir şeyler de atıştırırız. Sonrası kolay.”
“Doğru ve dahi güzel söylersin de Beybaba... Bana verilen vazife bu kadar. Mutlaka dönmemi emir buyurdular. Tabii nâmenin yerine vaktinde ulaşıp ulaşmadığını merak ediyorlar. Onları fazla bekletmek bize yakışmaz. İkramlarınızı aldım, kabul ettim. Duam sizinle. Siz de bana ederseniz nihayetsiz memnun kalırım.”
“!!!”
“Haydi Allah’a ısmarladık…”
Atına atladığı gibi döndü ve uçarcasına uzaklaşırken, ihtiyar da ardı sıra baktı durdu epeyce. Bu sırada Periza Ana ile Mahperi de meraklanmış yanına gelmişti.
“Kimdir? Ne ister?
“Bir nâme getirdi.”
“Kimden?”
“!!!”
Rüstem Bey, gözlerini kısarak kâğıdın üzerindeki yazıya baktı. Tam seçemedi. Daha aydınlık bir yer aradı. Gölgelerden ırak, güneşli bir bölmeye geçti. Heceleyerek okumaya çalıştı. Nedense çok heyecanlandı. Titreyen elleri daha çok zangırdadı. Duygulandı. Tekrar saygıyla başına götürürken öptü üç defa… Periza Ana da Mahperi de oldukça merak etmişti yazılanları ve göndereni. Beyin tavır ve hareketlerine bakılırsa kötü bir şey yoktu. Kıymetli, muteber birilerinden geldiği gün kadar açıktı. Ama nereden, kimden ve ne diye idi?
“Amaan! Kimden diye sordum efendi?”
“!!!”
Bey, yutkundu;
“Nâme gelmiş… Efendimiz… Sultan’ımızdan…”
“!!!”
Kaskatı kesilmiş Mahperi’yi görmeden heyecanla evin içine bakınarak seslendi;
“Mahperi! Kızım… Güzel kızım…”
“!!!”
“Buyur babacığım…” diyerek arkadan atlayıverdi önüne. Gülüştüler bu aniden çıkışa. Bey, elindeki kâğıdı işaret ederek;
“Sana geliyor…” deyip fazla konuşmadan uzattı. İşinin başına yürürken yan gözle de anne ve kızını süzmekteydi.
Mahperi, heyecanla iyice anacığına sokuldu. Kalbi küt küt atıyordu. Nefesini zor topladı. Meseleyi bilen Periza Hanım daha fazla dayanamayarak sordu:
“Oradan değil mi?”
“!!!”
“Baba kız hep aynı, kime ne soruyorsam cevap yok... Ne oldu size?”
“Bir dakika anacığım, biraz sabır...” DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.