"Zincirle, zorla gelen misafirin ağırlanışı işte böyle olur!.."

A -
A +
"Heyy Köse! Beri gel! Çabuk avladın bizi! Kapımızdan girmeden kalbimize girdin!"
 
Talebeler kendi aralarında fısıltıyla konuşmaya başladılar:
- Şeyhimiz şu garibe yemek bile vermedi! Neden acaba?
- Bizimle birlikte yoruluncaya kadar çalıştı. Yine de hep görmezlikten geldi hocamız! Hiç iltifat etmedi!
- Ya öyle! İleri geri konuşmayın! Vardır bir sebebi!
- Mutlaka bir hikmeti olmalı!
- Hocamız misafire böyle davranmazdı hiç! Pek manidar!
- Değil misafire, düşmanı bile gelseydi yine ikram ederdi! Bunda bir iş var ama acaba ne?
- Neme gerek! Ağzınıza sahip olun! Benden söylemesi!
- Büyüklerin işine akıl, sır ermez!
- Bir ders var amma!
- Fikir yürütmeyin! Allah Allah!
- Akıl işi değil! Vesselam!!
Bu konuşmalar olurken Akşemseddin Hazretleri; iki gözü iki çeşme “ey kâfir nefsim, ey uslanmaz ben...” diyerek hiç tereddüt etmeden köpeklerin yediği çanağa yaklaştı! “Sen kelplerin yemek yediği yere bile layık değilsin!” diyerek eğildi.
- Aaa! Şuna bakın! Köpeklerin çanağına eğildi! Hele olacak şey mi onlarla birlikte yiyecek!
- A aaa!
- Eyy uslanmaz nefsim! Sen bunu çoktan hak ettin!
- Nefsiyle kavgada!
- Susun, hocamız duyacak!
- Hocamız varken akıl, fikir yürütmek, olacak şey mi? Ne devire kaldık!
- Aman Allah’ım!
Akşemseddin’in samimi pişmanlığını, ihlâsını, gayretini yakinen gören Hacı Bayram Veli Hazretleri; bu hâline tebessüm ederek:
- Heyy Köse! Beri gel! Çabuk avladın bizi! Kapımızdan girmeden kalbimize girdin! Gel yanıma, benim soframa otur!
- Tövbe ettim, af dilerim efendim!
- Zincirle ve zorla gelen misafirin ağırlanışı işte böyle olur!
- Efendim! Affedin, bağışlayın!
- Hislerle hareket eden nefsine yenilebilir! Gitmişken niçin döndün?
- Efendim! Halep’e vardığım gece bir rüya gördüm.
- Hayrola!
- Hayırdır inşallah! Boynumda bir zincir vardı. Zincirin bir ucu sizin elinizdeydi. Ben Şeyh Zeyneddin Hazretlerine gitmek istedikçe...
- Ben seni kendime doğru çekiyordum, az daha boğulacaktın ki uyandın!
- Bu rüyayı ilahi bir ikaz ve emir sayarak hemen geri döndüm ve geldim efendim! Hatalarımın, kusurlarımın affını dilerim!
- Hacı Bayram birini müridliğe kabul etti mi, boynuna zincir bağlar. O Halep’te de olsa zincirin ucunu Ankara’dan çektim mi o geri gelir. Halep’te de olsa gelir...
- Evet, efendim anladım! Halep’te de, Bağdat’ta da olsa yine gelirdim!
- Hoş geldin güneşim!
- Estağfirullah efendim!
- !!!
Akşemseddin’in talebeliğe kabul edilişi çok manidar olmuştu. Herkes günlerce bu meseleyi konuştu. O hızla öyle bağlandı, öyle muhabbet besledi, öyle çalıştı ki; çok kısa zamanda bütün basamakları geçerek icazet almayı hak etti. DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.