"Her şeyin bir olgunlaşma zamanı vardır kardeşlerim"

A -
A +
Akşamüzeri çimenlerin üzeri dergâhtan bir köşe olmuştu sanki...
 
 
Derviş Osman "Hangi sırlardan bahsediyorsun oğul" dedi. İbrahim:
- Tûr Dağı’nın sırrını, Hira Dağı’nın... ne bileyim bütün dağların sırlarını... Kendi kendime diyorum; “keşke ben de kavrayabilsem keşke o sırrı yaşayabilsem!..”
- İnşallah! Allahü teâlâ dilerse olur! Duâ et Tur Dağı’nın ve Hira Dağı’nın hürmetine duâ etki senin de bir dağın olsun ve senin de bir sırrın...
- Kolay değil baba!
- Sırrın yolu; Allah âşıklarıyla olmaktır yavrum! Allah aşkıyla tutuşmak ve Allah âşıkları ile beraber olmak!
- !!!
Geri dönüp Tillo’ya yöneleceklerdi ki; İsmail Fakirullah hazretlerini karşılarında gördüler. Oldukları yerde çakılıp kaldılar. Mübarek nereden, ne zaman, nasıl gelmişti de hiçbirinin haberi olmamıştı.
Bu sıralar herkes izahı zor hâller yaşıyordu... İbrahim Hakkı; hocasını karşısında bulunca kalbi yerinden fırlayacakmış gibi çarpmaya başladı. Sadece gülen yüzünü görmesi yetti, sevindi. O da küçük talebesine tebessüm etti ve “Sen bana çok duâlar yollamışsın ve kendini de iyi muhafaza etmişsin İbrahim!” dedi. Sır dolu, yalnız ikisinin anlayabildiği bu cümlenin üzerine İbrahim’e övülmeye, takdire layık, beğenilen, sevilen mânâsına gelen: ”Memduh” adını koydu. Hocasının kalbinden bir yol kalbine bağlanmış durmadan akıyordu ilim, irfan, marifet, feyiz ve bereket…
              ***
Akşamüzeri çimenlerin üzeri dergâhtan bir köşe olmuştu. İsmail Fakirullah hazretlerinin gülen gözleri tek tek üzerlerindeydi. “Bismillah” dedi başladı sohbete:
“Kardeşlerim; her şeyin bir olgunlaşma zamanı vardır. ‘Hemencecik olsun’ demek yanlıştır. Acelecilik iblisin bir tuzağıdır. Çok uyanık olmak lazım tuzaklara düşmemek için. Bütün talebelerime nasihatimdir: Bakın, birisine bir vazife verildiğinde; hemen denileni yapsın, yapsın ama “yapamam, edemem, beceremem” de demesin! Sebeplere yapışsın, neticesini sabırla beklesin. Azminiz, gayretiniz, sabır ve sebatla birleşip ihlâsla da yoğrulunca iş tamam demektir. Nefis bir ziyafet sizi bekliyordur artık… Hayatımızdan bir misalle anlatmaya çalışayım; Bir göl veya deniz kıyısında durup da suyun yüzeyini seyrettiğimizde zaman zaman suyun üzerine doğru dipten hava kabarcıklarının çıktığını görürüz. Buna ibretle bakıp tefekkür eden farklı şeyler görür, boş boş bakan sadece ve sadece başlayıp aniden kaybolan baloncuklar olarak görür. Bu ve benzeri tabiat hadiselerine sizler de benim gibi çok şahit olmuşsunuzdur mutlaka. Bu kabarcıkları insan zihninin derinliklerindeki fikirlerin, düşüncelerin dışarı çıkışlarına benzetirim hep. Ne zaman ve nerede atıldığını bilmediğimiz bu hava kabarcıkları, hiç farkında olmadığımız ve beklemediğimiz bir zamanda bakarız ki zihnimizde dolaşmaya başlamışlar. Artık onlardan ders çıkarma, ibret alma elbisesi giydirmekten başka şey kalmamıştır…” DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.