"Harabat ehlini hor görme şakir, Defineye malik viraneler var!.."

A -
A +
"Uzun söze ne hacet; onlar çok çok büyükler!/Anlayamaz onları; bizim gibi küçükler!"   Bütün mutasavvıflar gibi onun için de hayatın en yüksek gayesi mârifet, mârifetin en yüce derecesi mârifetullahtır. Mârifetullahın anahtarı kendini bilmek, kendini bilmenin anahtarı da âlemi bilmektir.   Uzun söze ne hacet; onlar çok çok büyükler!Anlayamaz onları; bizim gibi küçükler!                  *** Hakkı gel sırrını eyleme zahir,Olmak ister isen bu yolda mahir,Harabat ehlini hor görme şakir,Defineye malik viraneler var.   18 Mayıs 1703 senesinde Hasankale’de dünyaya gelen Erzurumlu İbrahim Hakkı hazretleri mutasavvıf, sosyolog ve âlim bir zat-ı muhterem olarak nam salmıştı. Meşhur "Marifetname"nin yazarı; küçük yaşlarda annesini ve daha sonra babasını kaybetmiş ve bir müddet amcasının yanında kalmış, eğitimine devam etmiş, muvaffakiyetlerle dolu bir ömür sürmüştü. 1747'de İstanbul'a gelerek Sultan I. Mahmud Han ile görüşmüştü. 22 Haziran 1780, Tillo’da vefat etmiş, hocası İsmail Fakirullah hazretlerinin yanına defnedilmiştir. İsmail Fehim, Ahmet Naimi Muhammed Şakir ve Osman Nedim Efendi; Gülsüm, Hanife ve Şemsâ Aişe Hatun olmak üzere dört erkek, üç kız toplam yedi çocuk babasıdır. İslâm âlemine ve bilhassa memlekete cömertçe eserlerini bırakan Erzurumlu İbrâhim Hakkı hazretleri... Manzum ve düz yazı toplam yirmi beş kadar eser yazmıştır. En mühim eserleri DİVÂN ve MÂRİFETNÂME'dir. “Marifetname” adlı eseri, ansiklopedik bir hususiyet taşımaktadır. 1757'de tamamlanan bu kıymetli eser, sade ve halkın anlayabileceği bir dilde yazılmıştır. Marifetname 400 kitaptan faydalanılarak yazılmıştır. Bu kitapta ilk defa bir âlim tarafından güneş sistemi 'hey'et-i cedide' anlatılmıştır. Gecesini gündüzüne katarak emek verip yazdığı; Tecvîd kitabı, Tertîb-ül-Ulûm, Dîvân (İlâhînâme), İnsâniyye, İrfâniyye, Mecmû'at-ül-Me'ânî, Lüb-ül-Ulûm, Vuslâtnâme, Türkçe-Arapça-Farsça sözlük, Seâdetnâme, Vaslnâme, Şükürnâme, Meşârık-ul-Yuh, Sefîne-i Nûh, Kenz-ül-Fütûh, Defînet-ür-Rûh, Rûh-uş-Şürûh, Ülfet-ül-Enâm, Mahzen-ül-Esrâr, Tuhfet-ül-Kirâm, Nuhbet-ül-Kelâm, Urvet-ül-İslâm, Mi'yâr-ül-Evkât, Hey'et-ül-İslâm… Mârifetnâme... unutulur mu hiç? Ebû Cehl’in sohbeti nâr-ı Cehennem’den beter!Hakkı! Hakk’ı dilde bul sen, ol sana devlet yeter! Cenâb-ı Allah rahmet eylesin...                   -SON-
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.