"Ya şehadet ya zafer" diyor başka bir şey demiyorlardı!

A -
A +
Muharebe etmeden, cesetlerini çiğnemeden şehre düşman ayağı basamayacaktı.
 
Gazi Ahmet Muhtar Paşa da Kars önlerinde başlayan ve Yahniler, Gedikler, Alacadağ Meydan Muharebelerini; çok üstün Rus kuvvetlerine rağmen muvaffakiyetle kazanmıştı. Fakat Ruslar pes etmiyorlardı. Her defasında daha çok kuvvetle geldi ve şark cephesinde yapılan beşinci büyük muharebeyi, 15 Ekim'de kazandılar.
Osmanlı ordusu bu Akçadağ Muharebesini maalesef kaybederek geri çekilmek mecburiyetinde kaldı. Sarıkamış önlerinden Erzurum’a doğru gerileyen ordu; Horum düzünde, Pasin Ovasında, Deveboynu’nda Rus ordusuyla tekrar muharebeye tutuştuysa da binlerce şehit vererek, 4 Kasım 1877’de tabyalara çekildi. 
Kar, kış ve harp şartları askerin belini büküyordu. Sıcaklık neredeyse eksi yirmi derecelere ulaşmış, erat aç, susuz, yorgun bir hâlde Mecidiye, Aziziye, Hamidiye tabyalarına yerleşti. Asker; yorgun olduğu kadar da, bakımsız, uykusuz ve hastaydı.
Kars, Ardahan, Sarıkamış ve civarlarından evini, köyünü, kasabasını bırakıp terk eden ahali, kafileler hâlinde Erzurum'a kadar gelmiş, az bir nefeslenmeden sonra aynı yorgunlukla batı vilayetlerine doğru sel olup akıyordu. Her bakımdan durum, vaziyet içler acısıydı...
Ölümüne bir kaçış vardı. Ancak yedisinden yetmişine bütün dadaşlar, paşa hanımlar; Erzurum'u terk edip buraları Ruslara, Ermenilere bırakmaya hiç niyetleri yoktu. Ne pahasına olursa olsun bu ata yadigârı şehri müdafaa edecek, kanlarının son damlasına kadar da direneceklerdi. "Ya şehadet, ya zafer" diyor başka bir şey demiyorlardı. Muharebe etmeden, cesetlerini çiğnemeden şehre düşman ayağı basamayacaktı.
           ***
RUSLAR, ERZURUM’U HARPSİZ TESLİM ALMAK İSTİYOR
Ruslar, teknik, silah, makine, teçhizat ve asker sayısı üstünlüklerine ilaveten çevreyi, Türkçeyi, insanların imkân ve zaaflarını çok iyi bilen Ermenileri; hem istihbaratta, hem de silahlandırıp milis kuvvetleri olarak kullanmaya başlayınca iyice şımarmışlardı.
Zahmet etmeden, yorulmaktan şehri teslim almak istiyorlardı.
Yüz yirmi binden ziyade askeri olan Rus ordusunun başındaki General Melikof, gücüne, kuvvetine güvenerek, Gazi Ahmet Muhtar Paşa’ya bir elçi gönderdi.
Osmanlı ordusunun zor şartlarda olduğunu bildiğinden küstahça Erzurum’un teslimini isteme cüreti gösteriyordu...
Haber, şehirde büyük bir infiale sebep oldu. Vakit kaybedilmeden ileri gelenlerden bazıları: Emek Bayraktar, Mutan Ağa, Gül Ahmet, Arap Ali dadaşlar toplanıp paşanın huzuruna çıktı, söyleyeceklerini mertçe söyleyeceklerdi. 
Gelenlerin emiri durumunda olan Emek Bayraktar, edep ve hürmetle selâm verip aldıktan sonra söze başladı...
DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.