"Bütün dünyayı Türklere mezar edeceğiz!.."

A -
A +
"Bugün zafer bizim olacak! Mağlubiyetin en ağırını tattıracağız bu barbar Türklere!.."
 
Cesaretlerinden mi, başlarına geleceklerinden mi yoksa korkudan mı ne kimsenin eli kalkmadı.
- Öyleyse hazır olalım, Osmanlıyı yok etmeye!.. Haydi…
- Bravo! Yaşa general! Sen çok yaşa!
Alkış, alkış... Bir gürültüdür koptu;
- Hazırız!..
- Hepimiz, hep birlikte!
- Hazırız, kan almaya! Hazırız can almaya!..
- Buraya daha niçin geldik?
- Süngülerimiz sivri ve keskin, toplarımız, tüfeklerimiz yağlı, mermilerimiz dağlar kadar. Anadolu’yu fethetme ateşimiz sınırsız, Ermeni teşkilatları, milisler yardım için seferber olmuşlar, takviye kuvvetler ise yolda… Meryem Ana’ya kurban olacak gönüllülerimiz tetikte ve sabırsız… “Vur de vuralım! Al de alalım!”
- Bütün dünyayı Türklere mezar edeceğiz!
- Orta Asya’yı ıspatulayla kazıdık, Kırım’ı silip süpürdük! Bu toprakları da temizleyeceğiz! Onlara mı kalacak?
- Asla!
- Son kalelerini de düşürmek için sabırsızlıkla emir bekliyoruz generalim!
- Bugün zafer bizim olacak! Mağlubiyetin en ağırını tattıracağız bu barbar Türklere...
- Tarihte, coğrafyada Osmanlı namına bir şey bırakmamak üzere hayda…
- Amen, amen…
- Hayda...
- Hemen heyecanlanmayın yoldaşlar! Önce kafayı çalıştıralım! Biz de onlardan teslim olmalarını isteyelim! O kadar medeni değil miyiz yoksa?
- !!!
- Onlara kızıl alevler saçan gülleden önce, ince bir kâğıt parçasıyla azizlerimizin birini gönderelim!
Aziz, derken iki ruhban da heyecanlandı, renkleri soldu, nefesleri kesilecek gibi oldu. Keyfiyeti pekâlâ anlayan general, muziplik olsun diye ruhbanlara döndü. Onları ima ederek.
- Bizde aziz çok! Daha yeni çizilmiş ikonlarından birini gönderelim. Belki ne demek istediğimizi anlarlar. “Bıraksınlar İslâmiyet'i, bizim dinimize gelsinler…” Kardeş kardeş yaşayalım bu dünyada. Ama onlar gururlarını aşamazlar göreceksiniz. Getirin şu azizleri?
- Derhâl generalim!
Rus General Melikof, sinsi niyetini ince ince işliyordu aklınca. Daha da ileri giderek Gazi Ahmet Muhtar Paşa’dan, şehrin harp edilmeden teslim edilmesini isteyen yazıyla bir de büyükçe bir hediye paketini verdiği elçisini Türk tarafına gönderdiler.
Elçinin eline tutuşturulan pakette bir aziz resmi vardı. Türklerin asla kabul etmeyeceği, kızıp öfkelenecekleri bir hediye… Belli ki tahrik etmek, kızdırmak için tasarlanmış şeytani bir fikirdi. Bir de votkayla birlikte domuz pastırması koyacaklardı da akıllarına ne geldiyse son anda vazgeçtiler. Belki de pastırmaya kıyamadılar, kendileri yiyeceklerdi mutlaka.
Hediyede “Ölülerin Haykırışı” ismini verdikleri bir resim vardı. Bir Kutsal Meryem Ana ikonasından alınmıştı. Bunun yeni yapıldığını bilmeyen yoktu. İkona, meşhurdu. Moskova’nın merkezinde ve çevresinde yer alan bazı kiliselerde (meselâ: “Donskoy Kilisesi” ve “Sözün Dirilişi Kilisesi”nde) bulunmaktaydı. DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.