"Söz tohum ise, insan zihni de toprak gibidir çocuklar!"

A -
A +
"Unutmayın ki 'söz' söylendikten sonra sır olmaktan çıkmış demektir..."
 
Öğrenciler, şiirde geçen bazı kelimeleri anlamadıklarını söyleyince Nuri öğretmen şöyle cevap verdi:
-Haklısınız çocuklar. 1238 senesinde doğmuş olan bu gönül sultanımız olan Hazreti Yunus, daha Osmanlı kurulmadan önce bu beyitleri yazmış, söylemiş. Neredeyse sekiz asır geçmiş. Öyle az zaman dilimi değil. Dikkatlice okursanız birçoğunu anlayabilirsiniz. Söyleniş değişikliği var. Mesela; beyitlerin birinde geçen “imdi” kelimesine biz günümüzde “şimdi” diyoruz. Geniş bir zamanda tek tek izah eder, üzerinde konuşuruz.
- Peki öğretmenim.
- Sözden bahsediyorduk değil mi?
- Evet öğretmenim.
- Unutmayın, “söz” söylendikten sonra sır olmaktan çıkmış demektir çocuklar. Söz tohum ise, insan zihni de toprak gibidir. Ne ekersen onu biçersin. Malumunuz bozulmuş, çürümüş tohumdan sağlam ürün alınmaz, zaten hiç bitmez ve diken ekilen yerden de gül beklenmez. Kara toprağa verilenleri toprak önce saklar, yeteri kadar rutubet, ısı olunca da kök salar, kıvamını bulur ve sonra çekirdeğin içindeki öz yavaş yavaş toprağın yüzüne çıkar. Dal budak salar, tomurcuk, yaprak, çiçek derken meyveye durur. Armut çekirdeğinden nar beklenmediği gibi elma çekirdeğinden de sadece elma çıkar. İnsan zihni verileni alır ve sözler içeride neyi büyütürse onlar dışarıya yansır. Asit içersek içimizi yakar ve tahrip eder. Şifa olacak şeyler yer ve içersek de onların faydasını görürüz. Dolayısı ile karşılaşacağımız şeyin iyi olmasını istiyorsak, iyi şeyler ekmeliyiz. Ecdat ne demiş: “Ne ekersen onu biçersin… Ne doğrarsan çanağına o gelir kaşığına. Gülme komşuna gelir başına.” Fazla uzatmayayım. Ne demek istediğimi anlamış olmalısınız.
- !!!
- Son olarak derim ki çocuklar: Ağzımızdan çıkan her kelimeye dikkat etmeliyiz. Susmak en güzeli. Sükût, yorulmadan yapılan ibadet, masrafsız takılan bir ziynet, hükümdarlığa muhtaç olmadan ele geçen bir devlet, duvara ihtiyaç duyulmadan yapılan kale, çalışmadan kazanılan zenginlik ve ayıpların kapatılmasıdır.
-Sorularınıza cevap vermezsek de üzülürsünüz öğretmenim!
- İşte çocuklar yanlış anlamaya örnek! Yılmaz arkadaşınız meseleyi nereye taşıyor, farkında mısınız?
- Öğretmenim, sorulara da cevap vermeyelim manasının çıkarılması mümkün değil.
- Öğretmenim, bazen susmanın gereksiz yorumlardan veya boş konuşmaktan daha faydalı olduğunu anlatmak istiyorsunuz. Sadece dinlemenin bazı şartlarda karşı tarafı daha da rahatlatabileceğini söylüyorsunuz bu ifadelerle.
- Her neyse… Peki Ali, sen kısaca kendini tanıt bakalım. Ali Günebakan nasıl biridir? Ne yapmak ve de ne olmak ister?
- Efendim; yeni okulumu arkadaşlarımı, siz muhterem öğretmenimi çok sevdim. Önce sizlere layık olmak isterim. Ben…
- Çekinme Ali! İçinden geldiği gibi konuş. İstemiyorsan başka zaman da olur…
- Nasıl desem efendim? Ben rahmet gibi olmak istiyorum.
DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.