Hususi suallerimin cevaplarını almıştım!..

A -
A +

“Hastalar geliyor okuyayım mı?” deyince, hiç tereddüt etmeden; “oku” buyurdu…

 
 
Ben çeşitli düşüncelerle oyalanırken mübarek başladı içinden okumaya. Şeytan iğva ve vesvese verip aklıma neler getirmiyordu ki? Öyle iğrenç, düşünsem, kendimi zorlasam bile kolay gelmeyecek şeyler geliyordu. Utancımdan; “Yer yarılsa da yerin dibine girseydim” diyordum. Tam bu esnada elime, mübarek eliyle bir vurdular. O ikazla kendime geldim. Kötü bir şey gelmesin diye Rabbime sığınıyorum, yalvarıyordum ki yine koptum. Öyle çirkin şeyler gözümün önünde şekilleniyor, kalbimi bir türlü toparlayamıyordum. Aynı mübarek el “pat” diye elime yine vurunca o hâl da düzeliverdi. Bu durumu birkaç kez yaşadım. Sonra kendi kendime dedim ki; “Ya; sen bir hafız adamsın, ne şeytanın tuzağına düşüyorsun, böyle bir mübareğin huzurunda!.. Al bir yerden oku kalbini topla…” dedim, Fâtiha’dan başladım okumaya. Bu sefer o kötü şeyleri hiç görmedim. Ne şeytanın, ne de nefsin müdahalesi oldu. Mübarek bana okuyor, ben de baştan itibaren Kur’ân-ı kerîm okuyorum içimden. Bu şekilde birkaç cüz okudum…
Hocam üzerime okumayı bitirdikten sonra sıra suallerime gelmişti. “Efe hazretleri benim bir dersim de var, ona da devam edeyim mi?” dedim. Bir müddet sükûnetle düşündü, sonra yine ellerini dizlerine vurdu ve “Onlar da Allah diyor! Çek…” buyurunca en ağır sualimden kurtulmamın sevinci, bütün benliğimi sarıverdi.
“Kurban, hastalar geliyor okuyayım mı?” deyince, hiç tereddüt etmeden; “oku” buyurdu… Çocukları okuttuğumu, medresede temel ilmihal malumatları verdiğimi, namaz surelerini ezberlettiğimi arz ettim ve hususi birçok sual sordum, açık cevaplarını aldım.
- Maşallah çok alakadar olmuşlar. Bazılarının ilk günlerini dinlemiştim, hiç böyle şeylerden bahsetmediler. Demek ki gelenin manevi dünyasına göre olmuş.
- Evet, fevkalâde mühimsedi ve alakadar oldular efendim… Sonra köyümü, aile durumumu sordular; her şeyi tek tek anlattım. “Sizin köy iki dağın arasında değil mi?” sualini hemen “evet” diye cevapladım. “Biraz da taşlık…” buyurdular. Sonra benden cevap beklemeden; “Öyle ya her köyde taş da olur, toprak da…” buyurup tebessüm ettiler. “Akşam nerede kalacaksın?” buyurunca da; “otelde…” dedim, hemen; “Hayır olmaz, burada kal. Dışarıda haşerat çok, sana zarar verirler! Bizim yataklar da temizdir. Buna rağmen bazıları getirir, bazıları da götürür...” buyurdu yine gülümsediler… DEVAMI YARIN
 
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.