Çok çevik olmasından dolayı “Cirit Osman” diyorlardı ona!

A -
A +
O akşam ev doldu boşaldı. Herkes Verintap’tan ayrılmasını merak ediyordu. O ise içindekileri sayıp döktü...
 
Genç, hızlı, atletik yapılıydı. Boş vakitlerinde berberlik yapardı. Şafak sökmeden uyanır, sabah ezanlarında tarlasında, çayırında bulunurdu. Köy yerinde lakap takmak pek meşhurdur ya; Çevik, çok hızlı hareket etmesinden dolayı ve bir de, “İnsana iş verildiğinde ateş gibi tutuşmalı, ne edip edip cirit gibi gidip gelmeli…” dediği için mi ne? “Cirit Osman” deyivermişlerdi Osman Karadayı’ya. Herkesin lakabı umumiyetle çirkin kelimelerden olurdu ve yüzüne söylendiğinde de alınıp sitem ederlerdi. Osman ise hiç oralı olmaz, hatta onu, hakaretten ziyade iltifat olarak düşünür, memnun bile kalırdı…
Askerden sonra köye gelip yerleşince ata, dede ocağını tüttürmekle övünürdü hep. Tarla çayır işlerinden arta kalan vakitlerini de Aha’da ve komşu köylerde berberlik yaparak geçirirdi. Boş durduğu yoktu. Askerde öğrendiği mesleğini hem bu şekilde devam ettirir, hem de evin ihtiyaçlarını, çoluk çocuğunun maişetini rahat karşılardı. “Osman Karadayı nerede?” diye sorduklarında, bir gün Bıldaçor’da, başka bir gün Todan’da, Samikale, Hicov, aşağıda yukarıda, bir de Lütfü ve Ömer Hocaların imamlık yaptığı yerleri sayarsan Osman’ı ara ki bulasın. Bu yüzden olsa gerek onu “cirit”e benzetmişler, bir orada, bir burada manasında…
O akşam ev doldu boşaldı. Herkes Verintap’tan ayrılmasını merak ediyordu. O ise içindekileri sayıp döktü:
- Komşular, emmiler, dadaşlar, her şey nasip meselesi, önce onu bilelim. İkincisi, ne olursak olalım, ne yaparsak yapalım, asla Hak teâlânın rızasından ayrılmayalım! Mutlaka hesap günü var ve hızla yaklaşıyor. Birbirimizi sevelim, hürmet gösterelim. Sevgi, tertemiz ve de geniş çarşaf gibidir, kar gibidir. Kar yağdığı zaman bütün çirkinlikleri, o eğri büğrülükleri, çeri çöpü beyaz bir şal gibi örter kapatır, pislikler gözükmez olur. İnsan eğer sevgi ile dolarsa, karşısındakinin hiç kusurlarını, hatalarını görmez. Hep iyi taraflarına bakar. Onun için, en kıymetliyi, yani muhabbeti, sevgiyi kaybetmeyelim. O güzellik, ruhumuzun gıdası olsun. Sevgi ile geldik, onunla hayat bulalım ve onunla da gidelim, gideceğimiz sonsuz konağımıza. Kendiliğimizden dünyaya gelmedik, bu hâle de... Cenâb-ı Allah, bizi yoktan var etmiş, her an varlıkta durduruyor. Besleyen, büyüten, yediren, içiren, yaşatan O. Şeksiz, şüphesiz tam inanmak, tam teslim olmak, en büyük derman, en tesirli ilaç... Tam inanan, tam itimat edip güvenen hiçbir zaman sıkıntı çekmez. Niçin? Hayrın da, şerrin de Allah’tan olduğunu bildiği için. Zaten bu imanın altı temel şartlarındandır. Yeter ki biz kendi hatalarımızı, kusur ve kabahatlerimizi görelim, pişman olup tekrarlamayalım. Günahlarımıza tövbe edelim, bir daha yapmayalım.
- İnşallah Lütfü Hocam İnşallah! Verintap’tan ayrılışını anladık da bu Koçkans’a gitme fikri nereden çıktı? Bir gecede ikisine de nasıl muvaffak oldun? Birinden ayrıldın, diğerine hemen gidiverdin! Sanki önceden ayarlı gibi...
DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.